Translation of "¿planea" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "¿planea" in a sentence and their turkish translations:

¿Planea ayudarnos?

O bize yardım etmeyi planlıyor mu?

¿Qué planea hacer?

Ne yapmayı planlıyor?

Dick planea ir solo.

Dick kendi başına gitmeyi planlıyor.

Planea comprar una bicicleta nueva.

O, yeni bir bisiklet almayı planlıyor.

Planea venir mañana a Tokio.

Yarın Tokyo'ya gelmeyi planlıyor.

Tom planea redecorar su dormitorio.

Tom yatak odasını yeniden dekore etmeyi planlıyor.

Tom planea comprar otro auto.

Tom başka bir araba almayı planlıyor.

"¿Cuántos clientes planea conseguir este año?"

"Bu yıl kaç yeni müşteri elde etmeyi planlıyorsunuz?"

Planea quedarse en el hotel Oriental.

Oriental Hotel'da kalmayı planlıyor.

Ella planea terminar con su novio.

Erkek arkadaşından ayrılmayı planlıyor.

¿Qué crees que planea hacer Tom?

Tom'un ne yapmayı planladığını düşünüyorsun?

Sé exactamente con quién planea casarse Tom.

Tom'un kimle evlenmeyi planladığını tam olarak biliyorum.

Irán planea mandar un mono al espacio.

İran uzaya maymun göndermeyi planlıyor.

Tom planea ver a Mary el lunes.

Tom pazartesi günü Mary'yi görmeyi planlıyor.

Tom planea llamarte justo después del almuerzo.

Tom öğle yemeğinden hemen sonra seni aramayı planlıyor.

Tom planea contratar a alguien que habla francés.

Tom Fransızca konuşan birini işe almayı planlıyor.

Tom planea quedarse en Boston por tres días.

Tom Boston'da üç gün kalmaya niyetli.

Tom planea irse de vacaciones la próxima semana.

Tom gelecek hafta tatile gitmeyi planlıyor.

Mary dice que planea quedarse dónde ella está.

Mary olduğu yerde kalmayı planladığını söylüyor.

Él siempre planea una cosa cuidadosamente antes de hacerla.

O her zaman yapmadan önce bir şeyi dikkatlice planlar.

El ministro planea visitar México la semana que viene.

Bakan önümüzdeki hafta Meksika'yı ziyaret edecektir.

- Tom no planea ir.
- Tomás no tiene planeado ir.

Tom'un gitmek için hiçbir planı yok.

Aunque Tom está enfermo, planea ir a la escuela.

Tom hasta olmasına rağmen okula gitmeyi planlıyor.

Ella planea jugar al tenis mañana por la tarde.

O yarın öğleden sonra tenis oynamaya niyet ediyor.

Tom planea estar aquí hasta que pare de llover.

Tom yağmur duruncaya kadar burada kalmayı planlıyor.

Tom planea ir a Boston la semana que viene.

Tom gelecek hafta Boston'a gitmeyi planlıyor.

Tom planea ir a la universidad el próximo año.

Tom gelecek yıl üniversiteye gitmeyi planlıyor.

Aunque Tom está enfermo, planea terminar su tarea a tiempo.

Tom hasta olmasına rağmen ev ödevini zamanında yaptırmayı planlıyor.

Tom planea ir a la universidad el año que viene.

Tom gelecek yıl üniversiteye gitmeyi planlıyor.

Tom planea vivir en Boston durante más de un año.

Tom bir yıldan daha fazla bir süre Boston'da yaşamayı planlıyor.

Tom dice que no sabe con quién planea ir Mary al baile.

Tom Mary'nin baloyla kimle gitmeyi planladığını bilmediğini söylüyor.

- Tom también planea ir allí.
- Tom también quiere ir allí.
- Tom también tiene planes de ir allí.

Oraya gitmek için Tom'un da planları var.

- Mi padre planea visitar Corea la semana que viene.
- Mi padre tiene previsto visitar Corea la próxima semana.

Babam gelecek hafta Kore'yi ziyaret edecek.

- ¿Qué planeas hacer este verano?
- ¿Qué planeáis hacer este verano?
- ¿Qué planea hacer este verano?
- ¿Qué planean hacer este verano?

Bu yaz ne yapmayı planlıyorsun?