Examples of using "Professore" in a sentence and their turkish translations:
Profesör gülümsedi.
Gözde profesörün kimdir?
O, İtalyanca dil öğretmenidir.
Öğretmeninin tavsiyesini dinlemelisin.
- Cambridge Üniversitesi'nde hocaydı.
- Cambridge Üniversitesi'nde profesördü.
Harvard'ta bir biyoloji profesörüdür.
O bir öğretmen ve romancı.
İyi bir öğretmenim vardı.
Öğretmenin kimdir?
Ben bir İspanyolca profesörüyüm.
Tom bir üniversite profesörüdür.
Erkek kardeşim bir profesör.
Senin öğretmenin kim?
Onun profesörü kimdi?
Profesör bize parçayı temizletir.
O bir doktor ve bir üniversite profesörüdür.
Çok sabırlı bir öğretmensin.
Öğretmen burnunu her şeye sokar.
Ben bir profesörüm.
Onun öğretmeninin adı nedir?
Profesör bir telefon görüşmesi yapıyor.
Tom, Mary'nin profesörüdür.
O bir öğretmene benziyor.
O profesör geçen yıl öldü.
Ben bir öğretmenim.
O senin öğretmenin mi?
Öğretmen Shakespeare okumamı önerdi.
Öğrenciler araştırmada profesöre yardımcı oldular.
Öğretmen sınıfın temizlenmesini emretti.
Genç adam, oradaki, bizim öğretmenimizdir.
Babam bir İngilizce öğretmenidir.
- Hoca içeriye girince konuşmayı kesin.
- Öğretmen içeri girince konuşmayı kesin.
Tom bir Çin edebiyatı profesörüdür.
Tom öğretmendir.
Bay Smith iyi bir öğretmendir.
Profesör ona öğrencilerinden biri gibi davrandı.
Erkek kardeşim öğretmendir.
O benim öğretmenim.
Tom bir öğretmen oldu.
- Profesörünüz kim?
- Öğretmeniniz kim?
Chen bir öğretmendir.
Profesörün konuşması mizah doluydu.
Profesör çağdaş edebiyata aşinadır.
Cevaplarını öğretmeninki ile karşılaştır.
Öğretmene soralım.
Tom'un babası üniversite hocası.
Tom bir öğretmen, değil mi?
Tom artık bir öğretmen.
Ben onun Tokyo Üniversitesi profesörü olduğunu duyuyorum.
Öğretmen olarak çalışıyorum.
Üniversitede görev yapan bir profesör olarak
- Profesör Orta Doğu hakkında ders verdi.
- Profesör, Orta Doğu üzerine bir ders verdi.
Profesörün sıkıcı dersi beni uyuttu.
Şu adam profesör değildir, o bir doktordur.
Öğretmen telefonda.
Birlikte öğle yemeği yediğim profesörün adı Peter'di.
Bu öğretmen nasıl ?
Tom benim öğretmenimdi.
O, profesörün konuşma şekli ile alay etti.
Martin Luther isimli malum bir teoloji profesörü
Öğretmenim beni arabayla eve götürdü
Tom, iyi bir öğretmen olacak.
Babam bir öğretmendir.
Tom öğretmen olmak istiyordu.
Öğretmenimizle konuşan kadını tanımıyorum.
Henüz emin değilim fakat sanırım bir öğretmen olacağım.
Tom iyi bir öğretmen olurdu.
Tom bir öğretmen, değil mi?
Tom iyi bir öğretmen olmalı.
Tom popüler bir öğretmendir.
Tom mükemmel bir öğretmen.
Polis hâlâ profesörün gizemli ölümünü araştırıyor.
Fizik öğretmeniydim.
Sen bir öğretmen misin?
Sen bir öğretmensin.
Öğretmeni seviyorum.
Mr Yamada Fizik öğretmeni mi yoksa kimya öğretmeni mi?
Tom, Mary'nin öğretmeniydi.
Bir öğretmenmiş gibi konuşuyor.
O bizim yeni öğretmenimiz olabilir.
O ona bir öğretmen olmasını tavsiye etti.
Öğretmene dikkat etmeniz gerekir.
O, iyi bir öğretmen olacak.
Öğretmenden ne öğreniyorsun?
Tom Harvard'da bir profesör.
Tom bir müzik öğretmeni.
Tom bir Fransızca öğretmeni mi?
Tom bir tarih öğretmeni.
Öğretmen sözünü tutmadı.
Öğretmenin adı Bay Grey idi.
Tom öğretmene sorular soruyor.
Bundan sonra ne yapacağımı öğretmenime sordum.
Öğretmenimiz yeni arabasını seviyor.
Öğretmen kağıtları topladı.