Translation of "Mismos" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Mismos" in a sentence and their turkish translations:

Nosotros mismos

Bizler

Piensen en Uds. mismos.

şimdi kendinizi düşünün.

Crean en Uds. mismos.

kendinize inanın.

Volvamos a nosotros mismos

Kendimize dönüp bakalım

Lo hicimos nosotros mismos.

Onu kendimiz yaptık.

- Sírvase usted mismo.
- Sírvete tú mismo.
- Servíos vosotros mismos.
- Sírvanse ustedes mismos.

Buyurun alın.

Los mismos jóvenes la nombraron.

Bu hareketin ismini bizzat gençler koydu.

Nosotros mismos lubricamos nuestra cadena

zincirimizi kendimiz yağlardık

Vamos a nosotros mismos ahora

Artık kendimize gelelim

Se sacrifican a sí mismos.

kendilerini feda ederler.

Ellos tienen los mismos hábitos.

Onlar aynı alışkanlıklara sahipler.

¿Lo hicisteis por vosotros mismos?

Onu kendiniz mi yaptınız?

No quieren hacerlo ellos mismos.

Bunu kendileri yapmak istemiyor.

Que lo hagan ellos mismos.

Bunu kendileri yapsınlar.

No compartimos los mismos valores.

Aynı değerleri paylaşmıyoruz.

Nosotros mismos decoramos la habitación.

Biz odayı kendimiz donattık.

Construimos una imagen de nosotros mismos,

kendi resmimizin bir yapbozunu oluşturuyoruz

Todos compitiendo por los mismos recursos.

hepsi aynı kaynaklar için savaşıyordu.

Y ellos mismos son la prueba.

ve kendilerinin ispatı oldular.

Solo para obtener los mismos resultados?

nasıl başarılı olabilirdi?

Y nos desafiamos a nosotros mismos:

ve kendimizi zorladık:

Volvía siempre a los mismos artículos,

Aynı makalelere dönüp dururdum,

Echemos un vistazo a nosotros mismos

Kendimize bir bakalım

Tenemos los mismos problemas que tú.

Sizin gibi aynı sorunları yaşıyoruz.

Diles que se presenten ellos mismos.

Onlara kendilerini tanıtmalarını söyle.

Todas las ideas surgían de ellos mismos,

ve tüm fikirlerin kendi içlerinden geldiğine tanık olmuştum.

Que venga de dentro de nosotros mismos.

onu aktif olarak beslemeliyiz.

Por los mismos tíos que la violaron?

ve doğum yapmak zorunda olmasından sonra mı?

Porque o ellos mismos lo habían experimentado

çünkü ya bunu bizzat tecrübe etmişlerdi

Repitiendo los mismos mitos que parecen científicos.

daha sert bir şekilde geri püskürtür.

Dándoles acceso a información sobre ellos mismos,

onları güçlü kılmayı destekleyen insanlardan biriyim.

Y nos lo hacemos a nosotros mismos,

Bunu hem kendimize

Para que se valgan por sí mismos.

Kendi başlarının çaresine bakacaklar.

Todos los hombres tienen los mismos derechos.

Bütün insanların eşit hakları vardır.

Ellos no pudieron defenderse por sí mismos.

Kendilerini savunamadılar.

Tom y yo no somos los mismos.

Tom ve ben aynı değiliz.

Él usa los mismos libros que tú.

Senin kullandığın aynı kitapları kullanıyor.

Los mismos terroristas habían secuestrado miles de varones,

Bu olaydan önce, aynı teröristler binlerce erkek çocuğu kaçırmış

Y vive en los mismos barrios donde enseño.

ve ders verdiğim kenar mahallede yaşıyor.

Para beneficiarse a sí mismos y a nosotros,

fayda sağlamak için icat edildiğini anladığımız zaman

Tenemos el desafío de cambiarnos a nosotros mismos.

kendimizi değişmeğe mecbur olduğumuzu göstermek için kullanıyor.

Los estudiantes hicieron el trabajo por sí mismos.

Öğrenciler işi kendileri yaptılar.

Muchos jóvenes tienden a cometer los mismos errores.

Birçok genç erkek, aynı hataları işleme eğilimindedir.

