Translation of "Teile" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Teile" in a sentence and their turkish translations:

Teile die Pizza in drei Teile.

Pizzayı üçe böl.

Teile diesen Streckenabschnitt in zwanzig gleiche Teile.

Bu doğru parçasını 20 eşit parçaya bölün.

Teile diese Strecke in zwanzig gleiche Teile.

Bu doğruyu 20 eşit parçaya bölün.

Teile und herrsche.

Böl ve fethet.

Teile es auf!

Ayrılın!

Teile und herrsche!

Böl ve yönet!

...in winzig kleine Teile.

...olmuşlar.

Ich teile Ihre Meinung.

Senin görüşünü paylaşıyorum.

Wenn ich dir diese Teile erzähle, ohne diese Teile zu kennen

bu kısımları bilmeden bu kısımları size anlattığımda

Teile mir deine Prüfungsergebnisse mit.

Bana sınav sonuçlarını bildir.

Ich teile alles mit Tom.

Her şeyi Tom'la paylaşırım.

Teile dies in zwei Hälften!

Bunu ikiye böl.

Dieses Puzzle hat fünfhundert Teile.

Bu yapboz beş yüz parçadır.

Teile den Kuchen unter euch drei!

Pastayı aramızda üçe böl.

Teile mir bitte deine Adresse mit.

Adresinizi bana bildirin.

Teile Tom die wahren Geschehnisse mit.

Gerçekten ne olduğunu Tom'a söyle.

Teile mir die Ergebnisse später mit.

Daha sonra sonuçları bana bildirin.

Große Teile des Meers sind verunreinigt.

Okyanusun büyük alanları kirletildi.

Teile mir deine neue Adresse mit.

Yeni adresinizi bana bildirin.

- Ich teile eine Wohnung mit meinem Bruder.
- Ich teile mir meine Wohnung mit meinem Bruder.

Apartman dairemi erkek kardeşimle paylaşıyorum.

Ein paar Teile Ihres Gehirns werden aktiviert.

Beyninizin bazı bölgeleri aktifleşti.

Die restlichen Teile im Raum werden geschoben

uzay boşluğundaki geri kalan parçalar ise itildi

Mutter schnitt den Kuchen in 8 Teile.

Annem pastayı sekiz parçaya böldü.

Schneide die Melone in 6 gleiche Teile.

Kavunu altı eşit parçaya böl.

Teile den Kuchen unter euch drei auf!

Keki, üçünüz aranızda bölüşün.

Ich habe viele Teile von England bereist.

- İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
- İngiltere'nin birçok kısmını ziyaret ettim.

Tom teilte das Brot in zwei Teile.

Tom ekmeği iki parçaya böldü.

Einige Teile des britischen Vorschlags erscheinen inakzeptabel.

İngiliz önerisinin bazı bölümleri kabul edilemez görünüyor.

Abbildung sieben zeigt alle Teile des Motors.

Şekil yedi motorun bütün parçalarını göstermektedir.

Er teilte das Brot in zwei Teile.

Ekmeği iki parçaya böldü.

Sie teilte das Brot in zwei Teile.

Ekmeği ikiye böldü.

Maria teilte das Brot in zwei Teile.

Mary ekmeği iki parçaya ayırdı.

Es wird schwierig, die beiden Teile aneinanderzukleben.

İki parçayı birlikte yapıştırmak zor olacak.

Dieses Buch ist in vier Teile unterteilt.

Bu kitap dört bölüme ayrılmıştır.

Ganz Gallien ist in drei Teile geteilt.

Tüm Galya üç parçaya bölündü.

Manche Teile dieser Stadt sind wirklich sehr hässlich.

Bu şehrin bazı kısımları çok çirkin.

Weite Teile Afrikas wurden von europäischen Ländern kolonisiert.

Afrika'nın birçok kısmı Avrupa ülkeleri tarafından sömürgeleştirildi.

Noch bevor sie die inneren Teile der Oortwolke erreichen

oort bulutunun iç kısımlarına bile ulaşamadan

Es tut mir leid, ich teile deine Meinung nicht.

