Translation of "Idős" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Idős" in a sentence and their turkish translations:

- Túl idős.
- Ő nagyon idős.

O, çok yaşlıdır.

Túl idős.

- O çok yaşlı.
- O, çok yaşlıdır.

Tom idős.

Tom yaşlı.

Milyen idős?

Onun yaşı nedir?

- Milyen idős a nagyapád?
- Milyen idős a tatád?

Deden kaç yaşında?

Mennyi idős vagy?

- Kaç yaşındasın?
- Yaşın kaç?

Elég idős vagyok.

Yeterince yaşlıyım.

Idős koromra takarékoskodok.

Yaşlılığım için para biriktiriyorum.

Túl idős hozzád.

O sizin için çok yaşlı.

"Annyi idős, mint én.

"Benimle aynı yaşta.

- Milyen idős? - Tizenkét éves.

“O kaç yaşında?” “On iki yaşında.”

- Ő öreg.
- Öreg.
- Idős.

- O yaşlıdır.
- O yaşlı.

Mennyi idős a lányod?

- Kızın kaç yaşında?
- Kızınız kaç yaşında?

Mennyi idős a lánytestvéred?

Kız kardeşin kaç yaşında?

Milyen idős a nagybátyád?

Amcan kaç yaşında?

A nagymamám nagyon idős.

Büyükannem çok yaşlıdır.

Ugyanolyan idős, mint én.

Benimle aynı yaşta.

Mennyi idős a nagymamád?

- Anneannen kaç yaşında?
- Babaannen kaç yaşında?

Mennyi idős a feleséged?

Karın kaç yaşında?

Milyen idős a macskád?

Kedin kaç yaşında?

Milyen? Idős vagy fiatal?

O nasıl? Yaşlı mı, genç mi?

- Hány éves?
- Milyen idős?

O kaç yaşında?

- Az idős embert elütötte egy autó.
- Az idős férfit elütötte egy autó.

Yaşlı adam bir araba tarafından ezildi.

- John olyan idős, mint a testvérem.
- John olyan idős, mint a fivérem.

John erkek kardeşim kadar yaşlı.

- Egy öreg embert keresek.
- Egy idős embert keresek.
- Keresek egy idős férfit.

Yaşlı bir adam arıyorum.

Férjem idős nagynénjét elevenen elégették,

Kocamın yaşlı teyzesi diri diri yandı.

Egy idős nő autót vezet,

Yaşlı bir kadın araba sürüyor,

Az idős nőt majdnem elütötték.

Yaşlı kadın neredeyse çiğneniyordu.

Nem olyan idős, mint Mari.

- O, Mary kadar yaşlı değil.
- O, Mary kadar yaşlı değildir.

Ez egy idős asszony hangja.

Yaşlı bir kadının sesi.

Bár idős, a szelleme fiatalos.

Yaşlı olmasına rağmen genç bir ruhu var.

Ez az idős nő orvos.

Yaşlı kadın bir doktordur.

Milyen idős a legnagyobb fiad?

En büyük erkek evladın kaç yaşında?

Az idős férfi éhen halt.

Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.

Tom körülbelül egy idős Maryvel.

Tom yaklaşık Mary'nin yaşındadır.

Mit mondott Tom, mennyi idős?

Tom kaç yaşında olduğunu söyledi?

Nagyjából annyi idős, mint én.

- O az çok benim yaşımda.
- O aşağı yukarı benim yaşımda.
- O yaklaşık olarak benim yaşımda.
- O neredeyse benim yaşımda.

Ki ez az idős hölgy?

Bu yaşlı kadın kim?

Annyi idős vagy, mint én.

Benim yaşımdasın.

Olyan idős vagyok, mint te.

Senin kadar büyüğüm.

Ki ez az idős nő?

O yaşlı kadın kimdir?

Milyen idős az a kutya?

O köpek kaç yaşında?

- Ugyanolyan idős vagyok.
- Annyi éves vagyok én is.
- Olyan idős vagyok én is.

- Ben aynı yaştayım.
- Benzer yaştayım.

- Elég idős vagy már, hogy tudd.
- Elég idős vagy már ahhoz, hogy tudd.

Bunu bilmek için yeterince yaşlısın.

Mivel én idős vagyok, és gond van a prosztatámmal, mint ahogy sok idős férfinak,

Ben yaşlı olduğum ve her yaşlı gibi prostat sorunu yaşadığım için

Apám nem olyan idős, amilyennek látszik.

Babam göründüğü kadar yaşlı değildir.

Kétszer annyi idős vagyok, mint te.

Ben senin yaşının iki katı yaşa sahibim.

- Milyen idős vagy?
- Hány éves vagy?

Kaç yaşındasın?

Mennyi idős volt az első fényképen?

O, ilk fotoğrafta kaç yaşındaydı?

Manapság rengeteg idős ember él egyedül.

Bugünlerde birçok yaşlı insan kendi başına yaşıyor.

