Translation of "Wilden" in Turkish

- Tom wurde von wilden Tieren zerrissen.
- Tom wurde von wilden Tieren getötet.

Tom vahşi hayvanlar tarafından öldürüldü.

Sie träumte von wilden Jaguaren.

Vahşi Jaguarlar hakkında rüya gördü.

Achtung vor dem wilden Hund!

Vahşi köpeğe dikkat edin!

Mit wilden Tieren, die Viren tragen

virüs taşıyan yabani hayvanlarla aramızda

Ich habe Angst vor wilden Tieren.

Vahşi hayvanlardan korkarım.

Tom wurde von einem wilden Truthahn angegriffen.

Tom'a vahşi bir hindi tarafından saldırıldı.

Tom wurde von einem wilden Tier gebissen.

Tom vahşi bir hayvan tarafından ısırıldı.

- Wilde Tiere nicht füttern!
- Füttere keine wilden Tiere!

Vahşi hayvanları beslemeyin.

Mehrere Schafe des Bauern wurden von wilden Hunden gerissen.

Çiftçinin koyunlarından birkaçı, yabani köpekler tarafından öldürülmüştü.

Bietet Tieren optimale Voraussetzungen für eine Rückkehr zur wilden Lebensweise.

hayvanların vahşi yaşamlarına dönmeleri için mükemmel bir ortam sağlıyor.

Zu spüren, wie verletzlich das Leben dieser wilden Tiere ist.

Bu vahşi hayvanların hayatlarının ne kadar hassas olduğunu fark ediyorsun.

Manche Farmer schützen ihre Schafe mit Eseln vor wilden Hunden.

Bazı çiftçiler koyunlarını vahşi köpeklerden korumak için eşekleri kullanıyorlar.

In seinen wilden Landschaften und pulsierenden Städten tobt ein Kampf epischen Ausmaßes.

Vahşi manzaraları ve kalabalık şehirlerinde epik bir savaş veriliyor.

Von einem wilden, frei lebenden Tier voll und ganz akzeptiert zu werden.

Vahşi, özgür bir hayvan tarafından bütünüyle kabullenilmek

Du bist in Kontakt mit diesem wilden Ort und er spricht zu dir.

Bu vahşi ortamla temas hâlindesin ve seninle konuşuyor.

- Millionen von wilden Tieren leben in Alaska.
- In Alaska leben Millionen wilder Tiere.

Alaska'da milyonlarca vahşi hayvan yaşıyor.

- Diese wilden Blumen geben einen netten Geruch von sich.
- Diese Wildblumen verbreiten einen angenehmen Duft.

Bu kır çiçeklerinden hoş bir koku yayılıyor.

Zwei Tage reisten sie nun, ohne Speis und Trank und ohne an einem einzigen Haus vorbeizukommen, durch einen großen Wald, und jede Nacht mussten sie aus Furcht vor den wilden Tieren, die in dem Walde hausten, in die Bäume hinaufklettern.

Onlar yiyecek veya içecek olmadan ve bir tek evle karşılaşmadan, büyük bir ormanın içinde iki gün seyahat etmeye gittiler ve her gece onlar ormanda olan vahşi hayvanların korkusu ile ağaçlara tırmanmak zorunda kaldılar.