Translation of "Amikor" in Turkish

0.025 sec.

Examples of using "Amikor" in a sentence and their turkish translations:

- Havazott, amikor fölébredtem.
- Havazott, amikor felkeltem.

Uyandığımda kar yağıyordu.

Amikor jóllaktak...

İyice doyduklarında da...

- Nagyon örültek, amikor megérkeztünk.
- Nagyon megörültek, amikor megérkeztünk.

Biz gelince onlar çok mutlu oldu.

- Gyere bármikor, amikor akarsz.
- Gyere, amikor csak akarsz.

Lütfen ne zaman istersen gel.

Amikor kisfiú voltam,

Ben küçük bir çocukken,

De amikor láttam –

Onu gördüğümde -

amikor ezt mondja:

şöyle diyor:

Amikor ezen gondolkodom,

Bu konu hakkında düşündüğümde

Amikor betegek vagyunk,

Hasta olduğumuz zaman

Amikor ez megtörténik,

Bu olursa,

Amikor megláttam, elborzadtam:

Bunu ilk gördüğümde dehşete kapıldım.

amikor hivatalba léptem.

göreve gelirken giydiğimin aynısı.

Amikor börtönbe zártak...

Tutuklandığım zaman...

Amikor ismét elkaptak

Sonra 1972'deki bir çatışmanın ardından

amikor hirtelen átbillent.

sonra aniden tersine döndü.

Hívj, amikor tudsz!

Arayabildiğin zaman beni ara.

Esett, amikor megérkeztem.

Ben vardığımda, yağmur yağıyordu.

Jövök, amikor tudok.

Gelebildiğim zaman gelirim.

Esett, amikor megérkeztek.

Geldiklerinde yağmur yağıyordu.

Egyél, amikor akarsz!

Ne zaman istersen ye.

- Válaszolhatsz, amikor kedved tartja.
- Akkor válaszolsz, amikor csak akarsz.

Ne zaman istersen bana cevap verebilirsin.

amikor az agyról beszélünk, amikor az agyról beszélünk, tudniuk kell,

biz beyin hakkında konuşurken, şunu bilmelisiniz,

- Éppen le akartam feküdni, amikor telefonált.
- Lefekvőben voltam, amikor fölhívott.

O beni aradığında yatmak üzereydim.

- Anyám meghalt, amikor gyermek voltam.
- Anyám meghalt, amikor kicsi voltam.

Annem ben çocukken öldü.

amikor sokan azért haldokoltak,

o dönemde, haksız HIV ilacı patentlerine yasal olarak

Amikor megjelent a játék,

Oyunu piyasaya sürdüğümüzde

Hogy amikor ma hazaértek,

bugün eve gittiğinizde

2001-ben, amikor leérettségiztem,

2001 yılında liseden mezun oldum

Amikor a fordulópontról beszéltünk,

Bu yüzden ben bu anın dönüm noktası hakkında konuştuğum zaman,

Amikor pedig ezt elértem,

Şimdi bunu başardığımda da

Amikor a becsődölt immunrendszerem

Tutukluk yapan bağışıklık sistemim

amikor megkaptam a diagnózist,

bana tanı koyulduğunda

Amikor generációkról esik szó,

Jenerasyonlar hakkında konuşmaya başladığımızda

Hogy beismerjük, amikor tévedünk.

bir parçası da hatalıysanız bunu kabul etmektir.

Emlékezzünk erre, amikor cselekszünk.

Ne yaptığımızı düşünürken yalnızca bunu hatırlayın.

Igazság szerint, amikor megbetegedtem,

Çünkü gerçek şu ki hastalığa yakalandığımda

amikor antibiotikumot ír fel,

reçeteye antibiyotik yazdığında

Vagy amikor műtétet javasol.

ya da ameliyat önerdiğinde sorun.

amikor bevettük Pando városát.

ele geçirdiğimizde yakalandım.

amikor férfias dolgokról beszélek,

ve cinsiyet kurallarına uyduğumda

amikor társalgunk a fiainkkal.

konuşma oyununa başladık.

Amikor Mahari elmenőben volt,

Mahari odamdan çıkarken,

Amikor bemész a vízbe,

O suya girmek...

Diák voltam, amikor megismertem.

Ben bir öğrenci iken onunla tanıştım.

Amikor vért látott, elájult.

O, kan görünce bayıldı.

Gyere, amikor csak szeretnél.

Ne zaman istersen gel.

Mindig felhívhatsz, amikor akarsz.

İstediğin zaman beni arayabilirsin.

Tom megsérült, amikor elesett.

Tom düştüğünde kendini incitti.

Mindig sír, amikor részeg.

İçince hep nara atar.

Hívj fel, amikor hazaérsz!

Eve vardığında beni ara.

Már aludtál, amikor hazaérkeztem.

Ben eve geldiğim zaman uyuyordun.

Megütötte magát, amikor leesett.

O, düştüğünde kendisini incitti.

Amikor felébredtem, szomorú voltam.

Uyandığımda üzgündüm.

