Examples of using "перестать" in a sentence and their turkish translations:
Bağırmayı durdurabilir misin?
Endişelenmekten vazgeçmek zorundasın.
Bugünün işini yarına bırakmak nasıl engellenir?
Bunu yapmayı bırakmalısın.
Et yemeyi durdurmaya karar verdim.
Geçmişte yaşamaya son vermelisin.
Kadınlara sinirli olmamaları söyleniyor.
Korkmaktan nasıl vazgeçebilirim?
Oynamayı durdurmalısın.
- Tom'un endişelenmeyi bırakması gerekiyor.
- Tom'un endişelenmeyi kesmesi lazım.
İnsanlar nefret etmeyi durdurmalı.
Endişelenmekten vazgeçmek zorundayım.
Birbirimize bakmayı bırakmalıyız.
Bunu yapmayı durdurmanın zamanı.
Lütfen durur musun?
Neden bunu yapmaktan vazgeçmeliyim?
Ondan durmasını rica ettim.
ve diğer insanları,
sağlığımızı ikili olarak görmeyi bırakmak,
Ben öksürüğü durduramıyorum.
Yazmaktan vazgeçemiyorum.
O gülmeyi bırakamaz.
Boşa zaman harcamayı durdurabilir miyiz?
Kıkır kıkır gülmeyi durduramadık.
- Lütfen bana bakmayı durdur.
- Lütfen bana bakmayı kes.
Ağlamamı durduramadım.
Bunu yapmaya son vermemiz gerek.
Tom ağlamayı durduramadı.
Doktor sigarayı bırakmasını önerdi.
Mary'ye yardım etmeyi durdurmalısın.
Tom gülmekten vazgeçemedi.
Hıçkırığı durduramıyorum.
O, ona içki içmeyi bırakmasını tavsiye etti.
Doktor Tom'a içkiyi bırakmasını tavsiye etti.
Gülmemek elimde değil.
Bencil olmayı durdurman gerekir.
Tom ağlamayı durdurması için Meryem'e yalvardı.
Doktoru Tom'a sigarayı bırakmasını tavsiye etti.
Lütfen şarkı söylemeyi keser misin?
Onun hakkında düşünmeden edemiyorum.
Bunu bırakmak zorundayım. Kötü bir alışkanlık.
Ben İngilizce yazmayı durdurmaya karar verdim.
Bana öyle demeyi keser misin?
Tom'un bizi izlemeyi bırakmasını istedim.
Tom'u düşünmekten vazgeçmeliyim.
Bunu yapmayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.
Binbaşı Anderson savaşı durdurmaya hazırdı.
Kendine yalan söylemekten vazgeçmelisin.
Bunun hakkında düşünmeyi bırakmak istiyorum.
Bana öyle demeyi bırakır mısın?
ama şiddet ekolojilerine katkı sağlamayı durdurabiliriz.
bir terörist, çocuğu öldürüldüğünde bile
eskiden kullandıkları bir yöntem.
Kendimi ona gülmekten alamıyorum.
- Seni düşünmeden yapamıyorum.
- Seni düşünmekten vazgeçemiyorum.
- Seni düşünmeyi durduramıyorum.
Tom hakkında düşünmeyi durduramıyorum.
Mary'yi etkilemeyi bırakmalısın.
Derhal onu yapmaktan vazgeçmelisin.
Onun hakkında düşünmeden duramıyorum.
Ben Minecraft oynamayı bırakamıyorum.
Kumar oynamayı bırakmalısın.
Tom Mary'ye bakmayı durduramıyor.
ilgilerimize bu kadar çok odaklanmayı bırakmalıyız.
Tom Mary hakkında endişelenmekten kendini alamadı.
Tom Mary'yi düşünmekten vazgeçemedi.
Tom, Mary hakkında düşünmekten vazgeçemez.
Tom, Mary hakkında konuşmayı bırakamadı.
Lütfen bana onu sormayı bırakır mısın?
Lütfen yiyecek hakkında konuşmayı keser misin?
Artık ödeme yapılmazsa gelmeye devam edecekler mi?
ulaşmamız gereken güzel, mükemmel bir iyilik durumu olduğunu
Bu sorun hakkında düşünmeyi bırakamıyorum.
Çalınan parayı düşünmemek elimde değil.
Tom'a durmasını söyledim.
O sigarayı bırakmaya karar verdi.
Onların durmasını istedim.
Onun durmasını istedim.
Neden zaman kaybetmeyi bırakmıyoruz?
Televizyon izlemeyi bırakmanın zamanı geldi de geçti bile.
Ne olduğu hakkında düşünmeden duramıyorum.
Ben o hikayeyi duyduğumda gülmeden duramıyorum.
Tom'u onu yapmayı bırakmaya ikna edebileceğimi sanmıyorum.
ve bunun yerine büyük inovasyona geçersiniz.
Endişelenmeyi durdurabileceğimizi bilmenizi istiyorum.
Hapşırmayı durduramıyorum.
Senin TV izlemeyi bırakıp biraz egzersiz yapman gerektiğini düşünüyorum.
Mary'ye yardım etmeyi kesmelisin.
Bu konu hakkında konuşmayı bırakabilir miyiz?
Onların bana yaptıklarını düşünmeden edemiyorum.
O, gülümsemeyi durduramadı.
O, gülümsemeyi durduramadı.
Onlar gülümsemeyi durduramadı.
Çok sayıda aptalca sorular sormayı durdurmanı öneriyorum.
Tom'a ağlamayı kesmesini söyledim.
Sanırım onun her zaman istediğini yapmasına izin vermeyi durdurmamın zamanıdır.
Tom Mary'nin şarkı söylemeyi bırakmasını istedi.
Gözlerimi Tom'dan alamıyorum. Ona bakmayı bırakamıyorum.
- Oğlumun hâlâ hayatta olduğunu düşünmek elimde değil.
- Oğlumun hâlâ hayatta olduğunu düşünmeden edemiyorum.
Tom'u onu yapmayı kesmeye ikna eden kişi benim.