Translation of "¿tenés" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "¿tenés" in a sentence and their turkish translations:

¿Tenés celular?

- Cep telefonunuz var mı?
- Cep telefonun var mı?

¿Tenés alguna mascota?

- Hiç evcil hayvanın var mı?
- Evcil hayvanınız var mı?

Tenés mi palabra.

Sözüme güven.

No tenés opción.

Tercihin yok.

Tenés muchos problemas.

Senin bir sürü sorunun var.

¡Tenés que ayudarme!

Bana yardım etmelisin.

¿Tenés el dinero?

Paran var mı?

Tenés lindos ojos.

Sevimli gözlerin var.

Tenés que descansar.

Dinlenmelisin.

¿Todavía tenés preguntas?

Hala soruların var mı?

¿Cuántos hermanos tenés?

- Kaç kardeşin var?
- Kaç tane kardeşin var?

Tenés un coche.

Senin bir araban var.

Tenés que comer.

Yemek yemelisin.

Tenés que intentar.

Denemelisin.

¿No tenés marido?

Kocan yok mu?

Tenés lindos dedos.

- Parmakların güzel.
- Parmaklarınız güzel.

Tenés una hora.

Bir saatin var.

- ¿Cuántas habitaciones tienes?
- ¿Cuántas habitaciones tenés?
- ¿Cuántos cuartos tenés?

Kaç tane odan var?

- ¿Cuántos CDs tienes?
- ¿Cuántos CD tenés vos?
- ¿Cuántos CDs tenés?

Kaç tane CD'n var?

- Tenés que dejar de pelotudear.
- Tenés que dejar de boludear.

- Etrafta gaf yapmayı bırakmalısın.
- Etrafta pot kırmayı bırakmalısın.
- Etrafta hata yapmayı bırakmalısın.

¿Tenés edad para votar?

Oy kullanmak için yeterince yaşlı mısın?

No tenés que ir.

- Mutlaka gitmek zorunda değilsin.
- Gitmek zorunda değilsin.

- ¿Tenés auriculares?
- ¿Tienes audífonos?

Kulaklıklığın var mı?

No tenés el ticket.

Senin biletin yok.

¿No tenés clases hoy?

Bugün okulun yok mu?

¿Tenés un lápiz rojo?

Kırmızı bir kalemin var mı?

- Tenés suerte.
- Tienes suerte.

Şanslısın.

Tenés un admirador secreto.

Senin gizli bir hayranın var.

No tenés ninguna prueba.

Senin herhangi bir kanıtın yok.

¿Qué tenés que perder?

Ne kaybetmek zorundasın?

Tenés un perro hermoso.

Güzel bir köpeğin var.

Tenés una voz hermosa.

Güzel bir sesin var.

Tenés una hermosa familia.

Güzel bir ailen var.

¿Tenés algo en mente?

Aklında bir şey var mı?

¿Tenés alguna idea mejor?

Hiç daha iyi fikirlerin var mı?

Tenés muy pocas opciones.

Çok az seçeneğin var.

No tenés futuro acá.

Burada geleceğin yok.

Tenés un gran problema.

Senin büyük bir sorunun var.

- ¿Tenés vergüenza?
- ¿Tienes vergüenza?

Utanıyor musun?

¿No tenés una reunión?

Senin toplantın yok mu?

¿Creés que tenés suerte?

Şanslı olduğunu düşünmüyor musun?

No tenés que mentir.

Yalan söylemek zorunda değilsin.

- ¿Tenés dudas?
- ¿Tienes dudas?

Şüphelerin mi var?

- ¿Tienes WhatsApp?
- ¿Tenés whatsapp?

WhatsApp'ın var mı?

¡Qué hermoso jardín tenés!

Ne güzel bir bahçen var!

Vos tenés que venir conmigo.

Benimle gelmek zorundasın.

¿Tenés algunos libros sobre Armenia?

Ermenistan hakkında bir kitabınız var mı?

¿Tenés una motosierra para prestarme?

Ödünç alabileceğim bir elektrikli testeren var mı?

Tenés que llamar a Tom.

Tom'u aramalısın.

¿Qué clase de sueños tenés?

Ne tür rüyalar görürsün?

Realmente tenés una hermosa sonrisa.

Gerçekten güzel bir gülümsemen var.

Realmente tenés una voz hermosa.

Gerçekten güzel bir sesin var.

Vos siempre tenés un plan.

Her zaman bir planın var.

