Translation of "Planeta" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Planeta" in a sentence and their turkish translations:

- Vivemos no planeta Terra.
- Nós vivemos no planeta Terra.

Biz dünya gezegeninde yaşıyoruz.

- Esse é o nosso planeta.
- Eis o nosso planeta.

O bizim gezegen.

Em todo o planeta,

Dünya'nın dört bir yanında

Em todo o planeta...

Dünyanın dört bir yanında...

Podemos salvar o planeta?

Gezegeni kurtarabilir miyiz?

Cuidem do nosso planeta.

Gezegenimize dikkat et.

Marte é um planeta.

Mars bir gezegendir.

Urano é um planeta.

- Uranüs bir gezegendir.
- Uranüs gezegendir.

Estão matando o planeta.

Gezegeni öldürüyorlar.

Eu moro neste planeta.

Ben bu gezegende yaşıyorum.

Cuidemos do nosso planeta.

Gezegenimizi koruyalım.

Até podias estar noutro planeta.

Başka bir gezegende gibisin.

De que planeta você é?

Hangi gezegenden geliyorsun?

Vivemos todos no planeta Terra.

Biz hepimiz Dünya gezegeninde yaşıyoruz.

Eu vim de outro planeta.

Başka bir gezegenden geliyorum.

A Terra é um planeta.

Dünya bir gezegendir.

Todos vivemos no planeta Terra.

Hepimiz Dünya gezegeninde yaşıyoruz.

Qual é o menor planeta?

En küçük gezegen hangisi?

Em que planeta você vive?

- Hangi gezegende yaşıyorsun?
- Sen hangi dünyada yaşıyorsun?

Marte é "o Planeta Vermelho".

Mars, Kızıl Gezegen'dir.

Esse planeta orbita duas estrelas.

Bu gezegen iki yıldızı yörüngesine alır.

Marte é o Planeta Vermelho.

Mars, kızıl gezegendir.

É a maior migração do planeta.

Dünyadaki en büyük göçtür bu.

Os sítios menos naturais do planeta.

Dünya'nın en doğal olmayan yerleri.

Eles chamam este planeta de "Terra".

- Bu gezegene 'Dünya' diyorlar.
- Bu gezegene 'Dünya' derler.

Animais e plantas moram nesse planeta.

Bu gezegende hayvan ve bitkiler yaşar.

A Terra é o planeta azul.

Dünya, mavi gezegendir.

A Terra é um belo planeta.

Dünya güzel bir gezegendir.

Parece que estou em outro planeta.

Başka bir gezegen gibi geliyor.

Biliões de seres por todo o planeta.

Tüm gezegen çapında trilyonlarca yaratık yapar bunu.

Porque o planeta mais parecido do mundo

çünkü dünyaya en çok benzeyen gezegen

Netuno é o oitavo planeta do Sol.

Neptün güneşten sekizinci gezegendir.

Como é que é o seu planeta?

Senin gezegenin neye benziyor?

Mossel Bay é o único local do planeta

Mossel Körfezi, büyük beyazların

É o habitat que mais cresce no planeta.

Şehirler, Dünya'nın en hızlı büyüyen habitatları.

Porque cada planeta tem sua própria força gravitacional

her gezegenin kendine ait bir çekim kuvveti olduğu için

Netuno é o oitavo planeta do sistema solar.

Neptün, güneş sisteminin sekizinci gezegenidir.

Não posso imaginar a vida em outro planeta.

Başka gezegende hayat hayal edemiyorum.

Júpiter é o maior planeta do sistema solar.

Jüpiter güneş sisteminde en büyük gezegendir.

Netuno é o planeta mais distante do Sol.

Neptün güneşten en uzak gezegendir.

Nosso planeta, a Terra, está sempre em movimento.

Gezegenimiz, Dünya, her zaman hareket halindedir.

A quantidade de água no planeta permanece constante.

Gezegendeki su miktarı sabit kalır.

Qual é o planeta mais próximo do sol?

- Güneş'e en yakın gezegen hangisidir?
- Güneş'e en yakın gezegen hangisi?

Mercúrio é o planeta mais próximo do sol.

Merkür Güneş'e en yakın gezegendir.

Ela foi abduzida por alienígenas do planeta Tatoeba.

Uzaylılar tarafından Tatoeba gezegeninden kaçırıldı.

- Quando eu era da sua idade, Plutão era um planeta.
- Quando eu tinha tua idade, Plutão era um planeta.

Ben senin yaşındayken Plüton bir gezegendi.

A mariposa-atlas é a maior mariposa do planeta.

Atlas güvesi, dünyada türünün en büyüğüdür.

Que alimentam um dos pesqueiros mais ricos do planeta.

en bolluk içinde yüzen sularından biri hâline getiriyor.

E a vulnerabilidade de todas as vidas neste planeta.

Ve bu gezegende hepimizin hayatının ne kadar hassas olduğunu.

Ele sempre teve uma grande curiosidade sobre o planeta.

