Translation of "Pasar" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Pasar" in a sentence and their turkish translations:

- Perdóneme, ¿puedo pasar?
- Permiso, ¿puedo pasar?

Affedersiniz, geçebilir miyim?

Prohibido pasar.

- Yaklaşmayın!
- Yaklaşma!

Puede pasar.

O olabilir.

Déjale pasar.

Girmesine izin ver.

Permiso. ¿Puedo pasar?

Affedersiniz. Geçebilir miyim?

Volverá a pasar.

Tekrar olacak.

¿Qué podría pasar?

Ne olabilir?

pasar tiempo con ellos

onlarla vakit geçiriyor

- ¿Puedo entrar?
- ¿Puedo pasar?

Girebilir miyim.

¿Qué acaba de pasar?

Az önce ne oldu?

Quiero pasar tiempo contigo.

Seninle zaman geçirmek istiyorum.

¿Puedo pasar la noche?

Geceyi geçirebilir miyim?

No va a pasar.

Bu gerçekten olmayacak.

Eso no debía pasar.

Bu olmamalıydı.

- Permítame entrar.
- Permítame pasar.

Lütfen içeri girmeme izin verin.

No puede pasar, señor.

Geçemezsiniz, bayım.

Cordón policial: no pasar.

Polis hattı: geçmeyin.

Hazte pasar por mí.

Benmişsin gibi yap.

Aquí todo puede pasar.

Burada her şey olabilir.

- Podés pasar la noche con nosotros.
- Puedes pasar la noche con nosotras.

Geceyi bizimle geçirebilirsin.

- ¿Con quién vas a pasar la Navidad?
- ¿Con quién estás pensando pasar la Navidad?
- ¿Con quién planeas pasar la navidad?

Noel'i kiminle geçirmeyi planlıyorsun?

Él deja pasar el momento.

Bunu görmezden geliyor.

No hay forma de pasar.

Buradan geçiş yok.

Si si esto puede pasar

Evet evet bu olabilir

Esto no volverá a pasar.

Bu tekrar olmayacak.

Le puede pasar a cualquiera.

Bu herhangi birine olabilir.

¿Dónde planeas pasar la noche?

- Geceyi nerede geçirmeyi planlıyorsun?
- Geceyi nerede geçirmeyi planlıyorsunuz?

Tengo que pasar este examen.

Ben bu sınavı geçmek zorundayım.

Tom quiere pasar tiempo conmigo.

Tom benimle zaman geçirmek istiyor.

No quiero hacerme pasar vergüenza.

Kendimi utandırmak istemiyorum.

Tom me empujó al pasar.

Tom beni itti.

Quiero pasar mi vida contigo.

Hayatımı seninle geçirmek istiyorum.

Me encanta pasar tiempo contigo.

Seninle vakit geçirmeyi seviyorum.

¿Qué va a pasar hoy?

Bugün ne olacak?

Le pudo pasar a cualquiera.

O herhangi birine olabilirdi.

Quiero pasar la noche aquí.

Geceyi burada geçirmek istiyorum.

No debería volver a pasar.

Tekrar olmamalı.

Eso nunca va a pasar.

- Bu asla olmayacak.
- Bu asla gerçekleşmeyecek.

¿Podemos pasar al siguiente asunto?

Bir sonraki maddeye geçebilir miyiz?

Eso puede pasar el lunes.

O, pazartesi olabilir.

Es importante pasar tiempo juntos.

Birlikte zaman geçirmek önemli.

¿Cuántas noches pretendes pasar aquí?

Burada kaç gece için kalmak niyetindesin?

Eso podría pasar el lunes.

O, pazartesi günü olabilir.

¿Mañana qué va a pasar?

Yarın ne olacak?

Yo podría pasar horas aquí.

Burada saatler harcayabilirim.

Voy a pasar al supermercado.

Süpermarkete uğrayacağım.

Eso no va a pasar.

- O olmayacak.
- O meydana gelmeyecek.

Él me empujó al pasar.

O, yanımdan geçerken beni itti.

¿Puedo pasar aquí la noche?

Geceyi burada geçirebilir miyim?

- Yo sabía que esto iba a pasar.
- Sabía que iba a pasar esto.