Üzgünüm seninle aynı düşüncede değilim.

Das Ganze ist mehr als die Summe seiner Teile.

Bütün, parçaların toplamından daha büyüktür.

Teile der Stadt glichen nach dem Sturm einem Katastrophengebiet.

Fırtınadan sonra şehrin bazı kısımları afet alanı gibiydi.

Teile Tom mit, was Maria sagte, dass sie will.

Tom'a Mary'nin ne istediğini söylediğini söyle.

Einen Kuchen in gleiche Teile aufzuteilen ist ziemlich schwierig.

Bir pastayı eşit parçalara ayırma oldukça zordur.

Die Wenigsten wissen, dass Teile der Tanne tatsächlich genießbar sind.

İnsanlar köknar ağacının bir kısmının yenebildiğini bilmezler.

Lassen Sie uns nun die Grundschale in zwei Teile teilen

şimdi yer kabuğunu ikiye ayıralım

Wir nennen die Teile, die auf dem Kontinent zerbrochen sind

kıtanın içerisinde parçalanan kısımlara ise biz levha diyoruz

Die Meisten wissen nicht, dass Teile der Tanne tatsächlich genießbar sind.

İnsanlar köknar ağacının bir kısmının yenebildiğini bilmezler.

Weite Teile des Planeten frieren langsam zu. Die Nächte werden länger.

Gezegenin engin alanları donmaya başlıyor. Her gece daha da uzun sürüyor.

Einige Teile, die von der Marsoberfläche abbrachen, fielen auf die Erde

mars yüzeyinden kopan bazı parçalar dünyaya düşmüştü

Dann nehme ich die schlechten Ideen und teile diese wieder aus.

Sonra korkunç fikirleri alıyorum ve onları yeniden dağıtıyorum.

- Teile mir bitte mit, wie ich mit ihm in Verbindung treten kann.
- Teile mir bitte mit, wie ich mich mit ihm in Verbindung setzen kann.

Lütfen onunla nasıl temas edebileceğimi söyle.

- Teile des Buchs sind recht gut.
- Das Buch ist teilweise ziemlich gut.

Kitabın bölümleri oldukça iyi.

Teile Tom mit, dass ich so bald wie möglich dort sein werde!

Tom'a elimden geldiğince kısa sürede orada olacağımı söyle.

Teile Tom bitte alles mit, von dem wir wollen, dass er es weiß!

Onun bilmesini istediğimiz her şeyi Tom'a söyle lütfen.

- Schneide ihn in zwei Teile.
- Schneide es in zwei Hälften.
- Schneiden Sie es in zwei Hälften.
- Schneide es in zwei Teile.
- Schneide es mitten durch.
- Halbiere es.
- Schneide es entzwei.

Onu ikiye kes.

Ich habe das Foto, wo ich mit ihm drauf bin, in kleine Teile zerrissen.

Onunla olduğu tüm fotoğrafları en küçük parçalarına kadar yırttı.

- Sie schnitt den Apfel in zwei Teile.
- Sie schnitt den Apfel in der Mitte durch.

O, elmayı iki parçaya ayırdı.

Die Wenigsten wissen, dass Teile der Tanne tatsächlich genießbar sind. Das wird mir nicht viel Energie geben, aber immerhin etwas.

İnsanlar köknar ağacının bir kısmının yenebildiğini bilmezler. Çok enerji vermeyecektir, ama elbet bir şey verecek.

Wenn der Frühjahrsputz den ganzen Frühling und Teile des Sommers in Anspruch nimmt, hast du im Rest des Jahres etwas falsch gemacht.

Bahar temizliğini tamamlamak senin bütün baharını ve yazın bir kısmını alıyorsa, yılın geri kalanında yanlış bir şey yaptın.

- Denke bitte darüber nach und teile mir deine Entscheidung mit.
- Denkt bitte darüber nach und teilt mir eure Entscheidung mit.
- Denken Sie bitte darüber nach und teilen Sie mir Ihre Entscheidung mit.

Lütfen onun üzerinde düşünün ve bana kararınızı bildirin.