Examples of using "Wächst" in a sentence and their turkish translations:
- Tom'un saçı büyüyor.
- Tom'un saçı uzuyor.
İsveç'in nüfusu artıyor.
O büyümeye devam ediyor.
Nüfus büyüyor.
Pirinç sıcak iklimlerde yetişir.
Sakalım çabuk büyüyor.
O tekrar büyür.
Bahçede yetişen bir bambu var.
Bu gül çeşidi, yabani olarak yetişir.
Bu şehir çok çabuk büyüyor.
Çözüm reformlarla başlıyor.
Pirinç ılıman ülkelerde yetişir.
Sosyal medyanın önemi artıyor.
Nüfus çarçabuk artmaktadır.
Para ağaçlarda yetişmez.
O ülkenin ekonomisi büyüyor.
Bu şehrin nüfusu artmaktadır.
O uzuyor.
Yosun karanlık, nemli ortamlarda büyür.
Çünkü bu dünyada her şey yetişir.
Zaman geçerken bilgelik artar.
yeniden yetiştiren doğa gibi yenileyici.
Mezarlığın nüfusunun patlamasına şaşmamalı.
- Bilirsin, ekmek aslanın ağzında.
- Bilirsin, para kolay kazanılmıyor.
Dünyanın nüfusu yıldan yıla artıyor.
Bu tür bitki sadece tropik bölgelerde yetişir.
Teleskop görmeden büyüyen neslimiz çok fazla
Dünya'da nüfusları gitgide artmakta olan düzdünyacılar
Hâlâ büyüyorsun.
Eğer tüm büyüme bu yöndeyse güney bu tarafta demektir.
Bu çalının büyüyebileceği yerleri hayal dahi edemezsiniz.
Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.
Dünya nüfusu yükselmeye devam ederse herkesi nasıl besleyeceğiz?
Bu kasabanın nüfusu artıyor.
- Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- Saçını kazırsan daha gür çıkar.
Yuvarlanan taş yosun tutmaz.
Almanca'ya ilgi büyüyor, özellikle Çinde, Hindistan'da ve Brezilya'da.
- Ülke tarihinde yaşanmış en büyük trajedilerden birinde kurbanların sayısı her geçen gün artıyor.
- Ülkenin gelmiş geçmiş en geniş çaplı hadiselerinden olan bu trajedide kurban sayısı gün geçtikça artmakta.
Aşk, her öpücükle, her dokunuşla, her kavga ve her uzlaşmayla büyür.
Ekonomimizin büyüdüğü bir anda bizim işletmelerimiz 1990'lardan beri en hızlı tempoda işler yaratıyorlar ve ücretler tekrar yükselmeye başlıyor, bizim olmak istediğimiz ülke türü hakkında bazı seçimler yapmak zorundayız.