Tenés que tragarte tu orgullo.

Gururunu ayaklar altına alma.

Si tenés algún problema, llamá.

Herhangi bir sorunun olursa ara.

¿Tenés planes de viajar pronto?

Yakın zamanda bir gezi planlıyor musun?

- Tenés que dejar Boston.
- Tenés que irte de Boston.
- Tienes que dejar Boston.
- Tienes que irte de Boston.
- Tenés que abandonar Boston.

Boston'a gitmek zorundasın.

Tenés un don para la música.

Senin müziğe doğuştan yeteneğin var.

"¿Tenés una birome?" "Si, tengo una."

"Dolma kalemin var mı?" "Evet, bir tane var."

No tenés que sufrir en silencio.

Sessizce acı çekmek zorunda değilsiniz.

- Tenés que trabajar.
- Tienes que trabajar.

Çalışmalısın.

- Tenés que parar.
- Tienes que parar.

Durmalısın.

Hay algo que tenés que saber.

Bilmen gereken bir şey var.

- ¿Cuántos hermanos tienes?
- ¿Cuántos hermanos tenés?

- Kaç kardeşin var?
- Kaç tane erkek kardeşin var?

- ¿No tienes sed?
- ¿No tenés sed?

- Susamadın mı?
- Susamadınız mı?

- No tienes nada.
- No tenés nada.

Hiçbir şeyin yok.

- ¿Tenés alguna duda?
- ¿Tienes alguna duda?

Herhangi bir şüphen var mı?

"¿Cuántos años tenés?" "Cuarenta y diez".

"Kaç yaşındasın?" - "Kırk ve on."

- Tenés un minuto.
- Tienes un minuto.

Bir dakikan var.

¡Tenés razón! No lo había pensado.

Haklısın! Bunu hiç düşünmemiştim.

- Tienes buena memoria.
- Tenés buena memoria.

Sen iyi bir hafızaya sahipsin.

Tenés que responder todas estas preguntas.

Bu soruların tümünü cevaplamalısın.

- Debes hacerlo.
- Lo tenés que hacer.
- Lo tienes que hacer.
- Tenés que hacerlo.
- Debes hacérselo.

Onu yapmalısın.

- Tienes que hacerlo.
- Debes hacerlo.
- Lo tenés que hacer.
- Lo tienes que hacer.
- Tenés que hacerlo.

Onu yapmalısın.

¿Tenés planes para hoy a la noche?

Bu gece için planların var mı?

- ¿Tenés diarrea?
- ¿Tienes diarrea?
- ¿Usted tiene diarrea?

İshaliniz var mı?

- No tenés pruebas.
- No tienen ninguna prueba.

Elinizde delil yok.

¿Tenés una cortadora de pasto para prestarme?

Ödünç alabileceğim bir çim biçme makinen var mı?

Quiero escuchar lo que tenés para decir.

Söylemek zorunda olduğun şeyi duymak istiyorum.

No tenés que quedarte si no querés.

İstemiyorsan kalmak zorunda değilsin.

¿Qué tenés en contra de esa gente?

O insanlara karşı neyin var?

Si no tenés cuidado, te podés lastimar.

Dikkatli olmazsan kendini incitebilirsin.

¿De qué color tenés pintadas las uñas?

Tırnakların ne renk?

Si no tenés plata, yo te banco.

Eğer paran yoksa sana ödünç vereceğim.

Tengo que escribir una carta. ¿Tenés papel?

Mektup yazmam gerekiyor. Kağıdın var mı?

¿Tenés algo para decir sobre ese asunto?

Bu konu ile ilgili olarak söyleyeceğin bir şey var mı?

- ¿Tenés hermanos?
- ¿Tienes hermanos?
- ¿Tiene usted hermanos?

Hiç erkek kardeşin var mı?

No tenés que comerlo si no querés.

Eğer istemiyorsan yemek zorunda değilsin.

¿Tenés una cuchara para que revuelva el arroz?

Pilavı karıştırabileceğim bir kaşığın var mı?

Tenés que estar más atento en la clase.

Sınıfta daha dikkatli olmalısın.

- ¿Tenés la última versión?
- ¿Tienes la última versión?

Sende son sürüm var mı?

Quiero que hagas lo que tenés que hacer.

Ne yapman gerekiyorsa yapmanı istiyorum.

Si querés ver a Tom, tenés que apurarte.

Tom'u görmek istiyorsan, acele etmelisin.