Translation of "Mathe" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Mathe" in a sentence and their turkish translations:

- Mathe ist ein Arschloch.
- Mathe ist scheiße.

Matematik bir fahişedir.

Mathe ist schwer.

Matematik zordur.

Mathe macht Spaß.

Matematik eğlenceli.

- Ich muss Mathe studieren.
- Ich muss für Mathe lernen.

Matematik eğitimi görmeliyim.

- Er ist sehr gut in Mathe.
- Er ist supergut in Mathe.

Matematikte çok iyi.

- Unsere erste Unterrichtsstunde ist Mathe.
- Wir haben in der ersten Stunde Mathe.

Bizim ilk dersimiz matematik.

Ich bin gut in Mathe.

Ben matematik iyiyim.

Tom ist gut in Mathe.

Tom matematikte iyidir.

Theoretisch mache ich gerade Mathe.

Teorik olarak, ben matematik yapıyorum.

Bist du gut in Mathe?

Matematikte iyi misin?

Ich bin schlecht in Mathe.

Matematikte zayıfım.

- Ich weiß nicht viel über Mathe.
- Ich habe von Mathe nicht viel Ahnung.

Matematikle ilgili pek bilgim yok.

Junko muss heute Abend Mathe lernen.

Junko bu gece matematik çalışmak zorunda kalacak.

Paul mag Englisch lieber als Mathe.

Paul İngilizceyi matematiğe tercih eder.

Mathe und Englisch waren meine Lieblingsfächer.

Matematik ve İngilizce benim en sevdiğim derslerdi.

Tom ist sehr gut in Mathe.

Tom matematikte gerçekten iyidir.

Er ist uns in Mathe voraus.

O, matematikte bizden ilerdedir.

Er ist ihr in Mathe überlegen.

Matematikte ondan daha iyi.

Ich mag Mathe nicht so gerne.

Matematiği çok sevmem.

Tom ist furchtbar schlecht in Mathe.

Tom matematikte çok kötü.

In Mathe habe ich viele Wissenslücken.

Matematik bilgimde birçok boşluklarım var.

- Ich hasse Mathematik.
- Ich hasse Mathe.

Matematikten nefret ederim.

Ich war immer gut in Mathe.

Ben her zaman matematikte iyiyim.

Ich bin nicht gut in Mathe.

Matematikte iyi değilim.

Er ist furchtbar schlecht in Mathe.

O matematikte kötüdür.

- Tom liebt Mathematik.
- Tom liebt Mathe.

Tom matematiği sever.

Er ist sehr gut in Mathe.

Matematiği çok iyi.

Ich hab die Nase voll von Mathe.

Matematikten bıktım.

Ich bekomme immer eine Eins in Mathe.

Ben her zaman matematikte bir A alırım.

Du warst nie sonderlich gut in Mathe.

Matematikte asla çok iyi değildin.

"Mathe macht Spaß." "Nein, tut es nicht."

"Matematik eğlenceli." "Hayır, değil."

Mathe ist ihr Lieblingsfach in der Schule.

Matematik okulda onun favori dersi.

Er ist besser in Mathe als ich.

O matematikte benden daha iyidir.

- Wir haben morgen Mathematikunterricht.
- Wir haben morgen Mathe.

- Yarın matematik dersimiz olacak.
- Yarın bir matematik dersimiz olacak.

- Tom mag kein Mathe.
- Tom mag Mathematik nicht.

Tom matematiği sevmiyor.

- Ich mag Mathe.
- Ich liebe Mathematik.
- Ich mag Mathematik.

Matematiği seviyorum.

Ich lerne für Mathe genauso fleißig wie für Englisch.

Matematiği İngilizce kadar çok çalışırım.

Ich bin nicht dumm, sondern nur schlecht in Mathe.

Ben aptal değilim. Sadece matematikte kötüyüm.

- John ist gut in Mathematik.
- John ist gut in Mathe.

John matematikte iyidir.

Ich brauchte fast drei Stunden, um meine Mathe-Hausaufgaben fertigzumachen.

Matematik ödevimi bitirmek neredeyse üç saatimi aldı.

Ich lerne für Mathe nicht so fleißig wie für Englisch.

- Matematiği İngilizce kadar çok çalışmıyorum.
- İngilizce kadar çok matematik çalışmıyorum.

Physik und Mathe mag ich, nicht aber Biologie und Erdkunde.

Fizik ve matematiği seviyorum, biyoloji ve coğrafyayı sevmem.

Ich werde dich nicht stören, weil das ein bisschen Mathe ist.

burası işin biraz fazla matematik kısmı olduğu için canınızı sıkmayacağım

Mathe ist wie Liebe - eine einfache Idee, aber es kann kompliziert werden.

Matematik aşk gibidir - basit bir fikir fakat o içinden çıkılmaz hale getirilebilir.

- Tom ist nicht gut in Mathematik.
- Tom ist nicht gut in Mathe.

Tom matematikte iyi değildir.

- Er ist sehr gut in Mathe.
- Sie ist sehr gut in Mathematik.

Matematiği çok iyi.

Mathe zu machen ist die einzige gesellschaftlich akzeptable Art, sich in der Öffentlichkeit selbstzubefriedigen.

Hesap yapmak herkesin önünde tatmin olmanın kabul edilebilir tek sosyal yoludur.

- Die Mathe-Hausaufgaben waren leichter als erwartet.
- Die Hausaufgaben in Mathematik waren leichter, als ich erwartet hatte.

Matematik ev ödevi beklediğimden daha kolay çıktı.

Mathe war Toms schwächstes Fach in der Schule, aber das hielt ihn nicht davon ab, als Finanzberater tätig zu werden.

Matematik Tom'un okuldaki en zayıf dersiydi ama bu onun finansal danışman olmasını engelleyemedi.