Translation of "Offenbart" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Offenbart" in a sentence and their turkish translations:

- Ich habe ihm meine Seele offenbart.
- Ich habe ihr meine Seele offenbart.

Ona ruhumu açtım.

...offenbart eine verborgene nächtliche Welt...

...gizli gece dünyasını ortaya çıkarır.

Und diese Agenden werden offenbart

ve ortaya da şu gündemler atılmakta

Der Zeitraffer offenbart ihr tödliches Geheimnis.

Zamanı hızlandırınca ölümcül sırları ortaya çıkıyor.

Endlich wurde uns die Wahrheit offenbart.

Sonunda, gerçek bizim için gözler önüne serildi.

Sie offenbart, was sich im Dunkeln abspielt.

Karanlıkta gizlenen şeyleri ortaya çıkarır.

Eine lichtempfindliche Kamera offenbart diese eisige Welt.

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bu donuk dünyayı bize gösteriyor.

Die Natur offenbart sich uns auf einzigartiger Weise,

Zaman penceresinden dünyaya baktığımızda

Programmierer haben die Aliens nur noch nicht offenbart.

Programcılar henüz dünya dışı varlıkları ortaya çıkarmadı.

Eine Denkweise, die in den eigenen Sagen der Wikinger offenbart wurde.

Vikinglerin kendi efsanelerinde ortaya çıkan bir zihniyet.

- Sie offenbarte ihm das Geheimnis.
- Sie hat ihm das Geheimnis offenbart.

O, sırrı ona söyledi.

- Tom hat mir sein Geheimnis verraten.
- Tom hat mir sein Geheimnis offenbart.

- Tom sırrını bana anlattı.
- Tom bana sırrını söyledi.