Examples of using "Igazság" in a sentence and their turkish translations:
Hakikat şaraptadır.
Gerçek önemli mi?
Bu gerçektir.
Basit bir gerçek var:
Çünkü gerçek şu ki hastalığa yakalandığımda
Soğuk ve acı gerçek şu ki:
Bunun herhangi biri doğru mu?
Gerçek acı verir.
O, mutlak gerçektir.
Bu karar anı.
Büyük bir gerçektir.
Bunda biraz doğruluk payı var.
Bu kesinlikle doğru.
Karar anı yakında gelecek.
Gerçek şu ki seni seviyorum.
Gerkçek şu ki, yalan söylüyorum.
Mutlak gerçek yoktur.
- Aslına bakarsan, yalan söyledim.
- Gerçek bir yalan söylemiş olmamdır.
Hakikat en iyi yalandır.
İnansan da, inanmasan da, o doğrudur.
- Hayatını gerçeğin peşinde geçirdi.
- Hayatını gerçeği aramakla geçirdi.
Herkes bunun doğru olduğunu biliyor.
- Doğruyu bilmiyorum.
- Gerçeği bilmiyorum.
Gerçek onun yüzünün önünde.
Gerçek kedimin utangaç olmasıdır.
Gerçekten çok mutluyum.
Hukuk ve adalet aynı değildir.
Bu komik görünüyor ama onun içinde bir sürü gerçek var.
Adalet pahalıdır.
- Gerçek onun yalan söylemesidir.
- Gerçek şu ki o yalan söyledi.
Gerçekten başka hiçbir şey güzel değildir.
Gerçeği kimse bilmiyordu gibi görünüyor.
Bilinen bir hata bilinmeyen bir gerçekten daha iyidir.
Gerçek onun hakkında bir şey bilmememdir.
Gerçek, yardımınıza ihtiyacımız olmasıdır.
Herkes farklı bir şeye inanıyor ama sadece bir gerçek vardır.
"İşini bıraktığını duydum." "Aslında kovuldum."
Siyasette sık sık düşmandan bir şeyler öğrenilmesi gerektiği, eski bir hakikattir.
Bunu söylemek zorunda olmak incitiyor ama bu gerçek.
Açıkçası, bir şeyi yarım yapmak,
Doğruyu söylemek gerekirse, haklı olduğumdan bile emin değilim.
Bunu seni incitmek için söylemiyorum, ancak gerçek bu.
Ama gerçek şu ki, bu garip, yavaş hayat
Adalete doğru yönelen tarihi bir kavis de değil.
Gerçek şu ki, o, mektubu bile okumamıştı.
Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.
Adaletin ve reformun tarafında olduğunu söyleyen politikacılar
Doğru, daha ayakkabılarını giyememişken; yalan, dünyanın öbür ucuna gitmiştir bile.
Seni kıskandığımı söylemek zorundayım.
Hakikat şaraptadır.
Hakikat şu ki, grup üstünlük taslayan üyelerle dolu ve bunu yetiştikleri ortamdan edindikleri için üstlerinden atamıyorlar.