Translation of "Musi" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Musi" in a sentence and their turkish translations:

- Ktoś musi prowadzić.
- Ktoś musi dowodzić.

- Biri öncülük etmeli.
- Biri yol göstermeli.

Musi spróbować.

Şansını denemek zorunda.

Musi działać.

Harekete geçmeli.

Musi powstać życie.

Yaşamın başlaması.

Musi być ostrożny.

Dikkatli olması gerek.

Musi oszczędzać energię.

Enerjisini muhafaza etmeli.

Krewetka musi uważać.

Teke ihtiyatlı davranmalıdır.

Tom musi zaczekać.

Tom beklemek zorunda kalacak.

Tak musi być.

Bu öyle olmalı.

Człowiek musi pracować.

Bir adam çalışmak zorundadır.

Tom musi zostać.

Tom kalmalı.

To musi wystarczyć.

Bu idare eder.

Każdy musi jeść.

Herkes yemek zorunda.

- To musi być przypadek.
- To musi być zbieg okoliczności.

Bu bir tesadüf olmalı.

- Musi być na mnie zła.
- Musi być wściekła na mnie.

O bana kızgın olmalı.

Oświetlenie musi być odpowiednie.

Işık, tam doğru seviyede olmalıdır.

Musi znaleźć spokojne miejsce.

Ümitsizce sessiz bir yer arıyor.

Musi poszukać w mieście.

Şehrin daha içlerine doğru girmeli.

To musi być prawda.

O doğru olmak zorundadır.

Pies musi być głodny.

Köpek aç olmalı.

Czajnik musi się gotować.

Çaydanlık kaynıyor olmalı.

Musi mieć koło czterdziestki.

- O kırk ya da yaklaşık olmalı.
- Yaşı kırkın üstünde olmalı.

On musi naprawić zegarek.

O, saati onarmak zorundadır.

Ktoś musi cię powstrzymać.

Birinin sizi durdurması gerekiyor.

Ktoś musi zapłacić rachunek.

Biri faturayı ödemeli.

Ona musi być martwa.

O ölmüş olmalı.

Musi być jakiś błąd.

Bir hata olmalı.

Musi być jakiś wzór.

Bir desen olmalı.

On musi ją kochać.

O onu sevmeli.

Tom musi znać prawdę.

Tom gerçeği bilmeli.

Tom musi to zrobić.

Tom onu yapmak zorunda.

Tom musi być Kanadyjczykiem.

Tom Kanadalı olmalı.

Każdy musi gdzieś być.

Herkes bir yerde olmak zorunda.

Środowisko musi być chronione.

Çevre korunmalı.

To musi być zrobione.

Bu yapılmalı.

To musi być tutaj.

O burada olmalı.

On musi być niewinny.

O masum olmalı.

On musi cię kochać.

O seni seviyor olmalı.

Tom musi wcześnie wstać.

Tom erkenden kalkmalı.

Ktoś musi zapłacić cenę.

Birisi bedeli ödemek zorunda.

Zamek musi być zepsuty.

Kilit kırılmış olmalı.

Każdy musi się dostosować.

Herkes ayarlamak zorunda.

Zdanie musi mieć orzeczenie.

Cümlenin bir yüklemi olması gerekir.

Tom nie musi pracować.

Tom çalışmak zorunda değil.

Płot musi zostać pomalowany.

Çitin boyanması gerek.

- Czy on musi tak szybko biec?
- Czy on musi tak szybko jeździć?

Onun o kadar hızlı koşması gerekiyor mu?

- Syn musi być posłusznym swojemu ojcu.
- Syn musi się słuchać swojego ojca.

Bir erkek evlat babasına itaat etmeli.

Samiec ptasznika musi być ostrożny.

Erkek kıvırcık temkinli davranmalı.

A republika musi być inna.

Cumhuriyet farklı bir şey olmalı.

Któryś z nas musi iść.

Ya sen ya da ben gitmek zorunda kalacağım.

Wszystko musi mieć swój koniec.

- Her şeyin bir sonu olması gerekir.
- Her şeyin bir sonu olmalı.

Musi być jakiś inny sposób.

Başka bir yol olmalı.

Musi dzisiaj dokończyć pracę domową.

Bugün ev ödevini bitirmeli.

