Examples of using "беспокойтесь" in a sentence and their turkish translations:
Lütfen zahmet etmeyin.
Rahatsız etmeyin.
Hakkımızda endişe etmeyin.
Ayağa kalkmak için zahmet etmeyin.
Endişelenmeyin! Hepsini halledeceğiz.
Test sonuçların hakkında endişe etme.
Bunun için endişelenme. Kendim gideceğim.
Hiçbir şeyi kafanıza takmayın!
Endişelenme. Bu yaygın bir hata.
Kusura bakma.
Lütfen üzülmeyin.
Oh, zahmet etmeyin.
Evet, merak etmeyin!
Merak etmeyin. O ne yaptığını bilir.
Benim hakkımda endişe etmeyin.
Merak etmeyin. Biz yaptığımız hatayı düzeltebiliriz.
Köpeğin hakkında üzülme. Ona bakacağım.
Merak etmeyin!
Tom hakkında kaygılanma.
- Endişe etmeyin. Ben doktorum.
- Merak etme. Ben doktorum.
Fiyat için endişelenme.
- Bebeği dert etme.
- Bebek hakkında endişelenme.
- Bunun için endişelenme.
- Bunu dert etmeyin.
Onun hakkında endişelenme.
Endişelenme. Bunu yapacağım.
Endişelenme, biz yoldayız.
Onun hakkında şimdi üzülme.
Endişelenme. Dikkatli olacağım.
- Lütfen benim için endişelenmeyin.
- Lütfen benim hakkımda endişelenme.
Endişelenme. Onu bulacağız.
Lütfen bu konuda endişe etmeyin. Bu sadece bir formalite.
Benim köpeğim hakkında endişelenmeyin.
Endişelenme. Her şey kontrol altında.
Merak etmeyin her şey iyi olacak.
Merak etmeyin. Yakında döneceğim.
Endişelenme. Hemen döneceğim.
- Üzülme. Tom burada olacak.
- Endişelenme. Tom burada olacaktır.
Üzülme. Tom seni affedecek.
Endişelenme. Onları bulacağız.
Endişelenme. Onu bulacağız.
Merak etmeyin. Onu bulacağız.
Merak etme. Bu bir daha olmayacak.
Endişelenme. Tsunamiler çok nadirdir.
Endişelenme. Tamir edebilirim.
Merak etmeyin. Ben Tom'a söylemeyeceğim.
Endişelenme. Mary'ye söylemeyeceğim.
Yapmak istediğiniz egzersize dair kaygılanmayın, herhangi biri olur.
- O konuda endişelenme.
- Onu dert etmeyin.
Endişelenme. Sana nasıl araba süreceğini öğreteceğim.
Üzülme. Seninle ilgileneceğim.
Merak etmeyin. O ne yaptığını biliyor.
- Endişelenme.
- Üzülme.
- Merak etme.
- Takma kafana.
Bir planım var. Endişelenme.
Üzülme. Burada güvenliyiz.
Merak etmeyin. Ben söylemeyeceğim.
Çok fazla endişelenme.
Üzülme. Tom'la konuşacağım.
Endişelenme. Bir yere gitmiyorum.
Merak etme. Bu bir daha olmayacak.
Oh, endişelenme.
Üzülmeyin. Onlarla konuşacağım.
Üzülme. Onunla konuşacağım.
Üzülmeyin. Onunla konuşacağım.
Onun hakkında endişelenme.
Endişelenme. Sana yardım edebilirim.
Merak etme, bunu yapabilirim.
Üzülme. Tom'un anlayacağından eminim.
Endişelenmeyin. Sizde bir sorun yok.
Merak etmeyin. Biz iyiyiz.
Endişelenme. Ben zaten onunla ilgileniyorum.
"Üzgünüm!" "Önemli değil. Merak etmeyin."
Endişelenme, Tom'a güvenebiliriz.
Endişelenme, B planım var.
Endişlenme! Sana yardım edeceğim.
Üzülmeyin. Tom'u bulacağız.
Her şey Tamam, merak etmeyin.
Bu senin suçun değil, bu yüzden endişelenme.
"Doktor, yardım et, bacaklarımı hiç hissedemiyorum!" "Endişelenme, bu tamamen normal. Onları kestim."
Ben onu gizli tutacağım. Merak etme.
Endişelenme. İyi olacağım.
Ben iyi olacağım, endişelenme.
Merak etmeyin. O ne yaptığını bilir.
Tom hakkında endişe etme. O her zaman öyle davranır.
Merak etmeyin, ben sizin için tercüme edeceğim.
Endişelenme. Sana yardım edeceğim.
Merak etme. Bu sadece geçici.
Endişelenme. Onlara söylemeyeceğim.
Endişelenme, ona söylemeyeceğim.
Endişelenme, ona söylemeyeceğim.
Merak etmeyin. Tom bizi hayal kırıklığına uğratmayacak.
Endişelenme, bir çaresini bulacağım.
Endişe etme, tamamen güvenli.
Merak etme. Bana güvenebilirsin.
Endişelenmeyin. Onu yaparsınız.