Bunun olacağını biliyordum.

- ¿Cuánto tiempo pensás pasar en la biblioteca?
- ¿Cuánto tiempo piensas pasar en la biblioteca?

Kütüphanede ne kadar kalmaya niyetlisin?

¿Dónde vas a pasar las vacaciones?

Tatilini nerede geçireceksin?

Te voy a pasar mi cuaderno.

Defterimi sana ödünç vereceğim.

¿En dónde piensas pasar tus vacaciones?

Tatilinizi nerede geçirmek niyetindesiniz?

¿Puede volver a pasar algo así?

Böyle bir şey tekrar olabilir mi?

No dejes pasar una buena oportunidad.

- Güneş parlarken ot kurut.
- Su akarken testini doldur.
- Yağmur yağarken küpünü doldur.

Va a pasar algo. Puedo sentirlo.

Bir şey olacak. Bunu hissedebiliyorum.

Estudié harto para pasar el examen.

Sınavı geçmek için sıkı çalıştım.

Quiere pasar tiempo con su hija.

O, kızıyla vakit geçirmek istiyor.

Ojalá pudiera pasar más tiempo contigo.

Keşke seninle daha fazla zaman harcayabilsem.

Quisiera pasar algunos días con Tom.

Tom'la birkaç gün geçirmek istiyorum.

Quiero pasar mi vida con Tom.

Hayatımı Tom ile geçirmek istiyorum.

Quiero pasar mi vida con Mary.

Hayatımı Mary ile geçirmek istiyorum.

Quiero pasar todo mi tiempo contigo.

Bütün zamanımı seninle geçirmek istiyorum.

Quería pasar más tiempo con Tom.

Tom'la daha fazla zaman geçirmek istedim.

Sabía que iba a pasar esto.

Onun olacağını biliyordum.

Quiero pasar más tiempo con Tom.

Tom ile daha fazla vakit geçirmek istiyorum.

- Hazle pasar.
- Hazle entrar.
- Háganle entrar.

Onu içeri getirin.

No sé qué va a pasar.

Ne olacağını bilmiyorum.

Solo quería pasar un buen rato.

Sadece biraz eğlenmek istedim.

Sé lo que puede pasar aquí.

Burada ne olabileceğini biliyorum.

Tenía que pasar en algún momento.

Bu bazen olmak zorundaydı.

Tenía que pasar en algún lado.

Bu bir yerde olmak zorundaydı.

¿Qué debe de pasar el lunes?

Pazartesi günü ne olması gerekiyor?

Seré capaz de pasar el examen.

Ben testi geçebileceğim.

Es peligroso pasar por el puente.

- Köprüyü geçmek tehlikelidir.
- Köprüden geçmek tehlikeli.

Ojalá pudiéramos pasar más tiempo juntos.

- Keşke birlikte daha fazla zaman geçirebilsek.
- Birlikte daha fazla zaman harcamak isterdim.

No tengo dónde pasar la noche.

Geceyi geçirmek için hiçbir yerim yok.

Podéis pasar la noche con nosotros.

Geceyi bizde geçirebilirsiniz.

Quiero pasar toda mi vida contigo.

Ömrümü seninle geçirmek istiyorum.

Lo vas a hacer pasar vergüenza.

Sen onu utandıracaksın.

La vas a hacer pasar vergüenza.

Sen onu mahcup edeceksin.

No dejes pasar tan buena oportunidad.

Böylesine iyi bir fırsatın kaçmasına izin verme.

¿Puedo pasar a su oficina ahora?

Şimdi ofisinize gelebilir miyim?

Quiero pasar algo de tiempo contigo.

Seninle biraz zaman geçirmek istiyorum.

No puedes pasar el rato aquí.

Burada takılamazsın.

Nadie sabe qué va a pasar.

Bundan sonra ne olacağını hiç kimse bilmiyor.

Tom no entiende cómo pudo pasar.

Tom onun nasıl olabildiğini anlamıyor.

Esperamos que no vuelva a pasar.

Umarız o bir daha olmaz.

No puedo dejar pasar esa oportunidad.

Böylesine bir fırsatı es geçemem.

No quiero pasar mi vida acá.

Hayatımı burada geçirmek istemiyorum.