Examples of using "Cresciuto" in a sentence and their turkish translations:
Beş çocuk yetiştirdi.
Sami burada büyüdü.
O yetişkin bir adam.
O nerede doğdu ve yetişti?
Tom iki dilli büyüdü.
O, Tunus'ta büyüdüğünü söyledi.
Tom koruyucu anne baba tarafından yetiştirildi.
O, bu yıl üç santimetre uzadı.
Tom büyükbabası tarafından büyütüldü.
Tom büyükannesi tarafından büyütüldü.
Burada doğdum ve büyüdüm.
Tom, çok çabuk büyüdün.
Japon yemeği yiyerek büyüdüm.
Tom Boston'da büyüdü.
Tom üç çocuk büyüttü.
Tom'un doğup büyüdüğü yer neresi?
Büyüdüğüm evi hatırlıyorum.
Ben kırsalda doğdum ve büyüdüm.
Tokyo'da doğdum ve büyüdüm.
Tom buralarda büyüdü.
Avustralya'da büyüdü.
Nerede yetiştin?
Nasılda büyüdün!
Çoban hikâyeleri dinleyerek büyüdüm.
O, küçük bir köyde büyüdü.
Tom Boston'da doğdu ve büyüdü.
Tom büyük ebeveynleri tarafından büyütüldü.
- Bu, doğduğum ve büyüdüğüm yerdir.
- Bu doğduğum ve büyüdüğüm yerdir.
Mary üç çocuğunu kendi başına büyüttü.
Yokohoma'da yetiştirildim.
Ben öyle yetiştirilmedim.
Onlarla birlikte büyüdüm.
Onunla birlikte büyüdüm.
Onunla birlikte büyüdüm.
O beni yetiştirdi.
O beni yetiştirdi.
Çocuğu iyi bir insan olması için yetiştirdi.
Onun Amerika'da yetiştiği iyi bilinir.
Tom büyüdüğü yer hakkında yalan söyledi.
Bu benim büyüdüğüm yer.
Bu benim büyüdüğüm evdir.
Artık büyüdün, bir çocuk gibi davranmamalısın.
''Star Trek'' ve ''Forbidden Planet''i izleyerek büyüdüm
Ben bu enstrüman dolu odada büyüdüm.
Tom hem Fransızca hem de İngilizce konuşarak büyüdü.
Tom koruyucu ailede büyüdü.
Tom Boston'da yetiştirildi.
Bu Tom'un yetiştirildiği evdir.
Pokémon izleyerek büyüdüm.
Ben buralarda büyüdüm.
Burada Boston'da büyüdüm.
Bu evde büyüdüm.
- Teyzem beş çocuk yetiştirdi.
- Halam beş çocuk yetiştirdi.
Boston yakınlarında büyüdüm.
büyüyecek ve evin direği olacaktı.
Bu çocuk normal bir biçimde büyüdü.
O, küçük bir köyde büyüdü.
O bir Hıristiyan kasabasında büyüdü.
Bir bebek dişine bitişik bir yetişkin dişi geldi.
Dağlarda büyüdüm.
Tokyo'da büyüdüm.
Ben Avustralya'da büyüdüm.
Kırsalda büyüdüm.
Tom'la birlikte büyüdüm.
- O, yoksulluk içinde büyüdü.
- Sefalet içinde büyüdü.
Tom buradan uzakta olmayan küçük bir kasabada büyüdü.
Tom bir yetimhanede büyüdü.
Tom beyzbol oynayarak büyüdü.
Tom bir şehirde büyüdü.
- Tom bir baba olmadan büyüdü.
- Tom babasız büyüdü.
Sami bu evde büyüdü.
Matsuyama'da doğdum ve büyüdüm.
Ben bu küçük kasabada büyüdüm.
Ben ufak bir kasabada büyüdüm.
Fakir bir ailede büyüdüm.
Tokyo'da doğdum ve yetiştim.
Kağıt tüketimi arttı.
Avusturya'da nerede büyüdün?
Avustralya'da nerede yetiştin?
Üç güzel çocuk yetiştirip doğru kadınla evlenmekle iyi iş başardın.
"Mareşal Suchet, son görüşmemizden bu yana çok büyüdün!" İmparator
Jack Nicholson, New Jersey'de büyüdü.
Tom, Ohio'da doğup büyüdü.
Tom zengin bir ailede büyüdü.
Tom çok dilli bir ortamda büyüdü.
Tom küçük bir köyde büyüdü.
Tom komünist bir ülkede büyüdü.
O, Birleşik Devletler'de büyüdü fakat onun ana dili Japonca.
Tom bir yetiştirme yurdunda büyüdü.
Oğlunu hiç yardım almadan büyüttü.
- Boston'da büyüdüğünü sanıyordum.
- Boston'da büyüdüğünüzü sanıyordum.
Evde Fransızca konuşarak büyüdüm.
Ben Boston'da büyümüş bir adam tanırdım.
Tom Mary'ye Boston'da fakir bir muhitte büyüdüğünü söyledi.
Burası benim büyüdüğüm semt.