Examples of using "Világot" in a sentence and their turkish translations:
O, tüm dünyayı gezdi.
Ben dünyayı kurtaracağım.
Biz dünya çapında gemiye bineriz.
...ve bu olağanüstü dünyayı keşfedebiliyoruz.
- Allah dünyayı yarattı.
- Tanrı dünyayı yarattı.
Dünyayı değiştirmek istiyorum.
Dünyayı kurtaralım.
O, dünyanın dört bir yanını gezdi.
aynı şeyleri farklı şekilde gördüm.
yatırım yapmaları için onlara fırsat veriyorum.
Fotoğraflar tüm dünyaya yayıldı,
abartısız bir şekilde dünyayı değiştirebildik.
Ve o dünyayı değiştirdi.
ve dünyayı iklim aktivistleri ile donatalım.
Dünyayı değiştirmek istiyorlar.
mücadele imkânı istiyorlar.
Dünyayı değiştirmek istiyor musunuz?
- Dünyayı döndüren şey paradır.
- Dünyayı para döndürür.
Kadınlar dünyayı değiştirirler.
Tom dünyanın her yerinde uçuş yapar.
Kediler dünyaya hakim.
Tanrı dünyayı altı günde yarattı.
O, dünyayı değiştirdi, kalpleri değiştirdi
ihtiyacımız olan ilhamı verecek olan da yine bu süper güçtür.
O, geçen yıl dünyayı gezdi.
Param olsaydı, dünyayı gezerdim.
O yeni bir renkli dünya keşfetti.
Bütün dünya bir atom savaşı ile yok edilebilir.
karakterlerimin gözünden o dünyada yaşamaya çalışmak
Bilim sayesinde evreni oldukça iyi biçimde kavrayabiliyoruz.
Oradan çıkabileceklerini ve dünyayı değiştirebileceklerini fark etmek de öyle.
Bunu başarmanın tek yolu dünyayı iyileştirmek,
...gizli gece dünyasını ortaya çıkarır.
Eşimle hayatlarımızı dünyayı değiştirmeye adadık
Dünyayı değiştirme amacım yok,
Dünyayı olduğu gibi kabul etmeyin.
Dünyadan nefret ediyorum çünkü dünya benden nefret ediyor.
İki yaşındaki oğlum için istediğim dünya da bu değil.
doğanın eşsiz yollarla kendini bize sunduğunu görürüz.
dünyayı gördüğüm gibi anlatırken
Gözlerimizle içine sızamadığımız bir dünyadır.
Bir gün dünyayı daha iyi bir yer yapacağız.
Senden yana çok hayal kırıklığına uğradım.
Dünyayı kurtarabilecek tek kişi sensin.
önemli olan, dünyayı döndüren şeyin para olduğunu hatırlamaktır.
Biliyorum ki bu şeylerin hiçbiri tek başına dünyayı değiştirmez.
Bana bir dayanak noktası verin, Dünya'yı yerinden oynatayım.
Doğru, daha ayakkabılarını giyememişken; yalan, dünyanın öbür ucuna gitmiştir bile.
Her şeyin çok yavaş değiştiği bir dünyayı sevmiyorum.
Romalılar ilk önce Latince çalışması gerekli olsaydı, asla dünyayı fethetme şansları olmazdı.
Sabret! Kendi yolunu git! Kendine inan! Kalbinin sesini takip et! Mutlu ol! Güçlerine güven! Yıldızlara uzan! Yağmurda dans et! Hep kendin ol! Küçük şeylerin tadına var! Cesur ol! Dünyayı keşfet! Asla pes etme! Seni mutlu edeni yap! Kendinle gurur duy! Hayal kurmaktan asla vazgeçme! Seni itip kakmalarına izin verme!