Valaki látta, amikor megtörtént.

Biri onun olduğunu gördü.

Amikor esik, busszal utazik.

Yağmur yağdığında, otobüse biner.

Mit álmodtál, amikor felkeltettelek?

Seni uyandırdığımda ne rüya görüyordun?

Esett, amikor buszra szálltam.

Bu sabah otobüse bindiğimde yağmur yağıyordu.

Menj, amikor csak akarsz.

- İstediğiniz zaman gidin.
- Ne zaman istersen git.

Szédülök mindig, amikor felállok.

Ne zaman ayağa kalksam başım dönüyor.

Éppen verték, amikor odaértem.

Ben vardığımda o yeniliyordu.

Mindig ásított, amikor ránéztem.

Ona her baktığımda o esniyordu.

Felkacagott, amikor meglátott engem.

Beni gördüğünde kahkaha patlattı.

Egyél bármikor, amikor szeretnél!

- Canın istediği zaman ye.
- Ne zaman istersen o zaman ye.

- Amikor meztelenül látott engem, elkezdett nevetni.
- Amikor meglátott meztelenül, nevetni kezdett.

Beni çıplak görünce gülmeye başladı.

- Láttad már Tomit, amikor őrjöng?
- Láttad már Tomit, amikor nagyon dühös?

Tom'u kızgın olduğu zaman gördün mü?

- Éppen a televíziót néztem, amikor csengett a telefon.
- Tévéztem, amikor megszólalt a telefon.
- Tévéztem, amikor csörgött a telefon.

Telefon çaldığında, ben televizyon izliyordum.

- Már lefeküdni készült, amikor kopogtak.
- Épp ágyba akart bújni, amikor kopogást hallott.

Birisi kapıyı çaldığında o yatmaya gitmek üzereydi.

- Amikor beléptem a szobába, zongorázott.
- Amikor bementem a szobába, ő zongorán játszott.

Odaya girdiğimde, piyano çalıyordu.

- Emlékszem a napra, amikor találkoztunk.
- Emlékszem arra a napra, amikor megismertük egymást.

- Tanıştığımız günü anımsarım.
- Tanıştığımız günü hatırlarım.
- Tanıştığımız günü hatırlıyorum.

Amikor a jobb oldalon vannak,

O noktaların sağda olması,

Amikor elhagyjuk ezt a termet,

Bu yüzden, bugün bu odadan ayrıldığınızda,

És lefotózták, amikor ott voltak?

Peki oradayken fotoğrafını çektiniz mi?

Amikor a kamera mögött állok,

Ben kameranın arkasındayken

Amikor a dinoszauruszok nagyszerűségére gondolunk,

İnsanlar dinozorların niçin ilginç olduğunu düşündüklerinde

amikor egy javítóintézet alagsorában dolgoztam.

artık pek de sormuyorum.

Például, amikor városomban, Seattle-ben,

Örneğin, yaşadığım şehir Seattle'da

amikor annyi tanulmány ugyanazt mutatja,

pek çok çalışma aynı şeyi gösteriyor.

amikor bekövetkezett a christchurchi földrengés.

çalışmaya yeni başlamıştım.

De amikor felhagytam az elvárással,

Ama kendimden bana tanı konulmadan önceki halim olmayı

De amikor ott ültek mellettem

Yanıma oturduklarında

amikor teret kap a kultúrában.

sahip olduğu güce şahit oldum.

Kilenc éve, amikor hatalomra kerültünk,

Dokuz yıl önce iktidara geldiğimizde

Amikor megnézed ezeket a tűzhelyeket,

Ocaklarına baktığınızda anlıyorsunuz ki

Néha, amikor elkezdett beszélni otthon,

Aslında, bazen evde veya dışarıda konuşacağı zaman

Így amikor bemegyünk az osztályterembe,

Ve böylece sınıfa girdiğimizde,

amikor – emlékszem – Nagyi urmstoni otthonában

ninemin Urmston'daki evinde

amikor a félelme jelentősen alábbhagyott.

bir an geldi.

Kérem tudassa velem, amikor átveszi.

Onları aldığında lütfen bana bildir.

Amikor hazaértem, nagyon fáradt voltam.

Eve vardığımda, çok yorgundum.

Megijedt, amikor ráugrott a majom.

Maymun ona atladığında korkmuştu.

Ne zavard Tomit, amikor olvas.

Tom okurken ona karışma.

Könnyen elalszom, amikor tévét nézek.

Televizyon izlerken, ben kolayca uykuya dalarım.

Nem volt otthon, amikor felhívtam.

Onu ziyaret ettiğimde o evde değildi.

Sírt, amikor meghallgatta a történetet.

O, hikayeyi duyduğunda ağladı.

Alig volt harminc, amikor meghalt.

Neredeyse otuz yaşındayken öldü.

Eltörtem a csuklóm, amikor ráestem.

Üzerine düştüğümde bileğimi kırdım.

Egészen sötét volt, amikor hazamentem.

Ben eve vardığımda hava oldukça kararmıştı.