Translation of "Impidió" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Impidió" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Qué te impidió trabajar?
- ¿Qué le impidió trabajar?
- ¿Qué les impidió trabajar?

Senin çalışmanı ne engelledi?

¿Qué le impidió venir?

Onu gelmekten ne engelledi?

Se me impidió leer.

Beni okumaktan alıkoydu.

Se impidió el ataque.

Saldırı engellendi.

La lluvia me impidió ir.

Yağmur gitmemi engelledi.

La lluvia me impidió salir.

Yağmur dışarı çıkmamı engelledi.

Una enfermedad impidió que saliera.

Hastalık onun dışarı çıkmasını engelledi.

La nieve nos impidió salir.

Kar dışarı çıkmamızı engelledi.

La nieve me impidió salir.

Kar dışarı çıkmamı engelledi.

La enfermedad me impidió salir.

Hastalık dışarı çıkmamı engelledi.

El tifón me impidió salir.

O tayfun dışarı çıkmamı engelledi.

Pero eso no le impidió casarse.

Ama bu onu evlenmekten alıkoymadı.

¿Qué le impidió venir más temprano?

- Erken gelmeni ne engelledi?
- Erken gelmene ne mâni oldu?

El mal clima me impidió partir.

Kötü hava yola çıkmamı engelledi.

La fuerte lluvia nos impidió salir.

Şiddetli yağmur dışarı çıkmamızı engelledi.

¿Qué te impidió venir aquí ayer?

- Senin dün buraya gelmeni ne engelledi?
- Sizin dün buraya gelmenizi ne engelledi?

- La fuerte lluvia nos impidió ir de pesca.
- La fuerte lluvia nos impidió ir a pescar.

Şiddetli yağmur balık tutmaya gitmemizi engelledi.

La nieve impidió que llegáramos a tiempo.

Kar zamanında varmamızı engelledi.

El tifón impidió que nuestro avión despegará.

Tayfun, uçağımızın kalkmasını engelledi.

La gripe le impidió jugar al golf.

Grip onun golf oynamasını engelledi.

La tormenta nos impidió llegar a tiempo.

Fırtına zamanında ulaşmamızı engelledi.

La enfermedad me impidió ir al colegio.

Hastalık okula gitmemi engelledi.

Su enfermedad le impidió continuar sus estudios.

Onun hastalığı onun çalışmasına devam etmesini imkansız yaptı.

El perro me impidió acercarme a su casa.

Köpek, onun evine yaklaşmamı engelledi.

La niebla impidió el despegue de los aviones.

- Sis uçakların kalkışını engelledi.
- Sis uçakların havalanmasına mâni oldu.

El mal clima me impidió ir a pescar.

Kötü hava balık tutmaya gitmemi engelledi.

Una tormenta impidió que el avión se despegara.

Bir fırtına uçağın kalkmasını engelledi.

Su pierna mala le impidió ganar la carrera.

Onun kötü bacağı yarışı kazanmasını engelledi.

La fuerte nevazón impidió que el tren partiera.

Şiddetli kar yağışı trenin gidişini engelledi.

La enfermedad me impidió de ir al extranjero.

Hastalık yurt dışına gitmemi engelledi.

Una enfermedad impidió que se fuera de viaje.

Hastalık onun geziye çıkmasını engelledi.

La enfermedad me impidió el dar un viaje.

Hastalık yolculuğa çıkmamı engelledi.

¿Qué fue lo que te impidió venir al concierto?

Konsere gelmene ne mani oldu?

El accidente de tráfico me impidió alcanzar el tren.

Trafik kazası treni yakalamamı engelledi.

Su carencia de conocimientos técnicos le impidió ser ascendido.

Teknik bilgisinin olmayışı terfi etmesine engel oldu.

Tom me impidió que saliera del salón de clases.

Tom, benim sınıftan çıkmama engel oldu.

La intensa nevada impidió que nuestro tren saliera a tiempo.

Yoğun kar yağışı trenimizin zamanında kalkmasını önledi.

La tormenta me impidió el salir a dar un paseo.

Fırtına yürüyüş için dışarı çıkmamı engelledi.

Tom quería despedir a Mary, pero John se lo impidió.

Tom Mary'ye ateş etmek istedi fakat John onu durdurdu.

Un leve resfriado me impidió el ir a Ibusuki con mi familia.

Hafif soğuk ailemle birlikte Ibusuki'ye gidişimi engelledi.