Translation of "Ambiente" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Ambiente" in a sentence and their turkish translations:

- Ha creato un ambiente pericoloso.
- Creò un ambiente pericoloso.

Bu güvensiz bir ortam yarattı.

- Siamo influenzati dal nostro ambiente.
- Noi siamo influenzati dal nostro ambiente.

- Biz çevremizin etkisi altındayız.
- Biz çevremiz tarafından etkileniyoruz.

- Tom è cresciuto in un ambiente multilingue.
- Tom crebbe in un ambiente multilingue.

Tom çok dilli bir ortamda büyüdü.

Amano stare in un ambiente sporco.

Kirli bir çevrede olmayı seviyorlar.

Si è abituato velocemente al nuovo ambiente.

Kısa sürede yeni çevreye alıştı.

L'uomo è un prodotto del suo ambiente.

İnsan, çevresinin bir ürünüdür.

Se vuoi davvero avvicinarti a... un ambiente come questo,

Böyle bir ortama gerçekten yakın olmak istiyorsan

Ma possiamo smetterla di contribuire a creare un ambiente violento.

ama şiddet ekolojilerine katkı sağlamayı durdurabiliriz.

Ma la scienza mostra anche come in un ambiente corretto,

ama bilim aynı zamanda adil bir ortamda

Il muschio ama crescere in un ambiente scuro e umido.

Yosun karanlık, nemli ortamlarda büyür.

Ha trovato che era difficile adattarsi al suo nuovo ambiente.

Kendisini yeni çevresine adapte etmeyi zor buldu.

Il sistema immunitario crea un piccolo ambiente di cellule e proteine

bağışıklık sistemi hücre ve proteinlerden küçük bir çevre oluşturacak

Non siamo gli unici primati a prosperare in un ambiente urbano.

Şehir ortamında refah seviyesi yükselen tek primatlar biz değiliz.

Ho dovuto immergermi ogni giorno per conoscere meglio il suo ambiente.

O ortamı daha iyi tanımak için her gün gitmem gerekti.

E ciò che appresi è che ogni azione ha un proprio ambiente,

Her eylemin bir ekolojisi olduğunu öğrendim.

Se c'è un ambiente dove serve restare in forze, è la giungla.

Doğada gücünüze ihtiyaç duyduğunuz bir yer varsa orası kesinlikle ormandır.

Si scoprono più specie nella giungla che in qualunque altro ambiente terrestre.

Yağmur ormanlarında diğer kara parçalarına oranla daha fazla yeni türe rastlanmaktadır.

Sembrava quasi in caduta libera, senza esitazioni, completamente a proprio agio nel proprio ambiente.

Bir nevi düşüyor gibiydi, tam bir usta, ortamına tamamen alışık.

L'atmosfera all'interno del modulo di comando era ossigeno puro e in questo ambiente anche

kaynaklanan bir kıvılcımdı . Kumanda modülünün içindeki atmosfer saf oksijendi ve bu ortamda

Ma chiaramente, un orango cerca di vivere e sopravvivere in un ambiente che è stato distrutto, e potrebbe cercare di difendersi.

orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.

Il 26 settembre è la Giornata Europea delle Lingue. Il Consiglio d'Europa vuole aumentare la consapevolezza del patrimonio culturale multilingue, promuovere lo sviluppo del multilinguismo nella società e incoraggiare i cittadini ad apprendere le lingue. Tatoeba è un ambiente di apprendimento facile da usare. Una comunità vivace promuove in modo molto pratico lo studio delle lingue.

Eylül ayının 26'sı Avrupa Diller Günü'dür. Avrupa Konseyi, Avrupa'nın çokdilli mirasına dikkat çekip, çokdilliliğin toplum içinde gelişimini teşvik ederek vatandaşları farklı dilleri öğrenmesi için yüreklendirmek istiyor. Tatoeba, kullanımı kolay bir öğrenme aracı olarak etkin bir katılımla bu dilleri öğrenme ve bundan zevk alma olanağı sağlıyor.