Translation of "Prêmio" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Prêmio" in a sentence and their turkish translations:

- Dez equipes competiam pelo prêmio.
- Dez times competiram pelo prêmio.

On takım ödül için yarıştı.

Você merece o prêmio.

Ödülü hak ediyorsun.

Ele merece o prêmio.

- Ödülü hak ediyor.
- O ödülü hak ediyor.

Você merece um prêmio.

Ödülü hak ediyorsun.

- Ele estava atrás do primeiro prêmio.
- Ele estava buscando o primeiro prêmio.
- Seu objetivo era o primeiro prêmio.

O, birincilik ödülünün peşindeydi.

- Eles ganharam um prêmio por isso.
- Elas ganharam um prêmio por isso.

Bunun için bir ödül kazandılar.

Ele ganhou o terceiro prêmio.

O, üçüncülük ödülünü kazandı.

Eu ganhei o primeiro prêmio!

Birincilik ödülünü kazandım.

Você já ganhou um prêmio?

Hiç ödül kazandın mı?

Qual é o meu prêmio?

Ödülüm ne?

Tom ganhou um prêmio Nobel.

Tom bir Nobel ödülü kazandı.

Maria ganhou um prêmio Nobel.

Mary bir Nobel ödülü kazandı.

O Tom merece o prêmio.

Tom ödülü hak ediyor.

O Tom nunca ganhou um prêmio.

Tom hiç ödül almadı.

Ela não vai receber o prêmio.

O galiba ödülü alamayacak.

O Tom não ganhou o prêmio.

Tom ödülü kazanmadı.

O prêmio deveria ser para mim!

Ödül benim olmalı!

Não existe Prêmio Nobel de matemática.

Matematikte Nobel ödülü yok.

O Tom definitivamente merece o prêmio.

Tom kesinlikle ödülü hak ediyor.

- Estou surpreso por você ter ganho o prêmio.
- Estou surpreso por vocês terem ganho o prêmio.

Ödülü kazanmana şaşırdım.

Está longe de ganhar o primeiro prêmio.

O, birincilik ödülünü kazanmaktan uzak.

Como se esperava, ele ganhou o prêmio.

Beklenildiği gibi, ödülü kazandı.

Foi Janet quem ganhou o primeiro prêmio.

Birincilik ödülünü kazanan Janet'ti.

O Prêmio Nobel foi outorgado à Madre Teresa.

Rahibe Teresa'ya Nobel ödülü verildi.

É um sonho meu ganhar um Prêmio Nobel.

Nobel Ödülünü kazanmak benim hayalim.

João foi o primeiro a receber esse prêmio.

John o ödülü alacak ilk kişiydi.

Tom ganhou um prêmio no concurso de ortografia.

Tom yazım yarışmasında bir ödül kazandı.

Tom venceu o prêmio Nobel por sua pesquisa.

Tom, araştırması nedeniyle Nobel ödülünü kazandı.

Ele não ganhou o prêmio, mas chegou perto.

O, ödülü kazanmadı, ama ona çok yaklaştı.

Eu ganhei um prêmio no campeonato de soletração.

Yazım yarışmasında bir ödül kazandım.

Você leu o livro que ganhou o prêmio?

Ödülü kazanan kitabı okudunuz mu?

Ele ganhou um relógio de ouro como prêmio.

Bir ödül olarak altın bir saat aldı.

O Tom ganhou o prêmio Nobel de física.

Tom, fizikte Nobel Ödülü'nü kazandı

Vamos dar uma olhada no maior prêmio do mundo

dünya'nın en büyük pramit'ine bir göz atalım

Ele ganhou o primeiro prêmio no torneio de xadrez.

O, satranç turnuvasında birincilik ödülü aldı.

É a primeira vez que eu ganho um prêmio.

Bu şimdiye kadar ilk kez bir ödül kazanışım.

Ele ganhou o primeiro prêmio do concurso de soletrar.

O yazım yarışmasında birincilik ödülü kazandı.

Ela nunca sonhou que pudesse conquistar o primeiro prêmio.

O, birincilik ödülünü kazanabileceğini hiç hayal etmedi.

O Dr. Yukawa, ganhador de prêmio-nobel, morreu em 1981.

Nobel ödüllü Dr. Yukawa 1981 yılında öldü.

Em 1979 Madre Teresa ganhou o Prêmio Nobel da Paz.

1979'da Rahibe Teresa Nobel Barış Ödülü'nü kazandı.

- Ele ganhou o primeiro prêmio.
- Ele recebeu o primeiro prémio.

O, birincilik ödülü aldı.

Quando foi a última vez que você ganhou um prêmio?

En son ne zaman bir ödül kazandın?

Em 1971, Pablo Neruda ganhou o Prêmio Nobel de literatura.

1971 yılında Pablo Neruda, Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı.

Mas até aquele dia, esse prêmio era sempre concedido aos jovens.

fakat o güne kadar bu ödül daim bu ödül jönlere veriliyordu

- Ambas crianças ganharam um prêmio.
- Ambas as crianças ganharam uma recompensa.

Her iki çocuk da bir ödül kazandı.

Após ganhar o prêmio Nobel, ela permaneceu tão modesta como sempre.

Nobel ödülünü kazandıktan sonra her zamanki kadar mütevazı kaldı.

Marie e seu marido receberam o Prêmio Nobel de Física em 1903.

Mary ve kocası 1903 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü aldılar.

Eu não venci, mas pelo menos eu ganhei um prêmio de consolação.

Kazanamadım ama en azından bir teselli ödülü aldım.

Uma medalha de ouro olímpica é provavelmente o prêmio esportivo mais cobiçado.

Olimpiyat altın madalyası muhtemelen en imrenilecek spor ödülüdür.

O colega de Tom acabou de receber outro prêmio por sua pesquisa.

Tom'un meslekdaşı, araştırması için şimdi bir ödül daha aldı.

Kemal Sunal recebeu o prêmio de melhor ator no festival de cinema de Antalya

Antalya film festivaldinde Kemal Sunal en iyi erkek oyuncu ödülünü almıştı

Ela recebeu um prêmio naturalmente porque estudou, enquanto você nem sequer pegou um livro.

Sen kitabı eline almazken, o ders çalıştığı için doğal olarak ödülü kazanmayı başardı.

- Você sabe quem ganhou o último Prêmio Nobel de Literatura?
- Tu sabes quem ganhou o último Prémio Nobel da Literatura?

Edebiyatta son Nobel Ödülünü kimin kazandığını biliyor musun?