Examples of using "сможешь" in a sentence and their turkish translations:
Mümkünse gel.
Hadi, bunu yapabilirsiniz.
Beni yakala yakalayabilirsen.
Elinden geleni yapmaya çalış.
Kısa sürede yüzebileceksin.
Onu yapabilecek misin?
İngilizce konuşabileceksin.
Bir gün yürüyebileceksin.
Sen Tom'u ikna edemezsin.
Partiye gelebilir misin?
Müsait olur olmaz bana yaz.
Yarın buraya gelebilir misin?
İşi yapabileceğinden eminim.
Denerseniz yapabilirsiniz.
O işi ne zaman bitirebileceksin?
Onu yarın görebileceksin.
Tom hakkında ne bulabileceğini gör.
Gel gelebilirsen.
Katılamıyor musun? Neden?
Yakında İngilizce konuşabileceksin.
Onlar hakkında öğrenebildiğin her şeyi öğren.
Ne zaman gidebileceğin sana söylenecek.
- Hiç şüphesiz sınavı geçebileceksin.
- Sınavı geçebileceğinden hiç şüphe yok.
- Sanırım onu yapamazsın.
- Sanırım sen onu yapamazsın.
Eğer gayret edersen İngilizceni geliştirebilirsin.
Zamanınd burada olmayacaksan sadece bana bildir.
Asla tekrar yürüyemeyebilirsin.
Senin onu yapabileceğini umuyordum.
Onunla neler yapabileceğini anla.
Buraya zamanında gelemezseniz bize bildirin.
Otuz dakika içinde bunu yapabilir misin?
Yakında iyi şekilde kayak yapabileceksin.
Gelecek sefer daha iyi söyleyebileceksin.
İstersen, bunu kolayca yapabilirsin.
Umarım bana bununla yardımcı olabilirsiniz.
Gerçekten bunu yapabileceğini düşünüyor musun?
Benden daha fazla para koparamazsın.
Mümkün olduğunca çabuk gel.
Elinden geliyorsa beni durdur.
Bunu tamir edebilir misin yoksa bir tesisatçı çağırmam mı gerekiyor.
Arayabildiğin zaman beni ara.
Tom'a yardım edebilecek misin?
Bunu yapamayacağını düşündüm.
Umarım yardım edebilirsin.
Ben senin bize biraz daha zaman kazandırabileceğini umuyorum.
Bunu yapabilecek misin?
Bu defa cezalandırılmaktan kaçınmayacaksın.
Umarım uyuyabilieceksin.
İmkânın varsa lütfen gel.
Organ bağışlarsanız, bir hayat kurtarabilirsiniz.
Gelemediğini duyduğumda hayal kırıklığına uğradım.
Bu kutuyu kaldırmayı başarabilir misin?
- Eğer soğuk algınlığına yakalanırsan, bundan kolay kolay kurtulamazsın.
- Eğer soğuk algınlığına yakalanırsanız, bundan kolay kolay kurtulamazsınız.
Bu akşam gelemiyeceğine üzüldüm.
Kazanamazsın, Tom.
Bitiremeyeceğin bir şeye başlama.
- Beni yakalayamayacağına eminim.
- Beni yakalayamayacağına bahse girerim.
Bak, bunu başka bir yerde alamazsın.
Onu bu şekilde yaparsan, birkaç saat tasarruf edebilirsin.
Bitiremiyeceğin bir şeye başlama.
Sen gerçekten denersen bunu yapabileceğinden eminim.
Ne kadar kısa sürede buraya gelebilirsin?
Gelip gelemeyeceğini bize bildir.
Futbol oynayabileceksin.
Sana reddedemeyeceğin bir teklifte bulunacağım.
Bütün gün çalışmak zorunda olduğun için yarın Tom'a yardım edemezsin.
Tom'u ikna edemeyeceksin.
Bunu yapabileceğini düşünüyorum.
Bunu yapamayacağından eminim.
Beni durdurabileceğini düşünüyor musun?
Umarım Tom'a yardım edebilirsin.
Sen bunu deneyemeyeceksin.
- Cumartesi sabahı saat dokuzda benimle buluşabilir misin?
- Cumartesi sabahı dokuzda benimle buluşabilir misin?
Onları durduramazsın.
Onu durduramazsın.
Onlara yardım edemeyeceksin.
Onlara yardım edebilirsin.
Onu durduramazsın.
Elinden geldiğince kısa sürede bunun hakkında gidip bir doktorla görüşmeni öneririm.
Bunu gerçekten yapabilecek misin?
Bunu yapabileceğinden eminim.
Bunu ne zaman yapabilirsin?
- Bunu kolayca yapabileceksiniz.
- Onu kolayca yapabileceksiniz.
Bunu yapabileceğini düşündüm.
Büyük bir otelde kalırsanız, onların yüzme havuzu kullanabilirsiniz.
Bunu yalnız yapamazsın. Birinin sana yardım etmesini iste.
Umarım benim yaptığım tüm aptalca hataları yapmaktan kaçınabilirsin.
Gelebiliyorsan, gel!
Yapmak istemediğim hiçbir şeyi bana yaptıramazsın.
Diğerlerini sevebilmeden önce, kendini sevebilmelisin.
Gelip gelemediğini bize bildir.
Bunu yapmanın iyi yanı, yüksekte kalmayı sağlaması. Böylece yön belirlemek daha kolay olur.
Bana yardım edebileceğini düşündüm.
Aklını ona verirsen, onu yapabileceğinden eminim.
Yardım edebileceğini umuyordum.
Onu yapabileceğini düşündüm.
Ne kadar çok çalışırsan çalış, onu yapamayacaksın.
Beni asla unutamayacaksın.
Çiğneyebileceğinden daha fazlasını ısırma.