Tom musi zmienić swoje nastawienie.

Tom'un tutumunu değiştirmesi gerekiyor.

On musi mówić po angielsku.

Onun İngilizce öğrenmesi gerek.

Mary musi chodzić do szkoły.

Mary okula gitmek zorunda.

Tom musi iść do domu.

Tom eve gitmeli.

Twój ząb musi zostać wyrwany.

- Dişinin çekilmesi gerekli.
- Dişinizin çekilmesi gerekli.

Tom musi podjąć to ryzyko.

Tom o riski almak zorunda.

On musi sprzątnąć swój pokój.

O, odasını temizlemeli.

Tom nie musi tego wiedzieć.

Tom'un bilmesi gerekmiyor.

Tom musi odpowiedzieć na pytanie.

- Tom soruyu cevaplamalı.
- Tom'un soruyu cevaplaması gerekiyor.

On musi być dyrektorem szkoły.

O, müdür olmalı.

Ona musi być z południa.

O, güneyli olmalı.

Mój zegarek musi się późnić.

Kol saatim geri kalmış olmalı.

Ktoś musi za to zapłacić.

Biri bunu ödemek zorunda.

To musi być dziewczyna Tom'a.

O, Tom'un kız arkadaşı olmalı.

On musi mieć koło czterdziestki.

- O yaklaşık kırk olmalı.
- O, yaklaşık kırk olmalı.
- O 40 civarında olmalı.

Jej opowieść musi być prawdą.

Onun hikayesi gerçek olmalı.

Moja matka musi być wkurzona.

Annem kızgın olmalı.

Czy Tom musi tu być?

Tom burada olmak zorunda mı?

Czy to musi być dzisiaj?

O, bugün olmak zorunda mı?

To musi poczekać do jutra.

Bu yarına kadar beklemek zorunda.

Tom musi wrócić do pracy.

Tom'un çalışmaya işe geri dönmesi gerekiyor.

Nadal sporo musi być zrobione.

Hâlâ yapılacak çok iş var.

To musi być brat Toma.

O Tom'un erkek kardeşi olmalı.

Tom musi przestrzegać naszych zasad.

Tom bizim kurallarımızı izlemek zorundadır.

Tom musi być ojcem Mary.

Tom, Mary'nin babası olmalı.

Tom musi być bratem Mary.

Tom Mary'nin erkek kardeşi olmalı.

Tom musi być chłopakiem Mary.

Tom Mary'nin erkek arkadaşı olmalı.

Tom nigdzie nie musi iść.

Tom herhangi bir yere gitmek zorunda değildir.

Sami musi iść do laboratorium.

Sami laboratuara gitmek zorunda.

Tom musi tęsknić za Mary.

Tom Mary'yi özlüyor olmalı.

Tom musi zmienić swoje zachowanie.

Tom'un davranışını değiştirmesi gerekiyor.

Ale musi ruszać dalej. Jej stado musi opuścić miasto, nim wróci poranny ruch uliczny.

Ama çok oyalanmasa iyi eder. Sürüsü, sabah trafiği başlamadan kasabadan ayrılmalı.

Zostawiamy ptasznika. Musi to zobaczyć lekarz.

Onu bir daha yakalayamayız, bunu tedavi ettirmem gerek.

Musi czekać, ciemność zapewni jej osłonę.

Karanlıktan faydalanmak için geceyi beklemesi gerek.

Malutki samiec musi znaleźć swój głos.

Bu minik erkeğin etkili bir ses bulması lazım.

Musi się postarać i zabrzmieć oszałamiająco.

Biraz daha heyecan verici sesler çıkarmalı.

Ale musi zebrać tyle, ile udźwignie.

Ağzına olabildiğince çok şey tıkıştırmalı.

Ona musi się przygotować do obiadu.

Akşam yemeği için hazırlanmalı.

Tom musi teraz iść zrobić zakupy.

Tom şimdi alışverişe gitmek zorunda.

Czy on musi tak szybko jeździć?

O, o kadar hızlı koşmak zorunda mıdır?

Rób wszystko, co musi być zrobione.

Ne yapılması gerekiyorsa yap.

Tom musi czekać kolejne trzy godziny.

Tom üç saat daha beklemek zorunda.