Translation of "Enfermedad" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Enfermedad" in a sentence and their turkish translations:

¿Qué enfermedad tengo?

Ne tür bir rahatsızlığım var?

¿Qué enfermedad tienes?

Hastalığın nedir?

- ¿Has tenido alguna enfermedad grave?
- ¿Ha padecido alguna enfermedad grave?

Hiç ciddi bir hastalık geçirdin mi?

Junto con su enfermedad.

zihin sağlığı derslerine katıldık.

Mi enfermedad había evolucionado.

Hastalığım değişim göstermişti.

Esa enfermedad es incurable.

Bu hastalık tedavi edilemez.

Lucha contra la enfermedad.

Hastalığa karşı savaş.

La fiebre indica enfermedad.

Ateş hastalık gösterir.

Tengo una enfermedad cardiaca.

Benim bir kalp rahatsızlığım var.

La enfermedad comenzó repentinamente.

Hastalık aniden başladı.

Mi enfermedad me deprime.

Hastalıktan dolayı bunalımdayım.

Asi que, conocemos la enfermedad.

Yani, bu hastalığı biliyoruz.

Su enfermedad cardíaca aún progresaba.

Kalp hastalıkları yine de ilerledi.

Para detectar focos de enfermedad.

Bu şekilde, hastalık yerlerini belirliyoruz.

enfermedad cardíaca, embolia y cáncer,

kalp hastalığı, felç ve kanser açısından daha düşük risk taşıyor

"Tiene una enfermedad llamada vitiligo

"Hastalığının adı vitiligo.

Poderlo tratar como una enfermedad.

bir hastalık gibi ele almalıyız.

Una enfermedad impidió que saliera.

Hastalık onun dışarı çıkmasını engelledi.

Murió tras una breve enfermedad.

O, kısa bir hastalıktan sonra öldü.

Él murió de esa enfermedad.

O, o hastalıktan öldü.

Su enfermedad era principalmente psicológica.

Onun hastalığı aslında ruhsaldı.

Él tiene una enfermedad incurable.

Tedavi edilemez bir hastalığı var.

Tom tiene una enfermedad contagiosa.

Tom'un bulaşıcı bir hastalığı var.

Tom tiene una rara enfermedad.

- Tom'un nadir görülen bir hastalığı var.
- Tom'un ender bir hastalığı var.

La enfermedad me impidió salir.

Hastalık dışarı çıkmamı engelledi.

Tom tiene una enfermedad cardíaca.

Tom'un bir kalp hastalığı var.

Es una enfermedad muy grave.

Bu çok ciddi bir hastalıktır.

Pocos sobreviven a esta enfermedad.

- Birçoğu bu hastalık yüzünden hayatta kalmaz.
- Çoğu bu hastalıktan kurtulamaz.

¿Cómo se propaga esta enfermedad?

Bu hastalık nasıl yayılır?

Ella sufre una enfermedad crónica.

O kronik bir hastalıktan muzdarip.

Como la enfermedad crónica que es,

kronik hastalık olarak tedavi etseydik - ki öyledir -

Deberíamos intentar evitar esta enfermedad crónica,

Tedavisi olmadığı için, bu kronik hastalıktan korunmaya çalışmamız gerek,

Y, aunque mi enfermedad progresó considerablemente

Hastalık oldukça ilerlemesine rağmen

Ningún remedio puede curar esta enfermedad.

Hiçbir ilaç bu hastalığı tedavi edemez.

Ella seguía débil tras su enfermedad.

O, hastalığından sonra hâlâ güçsüzdü.

Ella sufre de una enfermedad respiratoria.

Bir solunum hastalığından muzdarip.

Es una lucha contra la enfermedad.

Hastalığa karşı bir mücadele.

¿Somos capaces de prevenir la enfermedad?

Hastalığı önleyebilir miyiz?

Mi hijo tiene una enfermedad hereditaria.

Oğlumun kalıtsal bir hastalığı var.

Él se contrajo una enfermedad incurable.

O, tedavi edilemez bir hastalığa yakalandı.

¿Jamás has tenido una enfermedad grave?

Senin hiç ciddi bir hastalığın olmadı değil mi?

Es una enfermedad del cuero cabelludo.

Bu bir kafa derisi hastalığı.

El tifus es una enfermedad contagiosa.

Tifüs, bulaşıcı bir hastalıktır.

Las paperas son una enfermedad contagiosa.

Kabakulak bulaşıcı bir hastalıktır.

Y tengo una enfermedad llamada progeria.

ve progeria denen bir hastalığım var.

Estamos hablando de una enfermedad contagiosa.

Biz bulaşıcı bir hastalık bahsediyoruz.

He estado de licencia por enfermedad.

Hastalık iznindeyim.

Estuve ausente del colegio por enfermedad.

Hastalık nedeniyle okulda yoktum.

Él murió tras una larga enfermedad.

Uzun bir hastalıktan sonra öldü.

A que manejen mejor su enfermedad crónica,

yardımcı oluyorsanız,

Es una enfermedad degenerativa de los músculos

Bu bir ilerleyen kas zayıflığı hastalığı,

Howard nunca se curará de la enfermedad.

