Examples of using "отказаться" in a sentence and their turkish translations:
Reddedebilirsin.
Reddetmesi zor bir insansın.
Reddetmeliydim.
Tom reddedebilir.
Biz nasıl reddedebiliriz?
Kim reddedebildi?
Planı terk etmek zorundayız.
Daveti reddetmeliydin.
Ya o şeyi istemekten vazgeçersin,
Okul, üniformayı kaldırmalıdır.
Tom reddedebilirdi.
Fikirden vazgeçmesi için onu ikna ettim.
Hayır demeye korkuyordum.
Biz planımızdan vazgeçmek zorundaydık.
Doktor hastaya şaraptan uzak durmasını emretti.
- Hayalinden vazgeçmek zorunda kaldı.
- Hayalinden vazgeçmek zorundaydı.
- Hayalinden umudunu kesmek zorundaydı.
Tom hayalinden vazgeçmek zorunda kaldı.
Bu ilacı içmeyi reddetmelisin.
Hayır diyecek cesaretim yok.
Onun önerisini reddetmeliydin.
- Kabul mü edeyim ret mi edeyim bilmiyorum.
- Kabul edip etmeyeceğimi ya da reddedip etmeyeceğimi bilmiyorum.
Plandan vazgeçmek zorunda kaldım.
Gittikçe daha fazla insan et yemeyi durdurmaya karar veriyor.
Sadece Tom'a yardım etmeyi reddebildim.
Sanırım o plandan vazgeçmemin zamanıdır.
Hayalimden vazgeçemiyorum.
Bu yüzden onların tavsiyelerine sırtımı dönmeye karar verdim
Kahvaltıyı kahvesiz yapamam.
Biz sadece Tom'dan vazgeçemeyiz.
Bu onların reddedemeyeceği bir öneri.
Tom profesyonel olarak gitar çalmaktan vazgeçmeye karar verdi.
Artık inançsızlıktan bence vazgeçmeliyiz
"Hayır" demek için hiçbir zaman çok geç değildir.
Tom hayır demeliydi.
Hasta olduğum için daveti geri çevirmek zorunda kaldım.
Onu yapmayı reddedebilirdim ama yapmayacağım.
Ona geri çeviremeyeceği bir teklifte bulunacağım.
Sana reddedemeyeceğin bir teklif sunacağım.
Ya bu kelimeyi kullanımdan kaldırırsak? İngilizce'de "hafifletmek"ten
fikrinizden vazgeçmeniz gereken bir an gelecek.
Kötü alışkanlıklardan kurtulmak kolay değildir.
Sana reddedemeyeceğin bir teklifte bulunacağım.
Tom Mary'ye onun reddedemeyeceği bir teklif yaptı.
Tom hayır diyemeyecek.
Tom'un hayır diyebileceği hiç aklımın ucundan geçmedi.
O, Tom'a reddedemeyeceği bir teklif yaptı.
O, Tom'a reddedemeyeceği bir teklif yaptı.
Onun teklifini geri çevirmek zorunda kaldım.
Onun teklifini reddetmek zorunda kaldım.
O, onunla evlenme ümitlerinden tamamen vazgeçemedi.
O, yurt dışına seyahat etme hayalinden tamamen vazgeçemedi.
Nasıl hayır diyeceğimi bilmiyordum.
Bay Suzuki oğlunu yurt dışında eğitim görme planından vazgeçmesi için ikna etti.
Kazasından sonra hayalinden vazgeçmek zorunda kaldı.
- O, kötü bir ruh hali içerisinde olması dolayısıyla seninle konuşmayı reddedebilir.
- O seninle konuşmayı reddedebilir çünkü o çok kötü bir ruh hali içinde.
Yaşam tarzlarından vazgeçmeyi reddettiler.
Robert o kadar meşguldu ki golf oynamak için bir daveti geri çevirmek zorunda kaldı.
Onlar tüm plandan vazgeçmekten başka seçenekleri olmadığını kabul ettiler.
O direnemedi.
Neden pes etmiyorsun?