Examples of using "полдень" in a sentence and their turkish translations:
Öğle vakti.
Neredeyse öğlen oldu.
Gün ortası. İnsanlar öğle yemeği yiyorlar.
Zil öğle saatinde çalar.
O, öğleyin gelir.
O öğleyin uyanır.
O, öğleyin gelecek.
Ben öğle yemeğini öğleyin yerim.
Biz öğleyin buluşacağız.
İşimize öğleyin başladık.
Ben öğleyin Tokyo'ya vardım.
Tom'un öğleyin gelmesi bekleniyor.
Ben öğleyin sizi ararım.
Tren öğleyin gelir.
O öğle saatlerinde ortaya çıktı.
Öğleyin çalışmayı bıraktık.
Öğleyi geçmiş. Haydi yemek yiyelim.
Öğlen civarı öğle yemeği yedik.
Neredeyse öğle idi.
Önümde oldukça yoğun bir öğleden sonram var.
Öğle yemeği öğleyin.
- Öğleyin orada olun.
- Öğleyin orada ol.
Öğleyin Tokyo İstasyonu'na varacağız.
Öğlenleyin sınıf arkadaşlarımla öğle yemeği yiyorum.
- Öğleyin onunla bir randevum var.
- Onunla öğlen randevum var.
Ona yarın öğlen beni aramasını söyle.
Ama öğlen, kesinlikle bir yaratıcı olmanız gerekir.
Öğleyin başlıyorum.
Biz öğleyin öğle yemeği yedik.
Gösteri öğleyin başlar.
Ben öğleyin uyandım.
Neredeyse öğle oldu ve o hâlâ yatakta.
Öğlen yemeğimizi genellikle öğlen yeriz.
Etkinlik öğleyin başlar.