Examples of using "Stunde" in a sentence and their turkish translations:
.
- Hava saatten saate değişir.
- Hava durumu saatten saate değişir.
Tom her saat başı gittikçe güçsüzleşiyor.
Bir saatin var.
- Bir saatin var.
- Bir saatiniz var.
1 saat boyunca program yapıyor
O, bir saat uyudu.
Yarım saat geçti.
Tom bir saat uyudu.
O, bir saat uyudu.
O, bir saat sonra geldi.
Bir saat içerisinde gideceğiz.
Tom bir saatten daha fazla bekledi.
Bir saat önce neredeydin?
Saatlerce yağmur yağdı.
Tren her otuz dakikada bir çalışır.
...her saat ayrı bir zorluk çıkarır.
Çünkü herkesin saati birbirinden farklı
O yarım saat sürdü.
Sadece bir saat sürdü.
Tam olarak bir saat sürdü.
Senin bir saatin var.
Çok mutlu olanlar için zamanın pek bir önemi yok.
Lütfen yarım saat bekle.
Tom bir saatten daha fazla bekledi.
Yarım saatim var.
Tom otuz dakika bekledi.
Trafik sıkışıklığı bir saat sürdü.
Bir saatte altmış dakika vardır.
Ders esnasında sessiz ol.
Tom bir saat geç dönüyor olacak.
Tom bir saat sonra geldi.
Bir saat içinde geri döneceğim.
Ben yarım saattir bekliyorum.
Bir saat boyunca arkadaşımı bekledim.
Bir saat içinde orada olabilirim.
O beni yarım saat bekletti.
Bir saat onunla konuştum.
Bir saat içinde oraya varacağız.
Karar anı yakında gelecek.
O bir saat içinde varacak.
Uçağım bir saat içinde hareket edecek.
Bir saatten daha az zamanımız var.
- Bir saat içinde beni karşıla.
- Bir saat içinde benimle buluş.
O bir saat boyunca kitabını aradı.
Bir saat içinde çıkıyorum.
O mutfaktan ortaya çıktı.
Her gün bir saat İngilizce çalışırım.
Bir saattir buradayım.
Bir saat içinde orada olacağım.
Bir saat bekledim.
Yaklaşık bir saat alacak.
Tom bir saat önce ayrıldı.
Problemle hemen şimdi ilgileniliyor.
Benim saat henüz gelmedi.
Her otuz dakikada tıraş olur musun?
Ben bir saat önce kalktım.
En azından bir saate daha ihtiyacımız var.
Tom saatte otuz dolar kazanmaktadır.
Susan bir saat önce ayrıldı.
Önceden ısıtılmış fırında 1 saat pişir.
Tren bir saat ertelendi.
Bir saat önce ayrıldı.
Bir saatte geri döneceğim.
O bir saat sonra geri geldi.
Bir saat önce gittiler.
Tom Mary'yi bir saat bekletti.
Tom bir saat içinde gelir.
Bir saattir konuşuyor.
Banka bir saat daha açılmayacak.
O bir saat önce hastaneden ayrıldı.
Tom yarım saat içinde burada olacak.
Yarım saat içinde burada olabilir misin?
Derse hazırlanmalıydın.
İstasyon bir saatlik yürüyüş mesafesinde.
Bir saat önce kar yağışı durdu.
Ölüm kesin, sadece zaman kesin değil.
Gece bu kadar geç saatte burada ne yapıyorsun?
Üçüncü dönemde İngilizcemiz var.
Bir saat içinde geri döneceğim.
Bir saatten biraz fazla sürdü.
Tren saatte 20 mil yol alır.
Adam bir saat konuşmaya devam etti.
3. dönemde Fransızca dersimiz var.
O, saatte 90 mil yapabilir.
Bir saat içinde seni arayacağım.
Uçak bir saat içinde kalkacak.
Her otuz dakikada tuvalete koşarım.
Ben bir saat onunla konuştum.
Her gün bir saat spor yaparım.