Translation of "Träumte" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Träumte" in a sentence and their turkish translations:

Er träumte.

Rüya görüyordu.

Ich träumte von ihm.

Onu hayal ederdim.

Träumte Marika von einer Japanreise?

Marika, Japonya'ya gitmeyi hayal etti mi?

Mayuko träumte einen seltsamen Traum.

Mayuko tuhaf bir rüya gördü.

Sie träumte von wilden Jaguaren.

Vahşi Jaguarlar hakkında rüya gördü.

Sie träumte einen seltsamen Traum.

O tuhaf bir rüya gördü.

Mir war, als ob ich träumte.

Ben rüya görüyor olduğumu sandım.

Ich träumte, dass ich Apfelkuchen äße.

Kendimi elmalı turta yerken hayal ettim.

Sie träumte, sie wäre eine Prinzessin.

- Bir prenses olduğunu hayal etti.
- Rüyasında bir prenses olduğunu gördü.

Tom träumte davon, Rockstar zu werden.

Tom bir rock yıldızı olmayı hayal etti.

Sie träumte davon, ihn zu küssen.

Onu öpmeyi hayal etti.

Er träumte von einer Welt ohne Rollstühle.

O tekerlekli sandalyelerin boş olduğu bir dünya hayal ediyordu.

Sie träumte davon, eine Prinzessin zu sein.

O bir prenses olmayı hayal ediyordu.

Er träumte davon, ein Held zu sein.

O bir kahraman olmayı hayal etti.

Ich träumte, ich sei in einem Wald.

Bir ormanda olduğumu hayal ettim.

Tom träumte davon, ein Held zu sein.

Tom kahraman olmayı hayal etti.

Ich träumte, dass ich ein Pferd war.

- Rüyamda bir at olmuştum.
- Rüyamda bir attım.

Er träumte, nackt in der Schule zu erscheinen.

Onun okula çıplak gelmek hakkında bir hayali vardı.

Ich träumte, ich wäre von Außerirdischen entführt worden.

Uzaylılar tarafından kaçırıldığımı hayal ettim.

Früher träumte ich davon, ein Model zu werden.

- Bir manken olmanın hayalini kurardım.
- Bir model olmanın hayalini görürdüm.

Damals träumte ich davon, Filme für Taube zu machen.

O zamanlar hayalim, işitme engelli bir film yapımcısı olmaktı.

- Ich träumte von Yumi.
- Ich habe von Yumi geträumt.

Ben Yumi'yi rüyamda gördüm.

Als ich im Gefängnis war, träumte ich vom Strand.

Ben hapisteyken sahili hayal ediyordum.

Nicolas Flamel träumte davon, Blei in Gold zu verwandeln.

Nicolas Flamel kurşunu altına dönüştürmeyi hayal etti.

Tom träumte davon, dass er ein berühmter Tennisspieler würde.

Tom'un ünlü bir tenis oyuncusu olma hayalleri vardı.

- Tom hat von Maria geträumt.
- Tom träumte von Maria.

- Tom, Mary hakkında rüya gördü.
- Tom rüyasında Mary'yi gördü.

Seit seiner frühen Kindheit träumte er davon, Geschichten zu schreiben.

İlk çocukluğumuzdan beri o hikayeler yazmayı hayal etti.

Ich träumte, dass ich in einer sehr seltsamen Situation war.

Çok garip bir durumda olduğumu hayal ettim.

- Mir ist, als träumte ich.
- Ich habe das Gefühl zu träumen.

Rüya görüyorum gibi hissediyorum.

Ich kniff mich, um sicher zu sein, dass ich nicht träumte.

Hayal görmediğimden emin olmak için kendimi çimdikledim.

- Thomas träumte mit offenen Augen.
- Thomas baute Luftschlösser.
- Thomas schaute ins Narrenkasterl.

Tom hayal görüyordu.

Als ich noch zur Schule ging, träumte ich davon, Pilot zu werden.

Ben okuldayken, pilot olmayı hayal ederdim.

Maria träumte davon, eines Tages einem Prinzen zu begegnen, der sie heiraten würde.

Mary bir gün bir prensle karşılaşacağını ve onların evleneceklerini hayal etti.

Maria war sich nicht sicher, ob sie träumte, oder ob all dies Realität war.

Meryem, tüm bunlar gerçek miydi yoksa rüya mı görüyordu emin değildi.

Tom träumte, dass er den Wettbewerb gewonnen, dass man aber seinen Preis gestohlen hätte.

Tom yarışmayı kazandığını hayal etti fakat onun ödülü çalındı.

Die Maus genoss ein Sonnenbad, schloss die Augen und träumte von einem großen leckeren Käse.

Fare keyifle güneşleniyorken, gözlerini kapattı ve şöyle leziz mi leziz bir parça peynir hayal etti.

- Tom träumte im Unterricht vor sich hin.
- Tom gab sich während des Unterrichts Träumereien hin.

Tom sınıfta hayal kuruyordu.

Ich träumte von dem Mädchen, das ich gestern traf und dessen Namen ich nicht kenne.

Dün gördüğüm, adını bilmediğim kızın hayâlini kurdum.