Examples of using "Pesante" in a sentence and their turkish translations:
Oldukça ağır.
Biri ağırdı.
Senin bavulun ağır görünüyor.
Ne ağır bir çanta!
Bu çok ağır.
O ağır olmalı.
Bu ağır değil.
Tom ağırdır.
Bu kutu çok ağır.
O bunun kadar ağır mıdır?
Ben senden çok daha ağırım.
Çok fazla ağır.
- Kutu ağırdır.
- Kutu ağır.
Bu yatak ağır.
Bu masa ağır.
Bu televizyon ağır.
Bu kitap ağır.
Tom ağır değil.
Tom oldukça ağırdır.
Bu bavul ağır.
Bu kurşun kadar ağır.
Şiddetli bir baş ağrım var.
Altın gümüşten daha ağırdır.
Kutu çok ağırdı.
Bu yıl şiddetli bir kış var.
Bu kitap çok ağır.
Bu televizyon çok ağır.
Bu mavi sırt çantası ağır.
Tom'un ağır bir aksanı var.
Bu kutu ne kadar ağır?
Tom ağır kapıyı itti.
- Kutu epey ağırmış.
- Kutu oldukça ağır.
Bu kutu çok ağır.
Çok sigara içmek sağlığına zarar verdi.
Tom Mary'nin oldukça ağır olduğunu söyledi.
Tütünde ağır bir vergi vardır.
- Altın demirden daha ağırdır.
- Altın, demirden daha ağırdır.
Tom'un valizi ağır görünüyor.
Çantam çok ağır.
- Bu kitap, okumak için ağırdır.
- Bu kitabı okumak zordur.
Ne kadar da ağır bir masa bu!
Kutu büyük ve ağırdır.
Tom ağır bir uykucu, değil mi?
Çocuk ağır kanapeyi taşımaya çalıştı.
Çanta büyüktü ve dahası ağırdı.
Çanta taşınmayacak kadar çok ağırdı.
Tom eskiden olduğu kadar utangaç değil.
Kutu taşınılmayacak kadar çok ağır.
Bu ağır masayı taşımama yardım eder misin?
Tom'un ağır bir işyükü var.
Su havadan 800 kat daha ağırdır.
Tom göründüğünden daha ağır.
Bu taş kaldırmak için çok ağır.
Bu masa kaldırmak için çok ağırdı.
Benim okul çantam çok ağır.
- O kutunun ne kadar ağır olduğunu merak ediyorum.
- O sandığın ne kadar ağır olduğunu merak ediyorum.
Onun çantası çok ağırdı.
Tom Jack'ten on pound daha ağırdır.
Kız ağır kutuyu tek elle kaldırdı.
Şiddetli yağmur nedeniyle, oyun iptal edildi.
Biz yoğun trafikten kaçınmak için, bir arka yoldan gittik.
Kim daha ağırdır, Ben mi yoksa Mike mı?
Bu valizi taşıyamam. O çok ağır.
Bu kitap o kitap kadar ağır değildir.
Kötü nefesim var.
Tom'un bavulu çok ağır değildi.
Tren yoğun kar yağışı nedeniyle ertelendi.
Bu ağır iş yükü benim için çok fazla.
Bu taş benim kaldıramayacağım kadar çok ağır.
Çocuklar neden bu kadar ağır bir çanta taşımak zorundalar?
Bu masa Patty'nin kaldırması için çok ağırdı.
Bu bavul benim taşıyamayacağım kadar çok ağır.
Motosikletler harika. Onlar yoğun trafikte bile kolayca ilerleyebilir.
Bu kutu çok ağır, bu yüzden onu taşıyamıyorum.
Kutu o kadar ağırdı ki onu kaldıramadım.
Büyük şehirlerde, örneğin Londra'da, ağır dumanlı sis var.
Tom'un ağır Alman aksanı var.
Bu kutu hafif.
Uzay aracının ağır, çok parçalı ambarının tasarımı kaçmayı imkansız hale getirdi.
Tren şiddetli kar yağışı yüzünden otuz dakika geç kaldı.
Devlet bürokrasisi, süreci çok hantal ve anlaşılması güç bir duruma soktu.
Bu caddede yoğun trafik var.
Demir taşıdım ama borçtan daha ağır bir şey bulmadım.
- Bavulun ne kadar ağır?
- Evrak çantanın ağırlığı nedir?