Examples of using "трех" in a sentence and their turkish translations:
üç kağıtçının teki hileci düzenbaz
Banka, üç blok ötededir.
Savaş yaklaşık üç ay sürdü.
Sanırım bu ufaklıkların üçü ya da dördü işimizi güzelce görür.
Sanırım bu ufaklıklardan üçü ya da dördü işimizi güzelce görür.
Sanırım bu ufaklıkların üçü ya da dördü işimizi güzelce görür.
İstanbul'da yaklaşık üç bin tane cami var.
Bu oyunun üç perdesi vardır.
Tom üç dilde akıcı.
Bazıları neredeyse üçlü Koalisyon hükümdarlarına kadar ulaştı.
Üç ana renk, diğer bütün renklerin temelidir.
Üç yıldır İngilizce öğreniyorum.
Üç oğlu vardı: Sam, Ham ve Yafet.
Biraz daha aslında üç maymunu oynamak gibi bir şey ama
Onun üç arabasından biri mavi ve diğerleri beyazdır.
Tom üç çocuk babasıdır.
Onun üç arabasından biri mavi ve diğerleri kırmızıdır.
Birkaç dakika içinde, alevler kapsülün içinden geçerek üç astronotu da öldürdü.
Yaklaşık üç yüzyıldır Avrupa, ölüme karşı tavırları onlara tehlikeli bir üstünlük
Bu kütüphaneden bir defada en çok üç kitap ödünç alabilirsiniz.
Aya gidip gelirken üç astronot için yakıt, güç, kaynak ve yaşam alanı sağlayacaktı
Üç ayaklı bir yarış için en az dört kişiye ihtiyacın var.
Yavruları üç kilometre uzakta. Büyük erkek de hâlâ bölgede.
Bazıları okulları tarafından organize edilen gruplarda giderler fakat çoğu iki kişilik ya da üç kişilik gruplarda giderler.
Tom, Çin'de doğdu ve üç yaşındayken evlat edinilmek için ABD'ye gönderildi.
Zekice seçimler yaptınız ve aradığımız üç yaratığı da bulmamızı sağladınız.
Üç yüzyıl boyunca İskandinavya'dan gelen bu pagan korsanlar Avrupa'yı terörize ettiler, baskın yaptılar, gasp ettiler,
Tom bir tek gün bile kaçırmadan ya da hiç geç kalmadan üç yıl liseye devam etti.
Üçe kadar sayacağım ve eğer onu bana kendi isteğinle vermezsen, senden zorla alacağım.
Japonya dört büyük ada ve 3.000'in üzerinde küçük adadan oluşur ve alan olarak hemen hemen Kaliforniya'ya eşittir.