Examples of using "Importo" in a sentence and their turkish translations:
Artık gerçekten umurumda değil.
Aldırış etmem.
Ben onu umursamıyorum.
Hâlâ umursuyorum.
Benim için fark etmez.
Onu umursuyorum.
Neden umurumda?
Ben onu hiç düşünmüyorum.
Gerçekten o kadar çok umurumda değil.
Umursadığımı düşünüyor musun?
- Şöhretim umurumda değil.
- İtibarım umurumda değil.
Ben onu çok önemsiyorum.
Ben onu çok önemsiyorum.
Artık siyasetle ilgilenmiyorum.
El kitaplarını okumayı umursamıyorum.
Altıda kalkmamın sakıncası yok.
Nasıl giyindiğin umurumda değil.
Nereli olduğun umurumda değil.
kimseyi de ilgilendirmiyor boşver
Tom umursamadığımı biliyor.
Başka kimse umurumda değil!
Umurumda değil. Ondan nefret ediyorum.
Fiyatı umursamıyorum.
Ne kadar tutacağı umurumda değil.
Tom'un nerede olduğunu gerçekten umursamıyorum.
Ne dedikleri umurumda değil.
Bunun olup olmaması umurumda değil.
Gerçekten umursuyorum.
Bu yüzden önem veriyorum.
Sen mutlu olduğun sürece umurumda değil.
Biraz soğuksa umursamam.
Hangi seçimi yaptığın umurumda değil.
Senin kim olduğunu bilmiyorum ve umurumda da değil.
İnsanların benim için ne düşündüğüyle ilgilenmiyorum.
Gerçekten Tom'un ne düşündüğü umurumda değil.
Tom'un ne istediği pek de umurumda değil.
- Tom'a ne olduğu umurumda değil.
- Tom'a ne olacağı umurumda değil.
Başka insanların ne düşündüğü umurumda değil.
İnsanların ne düşündüğü umurumda değil.
Bana ne olacağı umurumda değil.
Yaşamam ya da ölmem umurumda değil.
Beni sevip sevmediğin umurumda değil.
- Umurumda değil.
- Aldırmıyorum.
- Umurumda değil!
Partiden sonra sana temizleme konusunda yardım etmem gerekmiyor.
Ne istediğini bilmiyorum ve umurumda değil.
Geçmişinle ilgilenmiyorum.
hasta ruhlu bir adam bu nasıl başkan seçildi aklım almıyor
Ben ona aşığım. Ne düşündüğün umurumda değil.
Derinizin hangi renk olduğunu umursamıyorum.
- Akşam yemeğini nerede yediğimiz benim için dert değil. O tamamen sana kalmış.
- Yemeği nerede yediğimiz umurumda değil. Bu tamamen sana kalmış.