Examples of using "Höhe" in a sentence and their turkish translations:
yüksekliği 146.7 metre
O uzuyor.
Böyle yüksek bir irtifada iyi hissetmiyorum.
600 metreden yere çakıldı.
gemilerin aşamayacağı yükseklikte
bu yapının yüksekliği 1800 metre olacaktı
O ne kadar yükseklikte?
Aktör, popülaritesinin doruğunda öldü.
Tom kutuyu dikkatle kaldırdı.
Bu dağın yüksekliği 3000 metredir.
Tom ofis koltuğunun yüksekliğini ayarladı.
ama 1500 metre yukarıdan bakarsanız bu SOS'i görürsünüz.
Tabii ki Eyfel Kulesi'nin uzunluğunda mutabık kalmak;
Uçak 3000 metre yükseklikte uçtu.
Bu ağacın tepesi çitle aynı yükseklikte.
Koşu esnasında nabız yükselir.
Bu yüzden suyun üstünde bir yer bulmak daha mantıklı olur.
antartika'daki buzul kütlenin yüksekliği 79 metre
fakat metrelerce yüksekliğe taşınıyor
4 yüzeyin toplamı yüksekliğin karesine eşit
6 metre yüksekliğinde 60 ton ağırlığındaki taşı
Şirketin hisse senedi fiyatı dün fırladı.
Demek buradan karşıya geçmemi ve yüksekte kalmamı istiyorsunuz?
gelen suyun yüksekliği 10 katlı bir binayı geçebiliyor
Uçak 10.000 metre yüksekliğe tırmandı.
Sanırım biraz keyifsizim.
Tom gökyüzünün baş döndürücü yüksekliğinden şehre baktı.
Ev fiyatları son on yılda fırladı.
Kahve fiyatları altı ayda neredeyse yüzde 50 yükseldi.
Alman Alpleri'nde ağaçların bittiği yer yaklaşık 1800 metre yükseklikte yer almaktadır.
Mezosferdeki sıcaklıklar yükseklik arttıkça yaklaşık -100 derece Celsius'a düşer.
Mona Lisa'nın dönüşü için 50.000 franklık bir ödül önerildi.
Bunu yapmanın iyi yanı, yüksekte kalmayı sağlaması. Böylece yön belirlemek daha kolay olur.
110 metreden fazla boyuyla önceki tüm Amerikan roketlerini cüceleştirdi.
Bu tablo çok aşağıda kalmış, şu ötekinin hizasına yükseltmek gerek.
O küpün hacmini, uzunluk, en ve yüksekliği birbiriyle çarparak bulursun.
Egzosfer atmosferin en üst tabakasıdır. 10.000 kilometreye kadar termosferin üstünden uzanır.
Ona verdiğim para miktarı, 10.000 doları buluyor.
Bazı yerlerde, okyanus en yüksek dağların yüksekliğinden daha derindir!