Examples of using "środku" in a sentence and their turkish translations:
Ortaya oturmak istiyorum.
Onlar içeride.
İçerde kal.
İçindeki şeyleri görüyor musunuz?
O ne içerir.
Konferansın ortasında uyuya kaldık.
İçinde ne vardı?
İçine bir göz atmak istiyorum.
İçeride beklemelisin.
Odanın ortasına oturduk.
Madenin içi kapkaranlık.
sarkaçlı dolap saatine benziyor.
ve içinde de ahşap bölmeler var,
İçeride birini görmüyorum.
Tom odanın ortasında duruyor.
Postane şehir merkezinde.
İçeride kimse yok.
Tom içeride değil.
- O, odanın ortasında durdu.
- Odanın ortasında durdu.
Aslan kafesin ortasında yatıyordu.
Vay canına, burası dağın yan tarafında bulunan devasa bir mağara.
Merkez karaktere baktı
Tom odanın ortasında.
Çocuklar caddenin ortasında oyuyordu.
Bazen gecenin ortasında aç hissediyorum.
Ortada, ormandaki bir manastır var.
Ama yazın ortasında geceler kısa olur.
Orta kısımda ise 5 milyarlık dev bir grup var
Arabamın aküsü otoyolun ortasında bitti.
Tom'un orada olduğunu biliyorum.
Bazen köpeğim gece yarısında havlar.
Ben içinde ne olduğunu göremedim.
Bu, Paris'in ortasına inen bir uzay aracıydı.
Gecenin köründe beslenmesi hiç alışıldık bir durum değildir.
Gecenin bir yarısı. Düşük ışığa duyarlı kameralar çarpıcı bir görüntü yakalıyor.
Kutu açık va boştu.
Çocuğumu 10 ay bedenimde taşımak.
Evde kalmak dışarı çıkmaktan daha iyidir.
Hediyen bir çölün ortasındaki bir vahanın keşfi gibiydi.
Tom tuvalete koştu ve kendini kilitledi.
Bu, ABD ve Rusya arasındaki soğuk Bering Denizi derinlerinde
içeride Gubbi ve diğer vahşi yaşam görevlileri büyük ağlar gererek kaçağı tuzağa düşürmeyi umuyor.
Kışın ortaları geldiğinde, ölüme yakın bu hâlde haftalarca hayatta kalabilir.
Polis Tom'u alınının ortasındaki bir kurşun deliğiyle yerde yatarken buldu.