Onun her zaman, dünya hakkında büyük bir merakı oldu.

Saturno é o segundo maior planeta do Sistema Solar.

Satürn güneş sisteminde ikinci en büyük gezegendir.

Mercúrio é o menor planeta do nosso sistema solar.

Merkür güneş sistemimizdeki en küçük gezegendir.

Tatoeba é a melhor escola de Esperanto do planeta.

Tatoeba, dünyadaki en iyi Esperanto okuludur.

Esta é a rã com distribuição mais setentrional do planeta.

...dünyanın en kuzeyinde yaşayan kurbağa olmuştur.

Você já olhou para um objeto, corpo celeste ou planeta?

Cisme veya gök cismine veya bir gezegene baktın mı?

Há mais de sete mil milhões de pessoas no planeta.

Dünyada yedi milyondan fazla insan var.

Descobrir um lado oculto dos grandes desertos... ... e planícies do planeta.

Dünya'nın en büyük çöl ve çayırlarının gizli yanlarını... ...keşfetmek için.

O que você faria se visse um homem de outro planeta?

Başka gezegenden bir insan görsen ne yapardın?

Vastas extensões do planeta começam a gelar. As noites são mais longas.

Gezegenin engin alanları donmaya başlıyor. Her gece daha da uzun sürüyor.

O maior mamífero terrestre do planeta esgueira-se pelo centro da vila.

Dünya'nın en büyük kara memelisi şehrin tam göbeğinden geçip gidiyor.

Chamo-me Bear Grylls e já sobrevivi aos sítios mais inóspitos do planeta.

Benim adım Bear Grylls ve ben dünyadaki en zorlu yerlerde hayatta kalmayı başardım.

À medida que as condições climáticas em todo o planeta se tornam erráticas,

Dünya'daki iklim şartları gittikçe daha düzensiz bir hâl aldıkça

A revista está fazendo uma pesquisa sobre os insetos mais nojentos do planeta.

Dergi gezegendeki en iğrenç böcekleri araştırıyor.

Uma das luas de Júpiter, Ganimedes, é maior do que o planeta Mercúrio.

Jüpiter'in uydularından biri, Ganymede, gezegen Merkür'den daha büyüktür.

À medida que o dia chega ao fim, a escuridão apodera-se do planeta

Günün sonu yaklaştıkça... ...saatte 1.000 kilometreden büyük bir hızla...

O que significa que praticamente toda pessoa no planeta está suscetível a tê-lo.

Yani neredeyse gezegendeki herkes hassas.

Há muito tempo, quando Plutão ainda era um planeta, existia um menino chamado Tom.

Uzun bir zaman önce Plüton hâlâ gezegenken, Tom adında bir oğlan vardı.

Sem habitat, não há local a população de orangotangos possa sobreviver e prosperar no planeta.

Habitatları olmadan, orangutan nüfusu başka bir yerde hayatta kalıp büyüyemez.

Acho pouco provável que alienígenas parecidos com os que vemos nos filmes já tenham visitado nosso planeta.

Filmlerde gördüklerimize benzer uzaylıların şu ana kadar gezegenimizi ziyaret etmiş olmalarının olası olmadığını düşünüyorum.

Cientistas europeus descobriram um planeta potencialmente habitável orbitando Proxima Centauri, a estrela mais próxima do nosso sistema solar.

Avrupalı ​​bilim adamları, güneş sistemimize en yakın yıldız olan Proxima Centauri'nin çevresinde dolanan potansiyel olarak yaşanabilir bir gezegen keşfettiler.

No início, é difícil entrar na água. É um dos sítios mais selvagens e assustadores para nadar no planeta.

İlk başlarda suya girmek zor. Burası yüzmek için gezegendeki en vahşi, en korkunç yerlerden biri.

Mercúrio tem apenas cerca de um terço do tamanho da Terra. Ele é menor do que qualquer outro planeta.

Merkür Dünya'nın sadece yaklaşık üçte biri büyüklüğündedir. Bu başka bir gezegenden daha küçüktür.

- Como pedir para os humanos respeitarem a natureza, o planeta e os animais se o respeito entre eles não existe?
- Como pedir aos seres humanos que respeitem a natureza, o planeta e os animais, se entre eles mesmos não existe respeito algum?

Aralarında saygı yoksa insanlardan doğaya, gezegene ve hayvanlara saygı duymalarını nasıl isteyebiliriz?

A NASA diz que já possui as informações suficientes para afirmar que uma visita humana ao planeta vermelho é exequível.

NASA kızıl gezegeni birinin ziyaret etmesinin uygun olduğunu kanıtlayan yeterli bilgilere sahip olduğunu belirtti.

Enquanto o espírito humano florescer neste planeta, a música em alguma forma viva vai acompanhá-lo e sustentá-lo, dando-lhe expressivo significado.

İnsan ruhu yeryüzünde bulunduğu müddetçe; müzik, canlı bir varlık gibi ona eş ve destek olup büyük anlam katacak.