Translation of "Ländern" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Ländern" in a sentence and their turkish translations:

- Orangen wachsen in warmen Ländern.
- Apfelsinen wachsen in warmen Ländern.

Portakallar sıcak ülkelerde yetişirler.

Aus Ländern mit extremer Armut.

aşırı yoksulluğun olduğu ülkelerden geliyor.

Reis wächst in warmen Ländern.

Pirinç ılıman ülkelerde yetişir.

Blumen wachsen in warmen Ländern.

Çiçekler sıcak ülkelerde yetişirler.

- Zwischen beiden Ländern bestehen bedeutsame Unterschiede.
- Zwischen diesen zwei Ländern gibt es wichtige Unterschiede.

Bu iki ülke arasında önemli farklılıklar var.

Die Reisenden kamen aus vielen Ländern.

Birçok ülkeden gezgin geldi.

In vielen Ländern brechen Bürgerkriege aus.

Birçok ülkede iç savaş yaşanıyor.

Wir machen mit vielen Ländern Geschäfte.

Birçok ülke ile iş yapıyoruz.

Diese Blumen wachsen in warmen Ländern.

Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir.

In reichen Ländern verhungern wenige Menschen.

Zengin ülkelerde, çok az sayıda insan açlıktan ölüyor.

Englisch wird in vielen Ländern gesprochen.

İngilizce birçok ülkede konuşulur.

In manchen Ländern ist Wählen Pflicht.

Bazı ülkeler oy vermeyi zorunlu kılar.

Zwischen den beiden Ländern brach Krieg aus.

İki ülke arasında bir savaş patlak verdi.

Es herrscht jetzt Frieden zwischen beiden Ländern.

Her iki ülke şimdi barış içindeler.

In den meisten Ländern ist es verboten.

Bu çoğu ülkede yasaklanmıştır.

Handelsbeziehungen zwischen zwei Ländern können kompliziert sein.

İki ülke arasındaki ticaret karmaşık olabilir.

Englisch wird in den meisten Ländern gelehrt.

İngilizce birçok ülkede öğretilir.

Die Spannungen zwischen beiden Ländern wachsen rapide.

İki ülke arasındaki gerilim hızla büyüyor.

Privates Feuerwerk ist in vielen Ländern verboten.

Kişisel amaçla havai fişek atımı birçok ülkede yasaklanmıştır.

214 Mio. Frauen in Ländern mit niedrigem Einkommen

Düşük gelirli ülkelerde 240 milyon kadın gebe kalmak isteyip istemediğine

In 11 Ländern verteilt, von Ruanda bis Uganda.

Ruanda'dan Uganda'ya kadar dağıttı.

Spanisch wird in den meisten südamerikanischen Ländern gesprochen.

İspanyolca, Güney Amerika'daki birçok ülkede konuşulur.

Die Pilger brachten Gaben aus fernen Ländern mit.

Hacılar uzak ülkelerden hediyeler getirdiler.

Die Firma hat Niederlassungen in 12 europäischen Ländern.

Şirketin 12 Avrupa ülkesinde şubesi bulunmaktadır.

Aktivisten versuchen, Krankheiten in armen Ländern zu verhindern.

Aktivistler yoksul ülkelerdeki hastalığı önlemeye çalışırlar.

Hast du schon einmal in anderen Ländern gelebt?

Daha önce başka ülkelerde yaşadın mı?

Vetternwirtschaft ist in Ländern des Ostens weit verbreitet.

Akraba kayırma doğu ülkelerinde yaygındır.

Weite Teile Afrikas wurden von europäischen Ländern kolonisiert.

Afrika'nın birçok kısmı Avrupa ülkeleri tarafından sömürgeleştirildi.

In einkommensschwachen Ländern erzeugen sie 60-80 % der Nahrungsmittel,

Genellikle 20 dönümden az alanlarda işleyen düşük gelirli ülkelerde

2009 hat eine Gallup-Umfrage in 114 Ländern ergeben,

2009'da 114 ülkede gerçekleşen bir Gallup anketi,

Englisch wird in vielen Ländern auf der Welt gesprochen.

İngilizce dünya genelinde birçok ülkede konuşulur.

In den meisten Ländern leben Frauen länger als Männer.

Çoğu ülkede kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.

Delegierte aus vielen Ländern nahmen an der Konferenz teil.

Konferansa birçok ülkeden temsilciler katıldı.

In fremden Ländern gibt es schöne Architektur zu bewundern.

Yabancı ülkeler güzel bir mimariye sahip.

In vielen Ländern ist die lebenslange Freiheitsstrafe die Höchststrafe.

Birçok ülkede en yüksek ceza ömür boyu hapistir.

Dieser Milliardär hat fünf Häuser in vier verschiedenen Ländern.

Bu milyarderin 4 farklı ülkede 5 evi var.

In vielen afrikanischen Ländern südlich der Sahara herrscht Armut.

Büyük Sahra'nın güneyindeki birçok Afrika ülkesinde yoksulluk var.

In manchen Ländern wird Hochverrat mit lebenslanger Haft bestraft.

Bazı ülkelerde vatan hainliği için ceza ömür boyu hapis olabilir.

In den meisten Ländern beziehen Lehrer kein hohes Gehalt.

Birçok ülkelerde öğretmenler yüksek ücretler almaz.

Japan ist wegen des Öles von arabischen Ländern abhängig.

Japonya, petrol için Arap ülkelerine bağımlıdır.

Der Handel zwischen den beiden Ländern ist stetig gewachsen.

İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.

In Bezug auf Öl ist Japan von anderen Ländern abhängig.

Japonya petrol için diğer ülkelere bağımlıdır.

- Der Tourist amüsiert sich.
- Menschen aus fremden Ländern sind lustig.

