Translation of "Entregó" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Entregó" in a sentence and their turkish translations:

Él entregó su renuncia.

O istifasını verdi.

Sólo Tom entregó el informe.

Tom'dan başka hiç kimse raporu teslim etmedi.

El soldado entregó su nombre.

Asker onun adını verdi.

El profesor entregó los exámenes.

Öğretmen testleri dağıttı.

Ella le entregó un libro.

O, ona bir kitap uzattı.

- Me entregó la carta y salió.
- Me entregó la nota y se fue.

Bana mektubu verdi ve ayrıldı.

Me entregó la carta y salió.

Bana mektubu verdi ve ayrıldı.

Tom entregó una prueba en blanco.

Tom boş bir test kağıdını teslim etti.

El batallón se entregó al enemigo.

Tabur, düşmana teslim oldu.

Todo estaba listo, incluso entregó su maleta

her şey hazırdı bavulunu bile teslim etmişti

Me lo entregó la reina en persona.

Bu bana Kraliçenin kendisi tarafından verildi.

Él le entregó el dinero al vendedor.

Parayı tezgahtara uzattı.

Tom le entregó las llaves a María.

Tom Anahtarları Mary'ye verdi.

Tom le entregó una nota a Mary.

Tom Mary'ye bir not uzattı.

Tom le entregó un mensaje a Mary.

Tom Mary'ye bir mesaj verdi.

Él no entregó una respuesta a la pregunta.

O, soruya cevap vermedi.

Él no solo me entregó consejo, sino también dinero.

O bana sadece tavsiye değil ama para da verdi.

Se les entregó comida y mantas a los refugiados.

Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.

- Ella le entregó su chaqueta.
- Ella le tendió la chaqueta.

O, ona ceketini verdi.

Tom ya entregó el paquete en la casa de Mary.

Tom paketi Mary'nin evine zaten teslim etti.

Me entregó una carta en los últimos momentos de su vida.

O, yaşamının son anlarında bana bir mektup verdi.

Tom sacó su licencia de conducir y se la entregó al oficial de Policía.

Tom ehliyetini çıkardı ve polis memuruna uzattı.

Tom echó algo de leche en el vaso y se lo entregó a Mary.

Tom sütü bardağa doldurdu ve sonra Mary'ye uzattı.

Como no he recibido una respuesta, me preguntaba si tal vez mi correo nunca se te entregó.

Bir cevap almadığım için, benim postamın sana teslim edilip edilmediğini merak ediyorum.

- El padre dio la propia vida para salvar la de la hija.
- El padre entregó su vida para proteger a su hija.

Baba kızının canını kurtarmak için kendi canını verdi.