No quiero volver a cometer los mismos errores.

Aynı hataları tekrar yapmak istemiyorum.

Ya sea a alguien cercano o a Uds. mismos.

Sevdiklerinizi ya da doğrudan sizi...

Necesitamos que las personas den todo de sí mismos

İnsanların önümüzdeki zor işlere

Todo lo que queda es para reindigenizarnos nosotros mismos

geriye kalan tek şey, kendimizi yeniden canlandırmak

En individualistas, porque hay una contradicción con nosotros mismos.

Bireyci olduk çünkü içimizde bir çelişki var.

Es que somos nosotros mismos quienes hacemos la cultura,

biz aynı zamanda bu kültüre yön veren kişileriz,

Nos juzgamos a nosotros mismos por tener "malas emociones"

sözde ''kötü duygular''a sahip olduğumuz için kendimizi yargıladığımızı

La gente inventó refugios para protegerse a si mismos.

İnsanlar kendilerini korumak için sığınaklar tasarladı.

- Míralo tú mismo.
- Véalo usted mismo.
- Miradlo vosotros mismos.

Kendine dikkat et.

No tenemos a quién culpar, salvo a nosotros mismos.

Kendimizden başka suçlayacak hiç kimsemiz yok.

Solo creemos en los que creen en sí mismos.

Biz sadece kendilerine inananlara inanırız.

A ellos les fue permitido trabajar para sí mismos.

Kendileri için çalışmak üzere serbest bırakıldılar.

¿Por qué no podemos hacernos cosquillas a nosotros mismos?

Neden kendimizi gıdıklayamayız?

Estas personas no pueden tolerar las críticas de sí mismos

bu kişiler kendilerini eleştirilmesine tahammül edemezler

Consideremos nuestra sociedad y estado tanto como pensamos nosotros mismos.

Kendimizi düşündüğümüz kadar toplumumuzu ve devletimizi de düşünelim

¿Nos estamos engañando a nosotros mismos si no estamos aquí?

Kendimizi mi kandırıyoruz biz burada yoksa?

Esos mismos límites que toda mi vida había estado negando

Hayatım boyunca inkâr ettiğim

En una democracia, todos los ciudadanos tienen los mismos derechos.

Bir demokraside bütün vatandaşların eşit hakları vardır.

No importa cómo lo hagas, los resultados serán los mismos.

Onu nasıl yaptığın önemli değil, sonuçlar aynı olacak.

- Debes creer en ti mismo.
- Debéis creer en vosotros mismos.

Kendine inanmak zorundasın.

Dejamos de amarnos a nosotros mismos cuando nadie nos ama.

Kimse bizi sevmeyince kendimizi sevmekten vazgeçeriz.

Para los adultos mayores que pueden cuidarse a sí mismos...

Günlük yaşam aktivitelerine dikkat edebilen yaşlılar için ...

Supongo que podríamos tratar de encontrar a Tom nosotros mismos.

Sanırım Tom'u kendimiz bulmaya çalışabiliriz.

Menosprecié la capacidad de los adolescentes para engañarse ellos mismos.

Kendilerini kandırmak için gençlerin yeteneğini hafife aldım.

El problema es que ellos solo piensan en sí mismos.

Sorun sadece kendilerini düşünüyor olmaları.

El cielo ayuda a quienes se ayudan a sí mismos.

Cennet, kendilerine yardım edenlere, yardım eder.

Nos quitamos a nosotros mismos y a nuestros colegas pequeños aprendizajes

kendimizi ve iş arkadaşlarımızı bir şeyler öğrenme fırsatından mahrum bırakıyor

Es algo negativo decirnos a nosotros mismos que tenemos que aguantar.

Kendimize dayanmamız gerektiğini söylemek kötü bir şeydir.

Contenía alrededor de 400 000 de los mismos átomos de argón

Gandhi'nin ömrü boyunca soluduğu

- Conócete a ti mismo.
- Conoceos a vosotros mismos.
- Conocete vos mismo.

- Kendini tanı.
- Kendini bil.

Y empezar a pensar más rápido y mejor por sí mismos.

daha hızlı düşünmeleri için tüm ekip üyelerime doğaçlamayı öğrettim.