Elég idős vagyok ahhoz, hogy vezessek.

Araba sürecek yaştayım.

Egy idős ült mellettem a buszon.

Yaşlı bir adam otobüste yanıma oturdu.

Milyen idős voltál, mikor megtanultál biciklizni?

Bisiklete binmeyi öğrendiğinde kaç yaşındaydın?

Annyi idős Tom, mint az apám.

Tom babam kadar yaşlı.

Elég idős ahhoz, hogy ezt megértse.

Onu anlamak için yeterince yaşlıdır.

Az idős hölgy a veteményeskertben tevékenykedett.

Yaşlı kadın bahçede meşgul.

Átadtam a helyemet az idős hölgynek.

Yerimi yaşlı bayana verdim.

Tom pontosan annyi idős, mint én.

- Tom benimle aynı yaşta.
- Tom tam benim yaşımda.

Mennyi idős volt Tamás, amikor meghalt?

- Tom öldüğünde kaç yaşındaydı?
- Tom kaç yaşında öldü?

Az idős férfi elgondolkodva simogatta szakállát.

Yaşlı adam nazik bir şekilde sakalını sıvazladı.

- Nem vagy öreg.
- Nem vagy idős.

Yaşlı değilsin

Az idős hölgy leszállt a buszról.

Yaşlı kadın otobüsten indi.

Elég idős vagy ahhoz, hogy megértsd.

Anlayacak kadar yaşlısın.

Tom pont olyan idős, mint én.

Tom benimle aynı yaşta.

Tom idős kora miatt halt meg.

Tom yaşlılıktan öldü.

Ördögien jól táncol az idős nagymamád!

Yaşlı büyükanne iyi dans ediyor.

- Milyen idős az édesapád?
- Hány éves az édesapád?
- Édesapád hányadik esztendejében jár?
- Mennyi idős az apád?

Baban kaç yaşında?

Pam: Nagyon fiatalnak tűnsz. Mennyi idős vagy?

Pam: Sesin çok genç geliyor. Kaç yaşındasın?

Az idős férfi az egyik szemére vak.

Yaşlı adamın bir gözü kördür.

Helyet csinált egy idős embernek a vonaton.

- O, trende yaşlı bir adama yer verdi.
- O, trende yaşlı bir adam için yer açtı.

- Kirabolt egy öregasszonyt.
- Kirabolt egy idős hölgyet.

O, yaşlı bir bayanı soydu.

Elég idős ahhoz, hogy az apja lehessen.

Onun babası olacak kadar yaşlı.

Segített az idős férfinak átmenni az úton.

O, yaşlı adamın caddeyi geçmesine yardım etti.

Tom felajánlotta, hogy segít az idős hölgynek.

Tom yaşlı bayana yardım teklif etti.

Az idős asszonynak nem volt ereje felkelni.

Yaşlı kadın yataktan çıkamayacak kadar çok zayıf.

Elég idős vagyok ahhoz, hogy gondoskodjak magamról.

Kendime bakacak kadar büyüğüm.

Tom elég idős ahhoz, hogy gondoskodjon magáról.

Tom kendisine bakacak kadar büyüktür.

Tom átsegítette az úton az idős férfit.

Tom yaşlı adamın yolun karşısına geçmesine yardım etti.

Nem tudom, milyen idős lehet ez a település.

Bu yerleşimin kaç yıldır var olduğunu bilmiyorum.

Az idős asszony elesett és nem tudott felállni.

Yaşlı kadın düştü ve kalkamadı.

Az idős néni adott nekem két érdekes könyvet.

Yaşlı kadın bana iki ilginç kitap verdi.

Az idős ember a múlt héten halt meg.

Yaşlı adam geçen hafta öldü.

Elég idős vagyok hozzá, hogy az apád lehessek.

Ben senin baban olacak kadar yaşlıyım.

- Megkérdezte, hogy mennyi idős voltam.
- Az életkoromról kérdezett.

O bana kaç yaşında olduğumu sordu.

Majdnem olyan idős nővel járt, mint az anyja.

Neredeyse annesi kadar yaşlı olan bir kadınla çıkıyordu.

Az idős nő nehezen ment fel a lépcsőn.

Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.

De nagyon sok idős ember halogatja az ellátás igénybevételét,

Ancak bakımını ihmal eden pek çok yaşlı insan var,

Egy módja annak, hogy szeressük az életet. Idős emberként

Bu, hayatı sevmenin yollarından biri. Ben ihtiyar bir adamım,

Vasárnap kivételével naponta látogatta a kórházban az idős embert.

Pazar hariç her gün yaşlı adamı hastanede ziyaret etti.

- Hány éves vagy?
- Hány éves ön?
- Mennyi idős vagy?

Kaç yaşındasın?

Tom még nem elég idős ahhoz, hogy jogosítványt szerezhessen.

Tom henüz bir ehliyet almak için yeterince yaşlı değil.