Translation of "Opciones" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Opciones" in a sentence and their turkish translations:

- Esas son tus opciones.
- Esas son vuestras opciones.
- Esas son sus opciones.

Onlar senin seçeneklerin.

- Todavía quedan más opciones.
- Todavía quedan otras opciones.

Diğer seçenekler kalır.

¿Hay otras opciones?

Başka seçenekler de var mı?

Hay muchas opciones.

Seçenek bol.

Hay demasiadas opciones.

Çok fazla seçenek var.

Tienen varias opciones.

Onların birkaç seçeneği var.

Sí tienes opciones.

Seçeneklerin var.

Considera las opciones.

Seçenekleri göz önünde bulundurun.

Discutimos varias opciones.

Birkaç seçenek tartıştık.

- Debemos considerar todas las opciones.
- Hemos de considerar todas las opciones.
- Tenemos que considerar todas las opciones.

- Tüm seçenekleri düşünmeliyiz.
- Bütün seçenekleri göz önüne almalıyız.

Ambas opciones son arriesgadas.

İki seçenek de riskli.

Bien, tenemos dos opciones.

Pekâlâ, iki seçeneğimiz var.

Tom tiene dos opciones.

Tom'un iki seçeneği var.

Tenés muy pocas opciones.

Çok az seçeneğin var.

¿Qué otras opciones tengo?

Başka hangi seçeneklerim var?

Solo tienes tres opciones.

Sadece üç seçeneğin var.

Solamente tienes dos opciones.

- Sadece iki seçeneğin var.
- Sadece iki seçeneğiniz var.

Establecí estas tres opciones

Bu üç adımı belirledim

Solo tengo tres opciones.

Sadece üç seçeneğim var.

Bien, debemos evaluar las opciones.

Pekâlâ, seçeneklerimizi gözden geçirmeliyiz.

Todas las opciones son normales.

Tüm seçenekler normal.

No considerar todas las opciones

tüm seçeneklerinizi dikkate almayı

Te quedan opciones realmente difíciles:

çok zor seçimler yapmak zorundasınız:

Ahora tenemos dos opciones aquí

bizim burda karşımıza şimdi iki tane seçenek çıkıyor

Tom tiene muy pocas opciones.

Tom'un çok az seçeneği var.

Debemos considerar todas las opciones.

Tüm seçenekleri göz önünde bulundurmalıyız.

Tendremos que buscar otras opciones.

Biz başka seçenekler aramalıyız.

Tenemos muchísimas opciones asombrosas para entretenernos,

Eğlence için birçok harika seçeneğimiz var

Tom sopesó un momento sus opciones.

Tom bir an için seçeneklerini tarttı.

Sólo tienes dos opciones para seleccionar.

Sadece iki tercih hakkın var.

Tom todavía tiene unas pocas opciones.

Tom'un hâlâ birkaç seçeneği var.

Mi mamá tenía unas cuantas opciones.

Bu noktada, annemin birkaç seçeneği vardı:

Tendrá más de 80 opciones para elegir.

seçebileceğiniz 80'den fazla ürün olurdu.

La educación puede significar opciones, adaptabilidad, fuerza.

Eğitim; seçenekler, uyum yeteneği, güç demek.

Con tantos animales domésticos aquí, tiene opciones.

Şehirde çok sayıda evcil hayvan olduğundan seçeneği bol.

A Tom no le quedaban más opciones.

Tom'un başka seçeneği yoktu.

Los ayudo a explorar sus opciones de carrera.

Kariyer seçeneklerini keşfetmelerine yardım ediyorum.

Para ampliar las opciones de las personas trans,

endokrin sistemini anlamaya yönelik ilerlemeler kaydetsek?

Atento a cuando veas dos opciones en pantalla.

Ekranda belirecek olan iki seçenek için tetikte olun.

Él consideró cuidadosamente sus opciones antes de decidirse.

O karar vermeden önce seçeneklerini dikkatlice düşündü.

- ¿Cuáles son mis opciones?
- ¿Cuáles son mis elecciones?

- Seçeneklerim neler?
- Benim seçeneklerim nelerdir?

De tener muchas más opciones sobre qué camino tomar,

takip edecekleri yollar için daha büyük seçimlere

Creo que hay dos opciones sobre qué hacer aquí.

Tamam, burada yapılacaklar için iki seçeneğimiz var.

No tendrán muchas más opciones que llamar al rescate.

Kurtarma ekibi çağırmaktan başka çok az seçeneğiniz olacaktır.

Tenemos dos opciones para que el helicóptero nos vea.

Helikoptere işaret vermek için iki seçeneğimiz var.

Vivimos en un mundo en el que las opciones abruman.

Çok kuvvetli seçenekler dünyasında yaşıyoruz.

Ustedes tienen dos opciones: San Pablo y Río de Janeiro.

İki seçeneğin var. Sao Paulo ve Rio de Janeiro.

Deberíamos sopesar las opciones con detenimiento antes de tomar una decisión.

Bir karar vermeden önce seçenekleri titizlikle düşünüp taşınmalıyız.

Y rara vez me describo, como alguien que carece de opciones de entretenimiento.

ve kendimi eğlence seçeneklerinden yoksun görmüyorum.

Y que sabía que ambas opciones me ayudarían a escapar de la situación,

ve her iki seçeneğin de beni bu durumdan kurtarabileceğini bilsem de

Las opciones de proyección de mapas se centraron menos en los imperativos de la navegación y más en la estética, el diseño,

Harita projeksiyonu özellikleri olan, seyir zorunlulukları ve estetik,