Examples of using "Quedan" in a sentence and their turkish translations:
- Mazeretlerin tükendi.
- Başka bahanen kalmadı.
Diğer seçenekler kalır.
Kaç tane sandviç kaldı?
Bilet kalmadı.
Sadece üç dolarım kaldı.
Bugün için bilet kaldı mı?
aynı yerde takılır kalırsın.
çok zor seçimler yapmak zorundasınız:
Bu paralar orada bir kalsın
Artık hiç patatesimiz yok.
Noel'e kadar daha kaç gün var?
Üzgünüm, bende hiç kalmadı.
Kaç tane aritmetik kitabı kaldı?
Hangi ayakkabılar iyi uyar?
Bu pantolon bana iyi oldu.
Bu hayvanların da yakalandıkları bir şey.
Bu hayvanların da yakalandıkları bir şey.
İnsanlarınıza hak ettiğini,
topluluğunuza hak ettiğini,
ürünlerinize hak ettiğini verirseniz
On saniye ömrün kaldı.
İki saatten daha az zamanımız var.
Paris'e elli kilometre uzakta bulunuyor.
Bizde de hiç yumurta kalmadı.
Çok fazla kişi geride bırakılıyor.
Hiç artan biletin var mı?
Yazacak iki mektubum daha var.
Yaralar iyileşir, izleri kalır.
Noel'e kadar sadece üç gün var.
Onlar genellikle uzun kalmadı.
Burada hâlâ kurtlar var mı?
Ben kilo aldım ve bu pantolon oldukça dar.
burada mahsur kalırsanız, başınız büyük belada demektir.
kırsal kesimlerde sadece kendilerini sefil yoksulluktan
Şimdi muhtaç durumda 20.000 aile kaldı, yani oran %0,5.
Aksi durumda, en temel destekten mahrum kalırlar.
Tom'un mezun olmasına üç ayı var.
ve ne zaman gebe kalmak istediğine karar vermek istiyor
Bunu aştıktan sonra, hâlâ kilometrelerce uzakta olduğunu fark ediyorsunuz.
e birde 6 aylık ömrü kaldığını öğrenince
Anlaşmanın ayrıntıları sözleşmede belirtilir.
Bu gözlükler bana iyi uymuyor, onlar çok büyük.
Bu pantolon belde biraz çok dar.
Yılın sonundan önce sadece birkaç gün var.
Neden sen ve Tom bizimle kalmıyorsunuz?
Kadınların neden kel olmadıklarını merak ediyorum.
Geleneksel Japon tatlıları gerçekten Japon çayı ile iyi gider.
aynı nöronlara ihtiyaç duyulmaz bu yüzden sessiz kalırlar.
- Gün batımına kadar yürüyenecek on milimiz daha var.
- Gün batımından önce yürümemiz gereken on milimiz daha var.
Şu gözlükler size uyar.
Yaz tatili başlayana kadar kaç günümüz kaldı?
Birçok çocuk, okuldan sonra kulüp etkinlikleri için kalır.
Listede kalan kelimelerin beşi isim.
İsteklerine göre davranmadığında kendini oyunun dışına atarsın.
Hâlâ yüz metrelik mesafe var. Bunu yapmamın imkânı yok.
Çevreciler geride kalan vahşi gergedanları kurtarmak için daha çok çalışıyor.
Moskova'ya ulaşmadan önce dört günlük daha seyahatiniz kaldı.
Tam anlamıyla söyleyecek bir söz bulamıyorum. Daha bir şey dememe gerek var mı?
- Sen tutuklusun.
- Sen tutuklusun!
Bazı cookie'ler kullanıcıların sabit disklerinde süresiz olarak kaydedilir.
- Mermimiz bitti.
- Fişeğimiz kalmadı.
Bu ayakkabılar ayaklarıma uymaz.
Niçin bir süre kalmıyorsun?
Sürekli olarak doğum kontrol hapı alan insanların hamile kalmayacaklarını biliyor muydunuz?
Bu kravat ve o ceket birlikte iyi gider.
Noel'e kadar üç gün kaldı.
Doktor "6 ay ömrün kaldı" dese o sürede neler yapmaya çalışırsın?
Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.
Hangi müzik aletini çalmayı öğrenmek istersen iste, en önemli şey başlangıçtan beri hiç hata yapmamaktır, çünkü hatalar doğru yaptığın şeylerden daha kolay akla yerleşir.