Translation of "Unsinn" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Unsinn" in a sentence and their turkish translations:

Red keinen Unsinn!

Saçma salak konuşma!

Das ist Unsinn!

Saçmalama!

Ich rede Unsinn.

Saçma konuşuyorum.

So ein Unsinn!

Bu çok saçma!

Es gibt so einen Unsinn. Lass diesen Unsinn jetzt los.

Gibi saçmalıklar var. Ya bırakın artık bu saçmalıkları.

- Lass den Unsinn weg, ja?
- Streichen Sie den Unsinn, ja?

Saçmalamayı kes, lütfen?

Das ist völlig Unsinn ...

Bu tamamen bir saçmalık...

Was für ein Unsinn!

Ne saçma!

Red keinen Unsinn, Tom!

Saçma konuşma, Tom.

Das ist purer Unsinn.

Bu saf saçmalık.

Glaub diesen Unsinn nicht!

Bu saçmalığa inanma!

Ich habe deinen Unsinn satt.

Saçmalıklarından bıktım.

Dieses Argument ist völliger Unsinn.

Bu tartışma deli saçması.

- So ein Unsinn!
- Wie absurd!

Ne kadar saçma!

Ich halte das für Unsinn.

Ben bunun saçma olduğunu düşünüyorum.

- Das ist Quatsch.
- Das ist Unsinn.

- Bu saçma.
- Bu saçmalık.

- Das ist Unsinn.
- Das ist Schwachsinn.

Bu saçmalık.

Bitte höre mit diesem Unsinn auf.

- Lütfen bu saçmalığa bir nokta koy.
- Lütfen bu saçmalığa bir son ver.

- Rede keinen Unsinn!
- Rede keinen Blödsinn!

- Saçmalama!
- Boş konuşma.

Immer machst du so einen Unsinn!

Hep böyle bir saçmalık yaparsın.

Was redest du für einen Unsinn?

Hangi saçmalıktan bahsediyorsun?

- Rede keinen Unsinn!
- Sage keinen Unsinn!
- Rede keinen Blödsinn!
- Red keinen Quatsch!
- Red keinen Stuss!

Saçmalama!

-Rabauken wie du reden Unsinn. -Ich bin...

-Senin gibiler de boş konuşuyor. -Ben...

Du redest Unsinn auf der ganzen Welt

saçmalıyorsun dünya tabikide yuvarlak

Hör nicht auf ihn, er redet Unsinn.

- Onu dinleme, o saçma sapan konuşuyor.
- Ona kulak asma; boş konuşuyor.

- Das ist völliger Quatsch!
- Das ist völliger Unsinn.

- Bu saçmalığın dik alası.
- Saçmalığın daniskası.

- Hör auf mit dem Unsinn!
- Lass den Quatsch!

Saçmalığı durdurun!

- Das ist lauterer Unsinn.
- Das ist völliger Quatsch.

Bu tamamen saçma.

Und all das wird dir als verrückter Unsinn einfallen

Ve bunların hepsi size bir deli saçması olarak gelecek

Das ist Unsinn. Nur ein Narr würde es glauben.

O çok saçma. Bir aptalın dışında ona kimse inanmaz.

Erzähl mir nicht, dass du diesen Unsinn wirklich glaubst.

Bana o saçmalığa gerçekten inandığını söyleme.

Ich habe den Unsinn markiert, den wir diesen Äquator nennen

bu ekvator dediğimiz saçmalığı işaretledim

- Was für ein vollkommener Quatsch!
- Was für ein völliger Unsinn!

- Ne deli saçması.
- Bu ne saçmalık.

Das bringt ihn dazu, dem Lehrer von Sheikh Sheikh Unsinn zu sagen

saçma sapan kendine şeyh şıh hoca imam dedirten

- Es ist Unsinn, das zu probieren.
- Es ist Unfug, das zu versuchen.

Ona uğraşmak anlamsız.

- Sag keine Dummheiten!
- Rede keinen Unsinn!
- Red keinen Quatsch.
- Rede keinen Blödsinn!

- Saçma sapan konuşma.
- Boş konuşma.

„Ich halte das für keine so gute Idee.“ – „Ach, Unsinn! Was kann schon schiefgehen?“

"Onun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum." "Saçma! Muhtemelen ne ters gidebilir?"

- Das macht keinen Sinn.
- Das ist Quatsch.
- Das ist Unsinn.
- Das hat keinen Sinn.
- Das ergibt keinen Sinn.
- Das hat weder Hand noch Fuß.
- Das ist Schwachsinn.

- O herhangi bir anlam ifade etmiyor.
- Bu saçma.
- Bu saçmalık.