Howard asla iyileşemeyecek.

Y a medida que la enfermedad avanzaba

Ve bu hastalık daha da kötüleştiğinde

Porque, en realidad, cuando contraje esta enfermedad,

Çünkü gerçek şu ki hastalığa yakalandığımda

Erradicar la enfermedad, alimentar a los hambrientos,

hastalıkları yok etmek, aç insanları doyurmak,

La salud es mejor que la enfermedad,

sağlığın hastalıktan daha iyi,

enfermedad cardíaca lo atrapó en el avión

kalp hastalığı onu uçakta yakaladı

Esta enfermedad nunca se extendería al mundo

bu hastalık asla dünyaya yayılamayacaktı

En esta enfermedad, vemos algo como esto

bu hastalıkta ise şöyle birşey karşımıza çıkıyor

El nombre de esta enfermedad es mitomania

bu hastalığın adı ise mitomani

Y retrasar la propagación de la enfermedad.

ve böylece kanserin yayılmasını yavaşlatabiliriz.

Miles de víctimas murieron de esta enfermedad.

Birkaç bin kişi bu hastalığın kurbanı oldu.

El doctor lo curó de su enfermedad.

Doktor onun hastalığını tedavi etti.

Es una enfermedad que no puede prevenirse.

Bu önlenemez bir hastalıktır.

El niño luchaba contra una grave enfermedad.

Oğlan ciddi bir hastalıkla mücadele etti.

¿Alguna vez has tenido alguna enfermedad grave?

Hiç ciddi bir hastalığa yakalandın mı?

Él no vino debido a una enfermedad.

O, hastalık yüzünden gelemedi.

El cáncer de mama es una enfermedad.

Meme kanseri bir hastalıktır.

Se siente débil después de su enfermedad.

O, hastalığından sonra zayıf hissediyor.

El paciente está recuperándose de su enfermedad.

Hastanın hastalığı iyileşiyor.

La enfermedad me impidió ir al colegio.

Hastalık okula gitmemi engelledi.

Esa enfermedad es causada por una bacteria.

Bu hastalığa bakteri neden olur.

Su enfermedad le impidió continuar sus estudios.

Onun hastalığı onun çalışmasına devam etmesini imkansız yaptı.

Ellos crearon una cura para esta enfermedad.

Onlar bu hastalık için bir tedavi buldular.

Actualmente es medicinalmente imposible curar esta enfermedad.

Şu anda bu hastalığı tedavi etmek tıbben mümkün değildir.

- Por su enfermedad, tuvo que inevitablemente dejar el colegio.
- La enfermedad lo forzó a abandonar la escuela.

Hastalık onu okuldan vazgeçmesi için zorladı.

Esta enfermedad es progresiva y va cambiando constantemente.

Gördüğünüz gibi bu, ilerleyen ve sürekli değişen bir hastalık.

No le contó a nadie sobre esta enfermedad

hiç kimseye söylemiyordu bu hastalığı

Si tenemos la enfermedad, por supuesto, seamos tratados

Hastalığımız varsa tabii ki de tedavi olalım

Es una enfermedad devastadora, de enorme costo emocional

Duyguları harap eden, yıkıcı bir hastalık.

El paciente pronto se recuperará de su enfermedad.

- Hasta yakında sağlığına kavuşacak.
- Hasta yakında hastalığını atlatacak.

Está preocupado por la enfermedad de su padre.

O, babasının rahatsızlığı ile ilgili endişe duymaktadır.

María continuó trabajando a pesar de su enfermedad.

Mary hastalığına rağmen çalışmaya devam etti.

Él habló acerca de la enfermedad de ella.

O, kızın hastalığından bahsetti.

Ella estuvo hospitalizada 6 semanas de una enfermedad.

Hastalığı nedeniyle altı haftadır hastanedeydi.

La vida es una enfermedad mortal sexualmente transmisible.

Hayat ölümcül,cinsel,taşınan bir hastalıktır.

Mi tío se recuperó completamente de su enfermedad.

Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu.

Actualmente, la causa de la enfermedad es desconocida.

Şu an için, hastalığın sebebi bilinmiyor.

Una enfermedad en la infancia la dejó ciega.

Bir çocukluk hastalığı onu kör bıraktı.

La enfermedad me impidió de ir al extranjero.

Hastalık yurt dışına gitmemi engelledi.

Estaban apenados por la enfermedad de su tía.

Onlar teyzelerinin hastalığından üzüntü duyuyorlardı.

El doctor dijo que esta enfermedad es incurable.

Doktor bu hastalığın dermansız olduğunu söyledi.

Esta enfermedad afecta principalmente al sistema nervioso central.

Bu hastalık esas olarak merkezi sinir sistemini etkiler.

Este remedio curará tu enfermedad de la piel.

Bu ilaç senin cilt rahatsızlığını tedavi edecek.

Ella está ausente a causa de una enfermedad.

Bir hastalık yüzünden o yoktu.

Una enfermedad impidió que se fuera de viaje.

Hastalık onun geziye çıkmasını engelledi.

La enfermedad me impidió el dar un viaje.

Hastalık yolculuğa çıkmamı engelledi.