Examples of using "Tuve" in a sentence and their turkish translations:
Ben şanslıydım.
Geri adım atmak zorundaydım.
bir sürü kısıtlamam vardı.
- Gitmek zorunda kaldım.
- Gitmem gerekiyordu.
Hiç seçeneğim yoktu.
Onu yapmak zorunda kaldım.
Şanslı değildim.
- Bir fikrim vardı.
- Bir düşüncem vardı.
Bir önsezim vardı.
Hiçbir alternatifim yoktu.
Bazı sorunlarım vardı.
Onu kabul etmek zorunda kaldım.
Çalışmak zorundaydım.
- Durdurmak zorunda kaldım.
- Durmam gerekiyordu.
Geçenlerde ameliyat oldum.
Felç geçirdim.
Zamanım yoktu.
Bir kayısım vardı.
Hiç şüphem yoktu.
Ona yalan söylemek zorunda kaldım.
Birçok zorluklarla karşılaştım.
Çok başarılı oldum.
O kadar az zamanım vardı ki öğle yemeğini aceleyle yemek zorunda kaldım.
Bir araba kiralamak zorunda kaldım.
Dün gece tuhaf bir rüya gördüm.
Dün gece kötü bir rüya gördüm.
Dün gece korkunç bir rüya gördüm.
Böylece aklıma bir şey geldi:
Yani, değişmek zorundaydım.
Ve düşünmek zorundaydım,
Birden şanslı oldum.
Berbat bir deneyim yaşadım.
Yoğun bir sabah geçirdim.
Ben titizdim.
Dün gece bir rüya gördüm.
Parlak bir düşüncem vardı.
- Zor bir gün geçirdim.
- Zor bir günüm vardı.
Dün yüksek ateşim vardı.
Sanırım şanslıydım.
- Ben korkunç bir çocukluk geçirdim.
- Ben berbat bir çocukluk geçirdim.
Berbat bir gün geçirdim.
Ben çocuk için merhamet hissettim.
Hiçbir fikrim yoktu.
Garip bir rüya gördüm.
Yeterince zamanım yoktu.
Onu taşımak zorunda değildim.
Hiç sorunum yoktu.
Bugün çok zorluk yaşadım.
Geç saatlere kadar çalışmak zorunda kaldım.
Telaşlı bir hafta geçirdim.
- Tom'u kazandırmak zorunda kaldım.
- Tom'un kazanmasına izin vermek zorunda kaldım.
Onlar için asla endişelenmem gerekmedi.
- Dün gece çok garip bir rüya gördüm.
- Dün gece çok tuhaf bir rüya gördüm.
O noktada, canıma tek etmişti.
Eve geri dönmek zorunda kaldım.
eğitimin, onun ve annesinin geleceğini
Tek bir kötü eleştiri almamış olan ben
Çevremde uygun bir destek buldum
Almam gereken bir karar vardı.
Kaçmak için şansım yoktu.
Ben bu yıl kötü sonuçlar aldım.
Amerika'ya gitmek zorunda kaldım.
Bir astım krizi geçirdim.
Tom ile sohbet ettim.
Onun önerisini kabul etmek zorunda kaldım.
Dün gece komik bir rüya gördüm.
Ben tam olarak aynı duyguya sahiptim.
- Dün gece güzel bir rüya gördüm.
- Geçen gece güzel bir rüya gördüm.
Acil servise gitmem gerekti.
Boston'u terk etmek zorunda kaldım.
Dün gece tuhaf bir rüya gördüm.
Bu dönem berbat notlar aldım.
Dün çalışmak zorunda değildim.
- Dün bir dişim ağrıyordu.
- Dün bir diş ağrım vardı.
Biraz yardım aldım.
Dün gece garip bir deneyimim oldu.
Ben bir çocukken suçiçeği geçirdim.
Denemek zorunda kaldım.
Boston'a geri dönmek zorundaydım.
Hastaneye gitmek zorundaydım.
Tom'a yardım etmek zorunda kaldım.
Saklanmak zorunda kaldım.
Sırrımı saklamak zorunda kaldım.
Tekrar yalan söylemek zorunda kaldım.
Tom'a yalan söylemek zorunda kaldım.
- Bir seçim yapmak zorunda kaldım.
- Bir seçim yapmak zorundaydım.
Ben örnek olmak zorundaydım.
Tom'a söylemek zorunda kaldım.