Translation of "Salir" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Salir" in a sentence and their turkish translations:

- ¡Déjame salir!
- ¡Dejadme salir!

Çıkarın beni!

¡Dejadme salir!

Dışarı çıkmama izin verin.

Quiero salir.

Dışarı çıkmak istiyorum.

- Quisiera salir con ella.
- Me gustaría salir con ella.
- Querría salir con ella.

Onunla çıkmak istiyorum.

- Hoy no debes salir.
- No debes salir hoy.

Bugün dışarı çıkmamalısın.

No puedes salir.

Dışarı çıkamazsın.

Le oí salir.

Onun dışarı çıktığını duydum.

¿Le viste salir?

Onun dışarı gittiğini gördün mü?

¿Listo para salir?

Gitmeye hazır mısınız?

Acaba de salir.

Az önce çıktı.

Ayudame a salir.

Çıkmama yardım et.

Puedes salir ahora.

Şimdi çıkabilirsin.

¿Van a salir?

Onlar flört ediyorlar mı?

¿Cómo puedo salir?

Nasıl terk edebilirim?

¿No quieres salir?

Dışarı çıkmak istemiyor musun?

Voy a salir.

Ben dışarı çıkıyorum.

Le vi salir.

Onun dışarı çıktığını gördüm.

Es imperativo salir.

Dışarı çıkmak zorunlu.

Tengo que salir.

Dışarı çıkmak zorundayım.

No quiero salir.

Ben dışarı çıkmak istemiyorum.

- Peina tu cabello antes de salir.
- Péinate antes de salir.
- Peinate el cabello antes de salir.

Dışarı çıkmadan önce saçını tara.

- ¿Tom te invitó a salir?
- ¿Te invitó Tom a salir?

Tom sana çıkma teklif etti mi?

No salir de nuevo

bir daha bırakmamak üzere

Tengo ganas de salir.

Canım dışarı gitmek istiyor.

¿Puedo salir a jugar?

Ben oynamak için dışarı çıkabilir miyim?

Logramos salir de ahí.

Biz onu oranın dışında yaptık.

Ella acaba de salir.

O az önce çıktı.

¿Qué podría salir mal?

Ne aksamış olabilir?

Ahora es imposible salir.

Şimdi dışarı çıkmak imkansız.

Abrígense, vamos a salir.

Örtbas etmeye çalış, biz gideceğiz.

Quiero salir de aquí.

Buradan çıkmak istiyorum.

Me castigaron sin salir.

Aklı başındayım.

Tenemos que salir temprano.

Biz biraz daha erken ayrılmak zorundayız.

¿Puedo salir más temprano?

Yola erken çıkabilir miyim?

¿Quieres salir de aquí?

Buradan çıkmak ister misin?

Deberías salir con nosotros.

Bizimle çıkmalısın.

¿Puedo salir a caminar?

Yürüyüş için dışarı çıkabilir miyim?

Debo salir el lunes.

Pazartesi günü gitmeliyim.

¿Vas a salir mañana?

Yarın dışarı çıkıyor musun?

- ¡Déjame salir!
- ¡Déjame irme!

Bırak gideyim.

Realmente tengo que salir.

Gerçekten gitmem gerekiyor.

Quiero salir con ella.

Onunla çıkmak istiyorum.

Quiero salir con él.

Onunla çıkmak istiyorum.

Quisiera salir con él.

Onunla çıkmak istiyorum.

¿Qué puede salir mal?

Ne yanlış gidebilir?

Necesito salir de aquí.

Buradan çıkmam gerekiyor.

Preferiría no salir hoy.

Bugün dışarı çıkmayı tercih etmiyorum.

No puedo salir fuera.

Ben dışarı çıkamam.

Debes salir ahora mismo.

Hemen gitmen gerek.

Tengo que salir cagando.

Ben bu karmaşadan çıkmak zorundayım.

¡Quiero salir de aquí!

Buradan çıkmak istiyorum!

Usted no debería salir.

Dışarı gitmemelisiniz.

Me gustaría salir contigo.

Seninle çıkmak istiyorum.

Tom no quiere salir.

Tom dışarı çıkmak istemiyor.

Quería salir a navegar.

Ben denize açılmak istedim.

- El perro quiere salir.
- El perro quiere salir a la calle.

Köpek dışarı gitmek istiyor.

- Ella acaba de salir.
- Se acaba de ir.
- Acaba de salir.

O henüz gitti.

- Si quieres salir con Tom, puedes.
- Si quiere salir con Tom, puede.

Tom'la çıkmak istiyorsan, çıkabilirsin.

- Nadie los vio salir del cuarto.
- Nadie las vio salir del cuarto.

Hiç kimse onların odayı terk ettiğini görmedi.

- ¿Me puedes ayudar a salir de aquí?
- ¿Me podéis ayudar a salir de aquí?
- ¿Me puede ayudar a salir de aquí?
- ¿Me pueden ayudar a salir de aquí?

Buradan çıkmama yardım edebilir misiniz?

- ¿Te apetece salir a dar un paseo?
- ¿Os apetece salir a dar un paseo?
- ¿Le apetece salir a dar un paseo?
- ¿Les apetece salir a dar un paseo?

Yürüyüş için dışarı çıkmayı canın istiyor mu?

¿Querés salir conmigo esta noche?

Bu gece benimle dışarı çıkmak ister misin?

Preferiría no salir esta noche.

Bu gece gitmemeyi tercih ederim.

No tengo ganas de salir.

Canım dışarı çıkmak istemiyor.

La lluvia me impidió salir.

Yağmur dışarı çıkmamı engelledi.

Papá, ¿puedo salir a jugar?

Oynamak için dışarı çıkabilir miyim, baba?

El tren acaba de salir.

Tren az önce ayrıldı.

Me costó salir del metro.

Metrodan inmek için uğraştım.

Acaba de salir de casa.

O, az önce evden ayrıldı.

Yo no pude salir afuera.

Ben dışarı gidemedim.

Hoy tengo ganas de salir.

Canım bugün dışarı çıkmak istiyor.

La nieve nos impidió salir.

Kar dışarı çıkmamızı engelledi.

Hoy quiero salir a comer.

Bugün dışarıda yemek istiyorum.

Preferiría salir que quedarme adentro.

- Dışarı çıkmayı evde kalmaya tercih ederim.
- Evde kalmaktansa dışarı çıkmayı tercih ederim.

La nieve me impidió salir.

Kar dışarı çıkmamı engelledi.

Es divertido salir con ella.

Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.

Es divertido salir con él.

Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.

- ¿Salís?
- ¿Van a salir ustedes?

Dışarı mı çıkıyorsun?

¡El jefe acaba de salir!

Patron çıkmak üzere!

No quiero salir con Tom.

Tom'la dışarı çıkmak istemiyorum.

Sencillamente no quiero salir contigo.

Ben sadece seninle gitmek istemiyorum.

El dinero le permitió salir.

Para onu özgürleştirdi.

- ¿Puedo ir afuera?
- ¿Puedo salir?

Dışarı gidebilir miyim?

Tenemos que salir de inmediato.

Derhal terk etmeliyiz.

Laura decidió salir del armario.

Laura dışarı çıkmaya karar verdi.

No pude salir porque llovía.

Yağmur yağdığı için dışarı çıkamadım.

Podemos salir después del almuerzo.

Öğle yemeğinden sonra gidebiliriz.