Examples of using "Verschlechterte" in a sentence and their turkish translations:
Tom'un durumu kötüleşti.
Hava kötüleşti.
Uzun yolculuk onun yarasını ağırlaştırmış.
Hastanın durumu kötüleşti.
Onun durumu her gün daha da kötüleşti.
ceset bozulmasın diye kendini mumyalatmış
Ancak İspanya'daki genel durum giderek kötüleşiyordu.
Ekonomik durum daha da kötüleşti.