Translation of "Dudas" in Turkish

0.200 sec.

Examples of using "Dudas" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Tenés dudas?
- ¿Tienes dudas?

Şüphelerin mi var?

Tengo dudas.

Şüphelerim var.

Tengo serias dudas.

Ciddi şüphelerim var.

No tenía dudas.

Hiçbir şüphem yoktu.

Dudas entonces existes.

Şüphe ediyorsun, bu nedenle varsın.

Tenía mis dudas.

Şüphelerim vardı.

Yo tenía dudas.

Benim şüphelerim vardı.

Nunca tuve dudas.

Hiç şüphem yoktu.

Tengo mis dudas.

Benim şüphelerim var.

Todavía tengo algunas dudas.

Hâlâ bazı şüphelerim var.

Estoy llena de dudas.

Şüphe doluyum.

Todavía tengo mis dudas.

Hâlâ şüphelerim var.

Tomás nunca tuvo dudas.

Tom'un şüpheleri yoktu.

- Ciertamente habrá dudas sobre tu propuesta.
- Ciertamente habrá dudas sobre su propuesta.

Kesinlikle önerin hakkında şüpheler var olacaktır.

Siempre dudas de mi palabra.

Her zaman sözümden şüphe ediyorsun.

Tengo dudas sobre su popularidad.

Onun popülerliği hakkında şüphelerim var.

Tengo serias dudas al respecto.

Ben bundan oldukça şüpheliyim.

Incluso Tomás tiene sus dudas.

Tom'un bile şüpheleri var.

Tengo dudas sobre si vendrá.

Onun gelip gelmeyeceğinden şüpheliyim.

Soy una persona privilegiada, sin dudas.

Ayrıcalıklıyım, hiç şüphe yok.

- ¿Dudás de mí?
- ¿Dudas de mí?

Benden şüphe ediyor musunuz?

Por las dudas fue al hospital.

Güvenli tarafta olmak için o, hastaneye gitti.

Sin lugar a dudas en esta audiencia.

özellikle bu dinleyici kitlesi için.

Su declaración no deja lugar a dudas.

Onun ifadesi herhangi bir şüpheye yer bırakmıyor.

Vicky era sin dudas una niña con problemas.

Vicky oldukça sorunlu bir çocuktu.

Todavía hay dudas sobre cómo ganó las elecciones

seçimi nasıl kazandığı konusunda hala şüpheler var

Los materialistas y los locos nunca tienen dudas.

Materyalistler ve deliler asla şüphe duymazlar.

No tengo dudas de que lo ha hecho él.

Onun onu yaptığından şüphe etmiyorum.

Yo dudo de todo, incluso de mis propias dudas.

Her şeyden şüphe duyarım, kendi şüphelerimden bile.

No hay lugar a dudas de que él fue asesinado.

Onun öldürüldüğünden şüphe yok.

- ¿Por qué dudás de mí?
- ¿Por qué dudas de mí?

Neden benden şüpheleniyorsun?

Tenía dudas y miedos, y no era la experiencia que quería.

Tereddüt ve korku içindeydim ve istediğim tecrübe bu değildi.

Esto aumenta las dudas y se convierte en sal y pimienta.

Bu ise şüpheleri arttırmakta tuz ve biber oluyor

No hay dudas de que Tom tiene confianza en su talento.

Tom'un kesinlikle yeteneğine güveni var.

La señora Harris tiene muchas dudas sobre el futuro de su hijo.

Bayan Harris oğlunun geleceği hakkında çok şüpheli.

Si vas a dudar de todo, al menos duda de tus propias dudas.

Her şeyden şüpheleneceksen, en azından şüphenden şüphelen.

- Sé que tendrás un millón de preguntas.
- Estoy seguro de que tendrás muchas dudas.

Bir milyon sorunuz olduğunu biliyorum.

- Una vez que des un paso atrás, estás perdido.
- Una vez que dudas, ya estás perdido.

Bir defa tereddüt edersen kaybedersin.

Cuando tengas dudas di la verdad. Eso confundirá a tus enemigos y asombrará a tus amigos.

Kuşkunuz varsa doğruyu söyleyin. Bu düşmanlarınızı yıkacak ve arkadaşlarınızı şaşırtacak.

La figura más importante de la matemática del siglo XIX es, sin lugar a dudas, Gauss.

On dokuzuncu yüzyılın matematiğinin en önemli figürü kesinlikle, Gauss.

- Tom no tiene dudas de que Mary llegará a tiempo.
- Tom no duda de que Mary llegará a tiempo.

Tom'un Mary'nin zamanında geleceğinden şüphesi yok.

El progreso ha sido sin dudas lento, en cuanto a lo que concierne a la vida social de la gente.

İlerleme insanların sosyal hayatı söz konusu olduğunda bugüne kadar olduğu gibi, gerçekten çok yavaş olmuştur.

La lengua inglesa es sin lugar a dudas la más fácil y al mismo tiempo la más eficiente forma de comunicación internacional.

İngiliz dili şüphesiz en kolay ve aynı zamanda uluslararası iletişimin en etkili aracıdır.