Examples of using "Senhor" in a sentence and their turkish translations:
Evet efendim.
Olumlu, efendim.
Bu bayı tanıyorum.
Başka bir şey var mı efendim?
Merhaba bayım!
Bu doğru mu, efendim?
Affedersiniz bayım, bu gece içiyor musunuz?
Günaydın efendim! Size Mutlu Noeller!
söylemesi kolay yok efendim çocukların görüntüsünü kayıt ediyormuş Zoom
Kendine dikkat et.
Bay Smith geldi.
Çocuğunuz var mı?
Bay Nagata sayesinde.
- Herhangi bagajınız var mı, efendim?
- Hiç bagajınız var mı, efendim?
Günaydın Bay Saari.
Siz doktor musunuz, efendim?
Almanca konuşur musunuz?
- Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab, tek Rab'dir.
- Dinle İsrail! Rab Tanrımızdır; Rab birdir.
Bay Ito tarih öğretir mi?
Hey bayım, ceketini unuttun!
- Bir şey koymadın.
- Bir şey koymadınız.
- Bizi mazur görür müsünüz?
- Bizi bağışlar mısınız?
O yaşlı adam kanserden öldü.
Bu, Bay Pedro'dur.
Özür dilerim, bir şey mi söyledin?
O oyunu beğendin.
Bir iş arıyorum, efendim.
Özel plakanız var mı?
Bu adamı tanıyor musun?
Huzur ver, Tanrım.
Bay Crouch nasılsınız?
O size yakın mı yaşıyor, efendim?
Beyfendi bana yardım edebilir mi?
Sana katlanamam.
Sen bir meleksin!
ama elin yabancısı yapınca da vay efendim kaka vay efendim kötü
Bay Oka İngilizce öğretecek mi?
Bay Hirayama ne kadar güzel öğretiyor!
Bay Brown Harvard'da öğretmenlik yapıyor.
- Sayın Hirayama çok iyi öğretir.
- Bay Hirayama çok iyi ders verir.
Felipe Bey evde mi?
O, ruhtur, Bay Suzuki.
Bay Suzuki bize İngilizce öğretiyor.
Alemlerin Rabb'i Allah'a hamdolsun.
Beyefendi Kanadalı bir ekonomist.
Bay Brown'ı tanımıyor musun?
Bay Itoh diye biri seni görmek istiyor.
Bay Richard evde mi?
Bu dolarları değiştirir misin?
"Beyefendi, nerelisiniz?""Japonya."
Benimle burada akşam yemeği yiyecek misin?
Bugün size nasıl yardımcı olabilirim, efendim?
Kahvenizi nasıl istersiniz?
Bay Brown ile konuşabilir miyim?
Pazar günü Rabbin Günüdür.
O sizin mi?
Bana hangisini istediğinizi söyleyin.
Bay Brown Japonca'yı çok iyi konuşur.
Merhaba. Siz Jackie Scott musunuz?
Bugün kaç tane sosisli sandviç sattın?
Burada otelde kalacak mısın?
Burada Rio'da kalacak mısın?
Çok sabırlı bir öğretmensin.
Lütfen gider misiniz?
Bay Tanaka piyanoyu iyi çalabilir.
Et yer misiniz?
Bu seninki, değil mi?
Davul, müziğin efendisidir.
Ve sizin için efendim; bir çorba, belki?
Kimle konuşuyor olduğunu biliyor musun?
Bay Johnson, zengin bir adam.
Biraz kahve almak ister misiniz?
Hiç elmaların var mı?
Seni görmek isteyen bir beyefendi var.
- Beni anlıyor musun?
- Beni anlıyor musunuz?
Ama Nuh RAB'bin gözünde lütuf buldu.
Poyraz Ölmez beyefendi size kötü bir haberim var
Bay Brown kendi gözlüklerini arıyor.
Senin için postada bir paket var.
Bay Hirayama çok iyi bir öğretmendir.
Bay Murata, bu benim arkadaşım Lisa.
Beyefendi Türkçe konuşuyor mu?
Beyefendi bunun kimin arabası olduğunu biliyor mu?
Pasaport numarasını yazmamışsınız.
Almanca konuşur musunuz?
Bay Sakaki diye biri seni görmeye geldi.
Bay Hirose öğrencilerine İngilizce dil bilgisi öğretiyor.
Sen de Bay Kimura'yı çok iyi tanıyorsun.
Onlar tembel.
Bay Ricardo çok iyi bir öğretmendir.
Bay Johnson şimdi evinde değil.
Bay Grey işinden hoşlanmıyordu.
Soylu erkek isyanda bir köle tarafından öldürüldü.
Bu seyahat çeklerini bozabilir misin?
Başlayın!
Dün Bay Kinoshita gözlüklerini ofiste bıraktı.
Bay Ou Japonca okumak için Japonya'ya geldi.
Bay Brown meslektaşının başarısını kıskanıyor.