No son los mismos que trajeron al Times Square hace unos minutos.

birkaç dakika önce Times Meydanı'ndan buraya geldiğinizdeki bedenler değiller.

Todo esto nos obliga a reconocer un poder mayor que nosotros mismos

Bütün bunlar kendimizden daha büyük bir gücü

A veces los lugares están encauzando mal la culpa sobre ellos mismos.

Bazen bazıları suçu onlarda buluyor.

También había parientes interesados ​​en sí mismos, personas interesadas en esta película

yine çıkarcı akrabalar çıkarcı insanlar vardı bu filmde

Por favor, no venda nuestra historia y nosotros mismos a los contrabandistas

Tarihimizi ve benliğimizi kaçakçılara lütfen satmayalım

Se pueden encontrar en los mismos entornos que más saludos de harén.

Daha çok haremlik selamlık olarak aynı ortamlarda bulunabiliyorlar

Los números primos son divisibles solo por uno y por sí mismos.

Asal sayılar sadece birle ve kendileri ile bölünebilir.

¿Cómo podremos gobernar a otros si no podemos gobernarnos a nosotros mismos?

Kendimizi yönetemiyorsak başkalarını nasıl yönetebiliriz?

Aunque cada persona sigue un camino diferente, nuestros destinos son los mismos.

Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.

De modo que ellos puedan aprender y sacar lo mejor de sí mismos.

ki böylece ders çıkarıp kendilerinin en iyi ve faydalı hâllerine gelebilirler.

Tienen los mismos estereotipos que trabajan a su favor y en su contra.

iş hakkın aynı ön yargılara sahipler ve onlara karşı aynı ön yargılar var.

¿Saben qué podemos hacer? Continuemos esta misión e intentemos encontrar los venenos mismos

Ama şunu yapabiliriz, bu göreve devam edip zehri canlı olarak bulmaya çalışmak için

Los japoneses tienden a identificarse ellos mismos con el grupo al que pertenecen.

Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir.

Es que muestra exactamente hasta qué punto nos tomamos en serio a nosotros mismos,

tam olarak kendimizi ne kadar ciddiye aldığımızı göstermesi

- Deberíais hablar vosotros mismos con la profesora.
- Deberíais hablar vosotras mismas con la profesora.

Öğretmenle kendiniz konuşmalısınız.

- Tenemos que cuidarnos a nosotros mismos ahora.
- Tenemos que cuidarnos a nosotras mismas ahora.

Şimdi kendimize bakmak zorundayız.

Yo conozco a una mujer cuyos nombre y apellido son los mismos que los míos.

Adı ve soyadı benimki ile aynı olan bir kadın tanıyorum.

La leyenda cuenta que él recibió su espada de las manos de los mismos dioses.

Efsane, onun, kılıcını tanrıların kendi ellerinden aldığını söyler.

Apostar excesivamente provoca los mismos cambios en el cerebro que la adicción a las drogas.

Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur.

- Deberían tener derecho a decidir por sí mismos.
- Deberían tener derecho a decidir por sí mismas.

Onlar kendileri için karar verme hakkına sahip olmalıdır.

Millones anhelan la inmortalidad, cuando ellos mismos no saben qué hacer en una tarde lluviosa de domingo.

Pazar öğleden sonra yağmurlu bir günde kendileriyle ilgili ne yapacaklarını bilmeyen milyonlarca insan ölümsüzlük için can atıyorlar.

No importa si son negros, cafés, amarillos o normales, todas las personas deberían tener los mismos derechos.

İnsanlar normal de olsalar; siyah, kahverengi veya sarı ırktan da olsalar hepsi aynı haklara sahip olmalıdır.

Para el año 1000, los dogos de Venecia también se diseñaron a sí mismos como "duques de Dalmacia".

1000 yılına gelindiğinde, Venedik Doçları kendilerine Dalmaçya Dükü de diyorlardı.

Cuando comenzamos a querer compararlo con la gripe, de alguna forma nos estamos queriendo calmar a nosotros mismos

Grip ile karşılaştırmaya başladığımızda, aslında biraz içimizi rahatlatıyoruz.