Yabancı insanlar eğlenceli.

Korruption ist in vielen Ländern der Welt ein ernstes Problem.

Yolsuzluk dünya genelinde birçok ülkelerde ciddi bir sorundur.

- Deutschland besteht aus 16 Ländern.
- Deutschland besteht aus 16 Bundesländern.

Almanya on altı eyaletten oluşur.

Labor Day, Labour Day oder May Day Festival in vielen Ländern

bir çok ülkede işçi bayramı, emekçi bayramı veya 1 Mayıs bayramı olarak

In den meisten europäischen Ländern haben sich Fahrzeuge rechts zu halten.

Avrupa'nın çoğu ülkesinde arabalar sağdan gitmek zorundadır.

In vielen Ländern ist es üblich, dass alle Fernsehprogramme Untertitel haben.

Birçok ülkede tüm televizyon programlarının altyazılarının olması normaldir.

Von allen Ländern, die ich besuchte, gefiel mir Australien am besten.

Gezdiğim bütün ülkeler arasında en çok Avustralya'yı beğendim.

Es ist interessant, Freundschaften mit Menschen aus anderen Ländern zu schließen.

Diğer ülkelerden insanlarla arkadaşlık yapmak ilginçtir.

In vielen Ländern ist es den Bürgern erlaubt, Waffen zu führen.

Birçok ülkede vatandaşların silah taşıması yasaldır.

Die Korruption stellt in vielen Ländern der Welt ein Problem dar.

Yolsuzluk dünya genelinde birçok ülkelerde bir sorundur.

Im Alter von 25 hatte sie in fünf verschiedenen Ländern gelebt.

O, 25 yaşına kadar beş farklı ülkede yaşadı.

Das nennt man in manchen Ländern 'Geschenk' und in anderen 'Bestechung'.

Bu, bazı ülkelerde bir hediye ve diğerlerinde rüşvet denilen şeydir.

Tom wollte erfahren, wie die Leute in anderen Ländern so leben.

Tom, diğer ülkelerde insanların nasıl yaşadıklarını öğrenmek istedi.

Im Alter von 25 hatte sie schon in 5 verschiedenen Ländern gelebt.

- 25 yaşına kadar beş farklı ülkede yaşamıştı.
- 25'ine geldiğinde beş farklı ülkede yaşamıştı.

In Ländern wie Norwegen und Finnland gibt es im Winter jede Menge Schnee.

Norveç ve Finlandiya gibi ülkelerde kışın çok kar olur.

In vielen Ländern ist der Kauf oder der Konsum von Cannabis gesetzlich verboten.

Esrar satın almak ve tüketmek birçok ülkede kanunen yasaklanmıştır.

Gibt es nicht eine sehr interessante Situation? Neutralitätsabkommen mit Unterschriften von 53 Ländern unterzeichnet

çok ilginç bir durum yok mu? 53 ülkenin imzası ile tarafsızlık anlaşması yapılıyor

Dieses Buch wurde in 36 Sprachen übersetzt und weltweit in über 100 Ländern veröffentlicht.

Bu kitap 36 dile çevrildi ve tüm dünyada 100 ülkeden daha fazlasında yayınlandı.

Die Menschen in den armen Ländern haben mehr Kinder als die in den reichen.

Yoksul ülkelerdeki insanların zengin ülkelerdeki insanlardan daha fazla çocukları var.

Die Daten für diese Untersuchung wurden von 1,6 Millionen Jugendlichen aus 146 Ländern gesammelt.

Bu çalışma için veriler 146 ülkedeki 1,6 milyon ergenden toplanmıştır.

Mit andauerndem kulturellen Austausch zwischen den beiden Ländern vertiefte sich ihr gegenseitiges Verständnis noch weiter.

İki ülke arasında kültürel değişim devam ederken, onların karşılıklı anlayışı daha da derinleşti.

Die gleichgeschlechtliche Ehe ist jetzt weltweit in zwanzig Ländern erlaubt, seit gestern auch in Irland.

Eşcinsel evlilik, dün itibarıyla İrlanda da dahil olmak üzere dünya çapında yirmi ülkede artık yasal.

Seinen Ehepartner in der Öffentlichkeit zu küssen, wird in einigen Ländern als akzeptables Verhalten erachtet.

- Herkesin önünde birinin eşini öpmek bazı ülkelerde normal bir davranış olarak düşünülmektedir.
- Ulu orta birinin eşini öpmesi, bazı ülkelerde normal bir davranış olarak görülür.

In den meisten Ländern, mit Ausnahme der arabischen Länder und Israels, gelten Samstag und Sonntag als Wochenende.

Cumartesi ve pazar günleri, Arap ülkeleri ve İsrail hariç birçok ülkede hafta sonu olarak belirlenmiştir.

Einer der Gründe dafür ist die unterschiedliche Haltung Japans im Vergleich zu anderen Ländern, was das Bildungswesen angeht.

japonya ve diğer ülkeler arasındaki farklılığın nedenlerinden biri eğitime bakışlarıdır.

Der relative Anteil der Morde durch Schusswaffen liegt in den Vereinigten Staaten fünfzehnmal höher als in anderen bevölkerungsreichen, einkommensstarken Ländern.

ABD silahlı cinayet oranı diğer yoğun nüfuslu, yüksek gelirli ülkelere göre 15 kat daha yüksektir.

Mein ganzes Leben lang hatte ich das große Vergnügen, um die Welt zu reisen und in vielen verschiedenen Ländern zu arbeiten.

Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.

In den Vereinigten Staaten von Amerika zollt man älteren Menschen nicht das gleiche Maß an Respekt wie in vielen anderen Ländern.

Amerika'daki yaşlı insanlara diğer birçok ülkede aldıkları saygı aynı derecede verilmez.