Examples of using "Disculpe" in a sentence and their turkish translations:
Affedersin ama bana yardım edebilir misin?
Affedersiniz, içeri girebilir miyim?
Sizi sıktığım için beni affedin.
- Affedersiniz.
- Özür dilerim.
Üzgünüm...
Affedersiniz. Siz kimsiniz?
Affedersiniz, bir sorum var.
- Affedersiniz. İngilizce konuşur musunuz?
- Affedersiniz, İngilizce konuşur musunuz?
Şimdi gidebilir miyiz, lütfen?
Kusura bakmayın, ben kayboldum.
Affedersiniz. Saat kaç?
Affedersiniz, zamanınız var mı?
Pardon, bir ricam olacak.
Affedersiniz. Adınız nedir?
Affedersiniz, şekeri bana uzatabilir misiniz?
- Affedersiniz, burası dolu mu?
- Affedersiniz, bu sandalye dolu mu?
Affedersiniz, yumurtalar nerede?
Affedersiniz, şekeri bana uzatabilir misiniz?
Affedersiniz, kafe nerede?
Bakar mısınız! Pencereyi açabilir miyim?
- Affedersiniz, çıkış nerede?
- Affedersiniz, çıkış ne tarafta?
Affedersiniz. Süpermarket açık mı?
Affedersiniz. Burası eczane mi?
Affedersiniz, fırın nerede?
Affedersiniz, o koltuk alınmış mı?
Affedersiniz fakat telefonu kullanabilir miyim?
Affedersiniz, bizim de acelemiz var.
Affedersiniz ama siz kimsiniz?
Affedersin, daha sonra gelebilirim.
Affedersiniz, metro nerede?
Affedersiniz, bu koltuk hala ücretsiz mi?
Affedersiniz fakat telefonunuzu kullanabilir miyim?
Trump'ın özür dilediğine şahit olan hiç kimse yok
Affedersiniz fakat kitaplarımı buraya bırakabilir miyim?
Geç cevap için özür dilerim.
Tom Mary'nin özür dilemesini istiyor.
O bir yazım hatası. Özür dilerim.
Üzgünüm fakat şu anda cevaplayamam.
- Affedersiniz.
- Kusura bakmayın.
Affedersiniz. Amerikan elçiliği nerede?
Tom'u affet.
Affedersiniz, plaj nerede?
Affedersiniz, ama pencereyi açabilir miyim?
Affedersiniz, bu tren Washington Square'e gider mi?
Üzgünüm yanlış numara çevirmiş olmalıyım.
- Lütfen beni affet.
- Affedersiniz.
Affedersin!
Kusura bakmayın, ben kayboldum.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Affedersiniz, yemek çubuklarımı düşürdüm.
Üzgünüm efendim. Bir hata olmuş olmalı.
Affedersiniz. Onun benim koltuğum olduğuna inanıyorum.
Affedersiniz fakat ne söylediğinizi tekrarlar mısınız?
Affedersiniz. Ben bir kitap istiyorum. Kitapçı nerede?
Affedersin, garson. Çorbamda bir saç var.
Özür dilerim! Zannedersem benim yerimde oturuyorsunuz.
Affedersiniz, Central Park'a nasıl gidebileceğimi bana söyleyebilir misiniz?
- Affedersiniz. İngilizce konuşur musunuz?
- Affedersiniz, İngilizce konuşur musunuz?
Affedersiniz, saat kaç?
Lütfen bana tuzu ve karabiberi uzatır mısın?
Tom'un uğramasını ve Mary'ye özür dilemesini istiyorum.
Affedersiniz, Barcelona'ya gitmek zorundayım. Bugün bir uçuş var mı?
Üzgünüm ama bana sonraki köyün yolunu gösterebilir misiniz?
Geç kaldığım için özür dilerim.
Geç kaldığım için üzgünüm.
Affedersiniz, ben kayboldum.
- Özür dilemeni istiyorum.
- Özür dilemenizi istiyorum.
Affedersiniz, ama pencereyi açabilir miyim?
Affdersiniz, istasyona gitmek için en kısa yol nedir?
Affedersiniz,ama bu metro istasyonu için doğru yol mu?
Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Affedersiniz, hesabımdaki parayı çekebilir miyim acaba?
Affedersiniz. Adınız nedir?
Affedersiniz; yukarıdaki makalede üç hata göstermeme izin verin.
Lütfen kötü İngilizcemi affedin. Ben dili yeni öğrenmeye başlıyorum.
Affedersiniz, bir sonraki durakta inmek zorundayım.
- Affedersiniz. Amerikan elçiliği nerede?
- Bakar mısınız? Amerikan Konsolosluğu nerede?
- Geç kaldığım için üzgünüm.
- Lütfen geç geldiğimden dolayı beni affet.
- Geç kaldığım için özür dilerim.
- Geç kaldığım için beni bağışlayın.
- Geç kaldığım için bağışlayın.
- Geç kaldığım için beni affedin.
- Lütfen geç kalışımı bağışlayın.
- Lütfen geç geldiğim için beni bağışlayın.