Examples of using "Sorsát" in a sentence and their turkish translations:
çocuk nesillerini takip etmiyor.
ama gezegenimizin kaderini şekillendirecek güce sahip.
- O, kaderini kabul etmek zorunda kaldı.
- O kaderi kabul etmek zorunda kaldı.
çünkü bu harika hayvanlar benim için çok önemli
Anna'nın kaderini yaşayacak sıradaki kişi hangimiz olacak bilemeyiz.
kendi kaderine karar verebilen tek tür biziz.