Examples of using "Haverá" in a sentence and their turkish translations:
Kan olacak.
Hiç sürpriz olmayacak.
Hiçbir merhamet olmayacak!
- Pasta olacak mı?
- Kek olacak mı?
Alternatif olmayacak.
Diğer şanslar olacak.
Bir kar fırtınası olacak.
Hiçbir istisna olmayacak.
Büyük kutlamalar olacak.
büyük bir mesafe olacaktır
Yarın ders olmayacak!
Artık ders olmayacak.
Değişikler olmak zorunda olacak.
- Bugün okul yok.
- Bugün ders yok.
yoksa imkanı yok çıkıcak
Un olmazsa ekmek olmayacak
Yakında bir müzik yarışmamız olacak.
Yağmur yağsa bile oyun oynanacak
Yarın bir matematik sınavı olacak.
Evde kimse olmayacak.
Hayat olduğu sürece, ümit vardır.
Ve her zaman zengin insanlar olacak.
Sırtlanlar ve parslar yakında ava çıkacak.
Bu yılın sonunda bir ekonomik kriz olacak.
Hiç kimse Orta Doğu'da bir savaş olup olmayacağını bilmiyor.
Her birkaç dakikada önemli bir hayatta kalma seçimi yapmanız gerekecek.
Kültürel dönüşüm olmadan insanlık gelişmez.
- Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- Hayat varken ümit vardır.
- Hayat varken umut var.
Bu gece bir parti var.
Orada pek insan olmaz.
Bir gün karanlık madde için ayrı periyodik bir tablo olacak mı?
Mavi hayalet gösterisinin seneye de gerçekleşmesini garanti ediyor.
Yarın bir matematik sınavı olacak.
"Bir daha ki sefer sinemaya gidelim." "Bir bir daha ki seferin olacağını sana ne düşündürüyor*
2012 yılında her yerde uçan arabalar olacak.
Korona virüsü yüzünden üretilemeyen buğday sonucu un olmayacak
Her zaman asla öğrenemeyeceğim şeyler olacaktır, benim önümde sonsuzluğum yok.
- Öğleden sonra bir uçuş var mı?
- Öğleden sonra uçuş var mı?
Kendini diğerleriyle karşılaştırırsan, kendini beğenmiş ya da umudu kırık olabilirsin; her zaman için kendinden daha büyük ya da daha küçük insanlar olacaktır.