Examples of using "молодости" in a sentence and their turkish translations:
Ben gençken sigara içtim.
zayıflatan bir hastalıkla uğraşarak geçirmişti.
İnsanlar Gençlik Çeşmesini arıyorlar.
Yaşlı adam gençleri kıskanıyor.
Gençken sigara içtim.
Gençliğinde birçok günahlar işledi.
Annem gençliğinde çok güzeldi.
Gençken masum bir cesaretimiz olur,
O gençken, sıkı bir işçiydi.
O artık genç değil.
Başkan gençken bir çiftçiydi.
O genç değil.
O tamamen senin gençliğini kıskanıyor.
Gençken arkadaşlar edinmek kolaydır.
O gençken hızlı koşabilirdi.
O sadece senin gençliğini kıskanıyor.
Annem gençken çok güzelmiş.
Gençken daha çok çalışmalıydım.
Babam gençken iyi yüzebiliyordu.
Gençken, çok popülerdi.
Gençken son derece fakirdi.
Tom gençken oldukça yakışıklıydı.
Onun gençken bir müzisyen olduğunu söylüyorlar.
Gençken, o çok güzeldi.
Tom gençken oldukça iyi bir şarkıcıydı.
Tom gençken bir sürü aptalca şey yaptı.
O, gençken güzel olmalı.
Kayıp gençliğim için ağlıyorum.
Onun babası gençken iyi yüzebilirdi.
Gençken bir fabrikada çalıştı.
Ben gençken Boston'da yaşadım.
Annen gençken güzel olmalı.
Gençken, bisikletle gitmeyi severdi.
Gençken güzel göründüğüne bahse girerim.
Genç olmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Charles gençken bir hovardalık hayatı yaşadı.
Babası gençliğinde iyi bir yüzücüydü.
Ben daha gençken oldukça iyi bir klarnetçiydim.
Henüz kimse gençlik çeşmesini bulamadı.
O gençken çok güzel olmalı.
Onlara göre gençken çok yoksuldu.
Hâlâ gençliğimizin rüyalarına tutunuyoruz.
Bu, gençken yaşadığım evdir.
Bana kendi gençliğimi hatırlatıyorsun.
Gençken evlendi.
Gençken sigara içtim.
Onun üç kız kardeşi vardı ama ikisi çok gençken öldü.
Benim gençliğimde, Tahran'da devamlı en az on santimetre kar yağardı.
Gençken sık sık futbol oynardım.
- Bu, gençken yaşadığım evdir.
- Bu gençken yaşadığım ev.
Yaşlı olmanın bir avantajı gençken almayı göze alamadığın her şeyi artık istememendir.