Examples of using "Kleinen" in a sentence and their turkish translations:
Küçük birini kullan.
Onun küçük bir avantajı var.
Tango küçük bir köyde küçük bir çocukla yaşıyordu.
Bakın, küçük yumurtalar.
- Küçük bir daire çizin.
- Küçük bir daire çiz.
- Küçük şeylerin tadına var!
- Küçük şeylerin tadını çıkar!
Bütün bebekler ağlar.
Bu doldurulmuş hayvan küçük kıza ait.
Küçük erkek kardeşine bak.
Tüm bebek kurbağalar çıtırdıyor.
Küçük fıstık parçalarını görüyor musunuz?
Tomurcukların uçlarını görüyor musunuz?
Ağırlık için de taş kullanacağım.
Tomurcukları gördünüz mü?
Küçük bir taş alıyorlar.
az kişilik gruplar halinde yaşıyoruz
Küçük çocuklarım yok.
O, küçük bir fark yaratır.
Tom'un ufak bir penisi var.
O küçük bir avantaja sahiptir.
Küçük bir bavul arıyorum.
Küçük bir yürüyüşe çıkacağım.
Çok az fark var.
Küçük bir kahve ister misin?
Tom ufak bir penise sahip.
Küçük çocuklar nereden geldiler?
Tom'un küçük bir bahçesi var.
Mary küçük kardeşini gıdıkladı.
Bana küçük bir öpücük ver.
Kız, küçük bir balık yakaladı.
Ben onu küçük bir çocuğa verdim.
Ben ufak bir kasabada büyüdüm.
Erkek kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.
Bana küçük bir iyilik yapar mısın?
Bakın, şu küçük tüyleri görüyorsunuz.
o ince tersine dönüşü yapacak.
Bu kitap, tüm küçük çocuklar için tanıdıktır.
Tom küçük bir köyde yaşar.
Sadece küçük bir bahçem var.
Küçük bir balıkçı köyünde yaşıyorum.
Büyük balık küçüğü yer.
Tom küçük bir balıkçı köyünde yaşadı.
Tom küçük bir balıkçı köyünde yaşıyor.
Küçük bir kasabada yaşadım.
Küçük bir evde yaşarlar.
Evimin küçük bir avlusu var.
Koşan küçük bir çocuk gördüm.
Onun küçük siyah bir köpeği var.
Balinalar küçük balıklar ile beslenirler.
Fransızlar orgazma küçük ölüm der.
Küçük harfleri okuyamıyorum.
Küçük çocuklar çok meraklıydılar.
Büyük balık, küçük balığı yer.
Ben küçük bir kasabada yaşıyorum.
O, küçük arkadaş çevresini genişletti.
Küçük bir kasabada yaşıyorum.
Ben küçük bir aileden geliyorum.
Küçük bir test yapalım mı?
Büyük balık, küçük olanı yedi.
Bana bir öpücük daha ver.
Bizim dostluğumuz o küçük yanlış anlamaların ötesindedir.
Periler Noel Baba'nın küçük yardımcılarıdır.
Küçük bir düğün olacağını düşündüm.
Sincaplar bu küçük çam fıstıklarını köknar ağaçlarından toplar.
küçük esnafların da neler çevirdiğini anlattı
Küçük bir atolyede çalışmaya başladı
Fil küçük çocuklar tarafından sevilir.
Küçük kardeşimle birlikte yedim.
O, küçük bir köyde büyüdü.
Küçük bir kentte büyüdü.
Adam küçük çocukları çok korkuttu.
- Küçük bir kızdan mı korkuyorsun?
- Küçük bir kızdan mı korkuyorsunuz?
Tom çok küçük bir kasabadan gelir.
Çok küçük bir çadırda uyuduk.
Tom kendisine bir burbon daha koydu.
Tom küçük bir köyde büyüdü.
Bir çörek ister misiniz?
Küçük rahat bir evde yaşıyor.
Küçük bir aylıkla geçinebilirim.
İyi şeyler küçük paketlerde gelir.
O, küçük bir hediye ile onu şaşırttı.
Allah'ın gözü küçük olanlar koruyor.
Sana küçük bir nasihat vermek istiyorum.
Tom ve Mary küçük bir organik çiftliğe sahip.
Küçük bir kasabada yaşamak istiyorum.
Genç bir çocuğun küçük bir kelime haznesi vardır.
Üç tane ayı, o küçük evde yaşıyordu.
Tom küçük bir dairede tek başına yaşıyordu.
Tom ve Mary'nin küçük bir organik çiftliği var.
- Tom'un küçük çocuklarla arası iyidir.
- Tom küçük çocuklarla güzel anlaşır.
Mary bebek kız kardeşine karşı çok kibardır.
Sen küçük bir evde yaşıyorsun.