Examples of using "Impidió" in a sentence and their turkish translations:
Senin çalışmanı ne engelledi?
Onu gelmekten ne engelledi?
Beni okumaktan alıkoydu.
Saldırı engellendi.
Yağmur gitmemi engelledi.
Yağmur dışarı çıkmamı engelledi.
Hastalık onun dışarı çıkmasını engelledi.
Kar dışarı çıkmamızı engelledi.
Kar dışarı çıkmamı engelledi.
Hastalık dışarı çıkmamı engelledi.
O tayfun dışarı çıkmamı engelledi.
Ama bu onu evlenmekten alıkoymadı.
- Erken gelmeni ne engelledi?
- Erken gelmene ne mâni oldu?
Kötü hava yola çıkmamı engelledi.
Şiddetli yağmur dışarı çıkmamızı engelledi.
- Senin dün buraya gelmeni ne engelledi?
- Sizin dün buraya gelmenizi ne engelledi?
Şiddetli yağmur balık tutmaya gitmemizi engelledi.
Kar zamanında varmamızı engelledi.
Tayfun, uçağımızın kalkmasını engelledi.
Grip onun golf oynamasını engelledi.
Fırtına zamanında ulaşmamızı engelledi.
Hastalık okula gitmemi engelledi.
Onun hastalığı onun çalışmasına devam etmesini imkansız yaptı.
Köpek, onun evine yaklaşmamı engelledi.
- Sis uçakların kalkışını engelledi.
- Sis uçakların havalanmasına mâni oldu.
Kötü hava balık tutmaya gitmemi engelledi.
Bir fırtına uçağın kalkmasını engelledi.
Onun kötü bacağı yarışı kazanmasını engelledi.
Şiddetli kar yağışı trenin gidişini engelledi.
Hastalık yurt dışına gitmemi engelledi.
Hastalık onun geziye çıkmasını engelledi.
Hastalık yolculuğa çıkmamı engelledi.
Konsere gelmene ne mani oldu?
Trafik kazası treni yakalamamı engelledi.
Teknik bilgisinin olmayışı terfi etmesine engel oldu.
Tom, benim sınıftan çıkmama engel oldu.
Yoğun kar yağışı trenimizin zamanında kalkmasını önledi.
Fırtına yürüyüş için dışarı çıkmamı engelledi.
Tom Mary'ye ateş etmek istedi fakat John onu durdurdu.
Hafif soğuk ailemle birlikte Ibusuki'ye gidişimi engelledi.