Examples of using "Niemożliwe" in a sentence and their turkish translations:
İmkânsız.
Fiziksel olarak imkânsız.
Bu imkansız.
O imkansız.
Bu imkansız.
O imkansıza yakın.
O kesinlikle mümkün değil.
Çeviri imkansız.
Bu benim için imkansızdır.
Bunu tanımlamak imkansız.
Üç yıl önce bu yapılamadı.
Bunun imkansız olduğunu sana daha önce söyledim.
Onun seni anlaması mümkün değil.
Bitkilerin acı hissetmesinin olası olmadığını düşünüyorum.
Dinozor yumurtaları mı? İmkansız. Bu hayvanlar çoktan tükenmişler.
Onun el yazısını okumak imkansızdır.
Çocuğun o nehrin karşısına yüzmesi imkansızdı.
İşi bir günde yapmayı imkansız buldum.
Bence onun sorunu çözmesi imkânsız.
Bu durumda kuru ağaç bulmak neredeyse imkânsız.
Bunu sana açıklamam imkansız.
Tom Mary'nin rekor kırmasının imkansız olduğunu düşünüyor.
İşi birkaç gün içinde bitirmem mümkün değil.
Tom Mary'nin hâlâ evde olduğunun olası olduğunu düşünmüyordu.
ve yine de, hala bunun düz olduğunu söylemek imkansız.
Bu olacak şey değil ama onun gibi yaşar, kim beni soyacak diye dertlenirdim.
Bence, izlediğimiz filmlerdeki gibi yabancıların gezegenimizi ziyaret etmeleri imkansızdır.
Ben bu hapishaneden kaçmayı başarabilmemizin pek olası olmadığını düşünüyorum.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.