Examples of using "Prawdą" in a sentence and their turkish translations:
Söylenti gerçek çıktı.
Gerçek şu ki seni seviyorum.
Onun hikayesi gerçek olmalı.
Neyin gerçek olduğunu bilmiyorum.
Duyduğun her şey doğru.
Söylentinin gerçek olduğu çıktı.
Haber gerçek olabilir mi?
O, benim ifademin gerçek olduğunu kabul etti.
- O da doğru.
- O da doğrudur.
Söylediğinin doğru olduğunu düşünüyorum.
O gerçek olamayacak kadar iyi görünüyor.
Tom'un Mary hakkında söylediği her şey doğruydu.
Tekrarlama bir yalanı gerçeğe dönüştürmez.
- Onun söylediğinin doğru olmadığını düşünüyorum.
- Onun söylediği şeyin doğru olmadığını düşünüyorum.
Tom'un söylediği bütünüyle doğru değil.
Söylediğin doğru.
Tom'un iddiasının tamamen yanlış olmadığını hissediyorum.
Tom, Mary'nin söylediğinin gerçek olduğu ihtimalini tamamen görmezden gelemedi.
İnsanların hakkımızda söylediklerinin doğru olduğunu bilmek ne kadar kötü!
Diğer insanlar tarafından nefret edilmekten korktuğunu söylüyorsun fakat bizzat senin de hoşlanmadığın bazı insanlar vardır, değil mi? Rakamsal olarak konuşursak, senin hoşlanmadığın ve senden hoşlanmayan eşit sayıda insan vardır. Birisiyle ilgili nefretinden vazgeçsen, başka biri de senden nefret etmekten vazgeçecektir demiyorum; bu sadece sen birinden nefret edersen, o zaman başka biri de senden nefret eder gerçeğini değiştiremezsin anlamına gelir. Sadece vazgeçip ve o gerçeği kabul edersen hayat çok daha kolay olacaktır.